Arkadaşların mı tradutor Inglês
7,765 parallel translation
Bunlar senin arkadaşların mıydı?
They your buddies?
- Senin arkadaşların mı?
- Are they friends of yours?
- Bunlar en iyi arkadaşların mı?
- So these are like your best friends?
İçten taziyelerim Riley Marra'nın ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte.
So I'm not gonna try. My heartfelt condolences go to the friends and family of Riley Marra.
Arkadaşlarınız konusunda üzgünüm.
I'm sorry about your friends.
Audrey ve arkadaşlarının terk edilmiş hastanede ne bulduklarını açıklığa kavuşturmam lazım.
I just need to clarify something about what Audrey and her friends found at that abandoned hospital.
Bunu yapan kişi, arkadaşlarımı öldüren kişi beni senin Dr. Pell ile olan seansının kasetine yönlendirdi.
The person who's doing this, the person who killed my friends, led me to the tape of your session with Dr. Pell.
Psikopatın teki bunu arkadaşlarımızı öldürmek için giyiyor. İnsanlar da şakaymış gibi davranıyor.
I mean, some psycho wears this to kill our friends, and people treat it like it's a joke.
Benden usandığını ve hippi arkadaşlarıyla yoga yapmayı tercih ettiğini de biliyorum. Neredeyse zorla kapı dışarı etmek zorunda kaldım çünkü karnım aç ve sağlıklı saplar ve kedi maması yemekten illallah geldi.
And I know she's sick of me, and I know she'd rather be doing yoga with her hippie friends, so I had to practically shove her out the door'cause I'm hungry and I'm sick of eating all of her healthy twigs and cat food shit.
Takım arkadaşlarını gaza getirmiş, hep birlikte Luke'un barına gidiyorlar.
He got his team buddies all worked up. Now they're headed to Luke's bar.
Eminim ailen ve arkadaşların, acını dindirme kararını anlayacaklardır.
I'm sure your family and friends will understand your decision to end the pain.
Endişelenmeyin, arkadaşlarımız bulduğumuzda aracınızı geri getireceğiz.
- Mm. Don't worry, we'll bring your truck back after we meet up with our friends.
Mahkûm arkadaşlarım üzerinde yaptığınız deneyler bittikten sonra ameliyathanenizi temizlerdim.
I used to hose down your operating room after you were finished experimenting on my fellow prisoners.
İnanır mısın, sık sık okuldaki arkadaşları düşünürüm.
You know, I often think about this person from school - and that person from school. - Yeah?
İş arkadaşlarının da ilgisini çeker sanırım.
I imagine your colleagues would, too.
Arkadaşlarımın hayatında çok büyük etkileriniz oldu. Çok örnek aldığım birisi.
You made such a huge impact in my friend's life, someone I really looked up to.
Hiç ailesini, arkadaşlarını aramadın mı?
Never called her family, her friends?
İsteyerek beni arkadaşlarımın yanında küçük düşürmek istiyorsun.
You're trying to embarrass me in front of my friends here on purpose.
- Arkadaşlarımı kaçırdın.
You took my friends.
Bazı çok çok yakın arkadaşlarım bombalar yüzünden hayatını kaybetti. Irkçılar tarafından yerleştirilen bombalar...
Some very, very good friends of mine were killed by bombs, bombs that were planted by racists.
Takım arkadaşlarımın incinmesinden hoşlanmıyorum.
I don't like it when my teammates get hit.
Ama kazandığım zaman arkadaşlarımı serbest bırakacaksın. - Anlaştık mı?
But when I win, you'll release my friends.
Arkadaşlarının, sevdiği insanların ve başımıza konan ödülü almak isteyen herkesin hedefiyiz.
Their friends, loved ones, and anyone else looking to cash in on our bounties. None of whom, by the way, we'll see coming because we don't remember a thing past yesterday.
Gördüğün gibi, 4 günlük gözetimi kabul etmiyorum ve sen de bana ve okul arkadaşlarıma sert davrandığın için herkesin önünde özür dileyeceksin.
You see, I'm not going to accept four days of detention, and you're going to apologize publicly for being so strict to me and my friends at school.
Arkadaşların eve gelmesine karşı bir yasa mı var?
I-is there a law against having a friend come over?
Arkadaşlarımın yanına dönüyorum.
I'm gonna get back to my friends.
Pekala, sanırım hepiniz mahkum arkadaşlarınızın, bugün öğlen yarattığı karmaşaya şahit oldunuz.
Okay, so I'm assuming that you've all seen and heard the mess that your fellow prisoner has created for us this afternoon.
İyi arkadaşlarınla gurur duyarım ve kök birası ısmarladığım tek kişi sen olursun, Ama şayet vaazını kısa kesersen.
I'll let you brag to your Bible buddies that you were the first one I ever offered a root beer, but only if you promise to keep your sermon short and sweet.
Yani Anna, okyanusun dibinden bir takım hazine çıkarıp üstüne de arkadaşlarını öldürdü ve sonra da onları satmaya mı çalıştı diyoruz?
So we're saying Anna pulled up a bunch of treasure from the bottom of the ocean and then she killed her friends over it and then she's trying to sell it?
Yakın arkadaşlarımdan birine ona aşık olduğumu söyleyeceğim için mi?
Just'cause I'm about to tell one of my good friends that I love him?
Bilmiyorum, sadece arkadaşlarımın sınavlarında başarısız olmalarını isterdim. Çünkü böylece, daha çok fırsatım olabilirdi... çünkü öğretmenimiz bize... yüzde doksanımızın burada zamanını boşa harcadığını söylerdi.
I was just thinking, for my friends, they should fail in their exams because then I would have, like, more opportunities for me, and it was just because our teacher said to us that just the 90 % of us, we are losing our time.
Sana bir soru sorayım. Kız arkadaşlarının babaları hiç seni sevdi mi?
Let me ask you this question...
Emin değilim, ama dün hasta olarak bildirilmiş yani Strauss'un cinayeti sırasında Beacon'da olabilir ama bu sabah 8'de işe gelmiş yani Luis'in arkadaşlarını öldürmüş olamaz.
I'm not sure, but he called in sick yesterday, so could have been in beacon at the same time of Strauss'murder, but he clocked in at 8 : 00 at this morning, so he couldn't have been there to kill Luis'crew.
Trent arkadaşlarım burada kaldığını bilmemeli, senden nefret ediyorlar.
Wait, Trent, my friends can't know that you slept here. - They hate you.
Öyle de, arkadaşlarım hep buraya gelir ben de onların arabasına atlarım, böylece seninle görüşmeye gelirim dedim.
Oh, yeah. No, it's just, uh, my friends always come here, so I figured I'd get a ride with them, and that way I could see you.
Arkadaşlarımız olan klonlar, biz Jedi'ların yan yana savaştığı askerler aniden bize ihanet edip bize karşı döndüler.
Our fellow soldiers, the clones, the ones we Jedi fought side by side with, suddenly turned and betrayed us.
Gelecek yıl, sizin ve ajanlarınızın beni asla bulamayacağı yeni bir şehirde, yeni bir iş ve yeni arkadaşlar bulacağım. Lütfen.
And in that year, I'm gonna get a new job, new friends, in a new city where you and your spies can never find me.
Julian'ın iş arkadaşlarını, tüm can dostlarımızı davet edeceğim.
I'll invite Julian's colleagues, all of our very best friends.
Arkadaşlarımla Brooklyn'deki ellilerden kalma bir lağım tankını yenileyip bayağı hoş bir grappa barına çevirdik.
Look, my friends and I renovated this 1950s sludge tank in Brooklyn, turned it into a pretty cool grappa lounge.
Biz konuşurken ATF ve DEA'deki arkadaşlarımız Rus mafyası tarafından işletilen bir gece kulübüne baskın yapıyorlar.
While we speak, our friends at ATF and DEA are raiding a nightclub run by the Russian mafia.
Yıllar boyunca, tüm sınıf arkadaşlarım evlenip aile kurdu. Bense gün gittikçe kendi acımın içine gömüldüm.
Over the years while my classmates all married and had families, I just sank further and further into my own bitterness.
Okuldayken arkadaşlarım... Hepsi avukat, mühendis ya da ne olacaklarının bilincindeydi.
At school, my friends... they all knew they wanted to be lawyers or engineers, or what have you.
Arkadaşlarım yeni bir kanıt üzerine yemin etmem için beni bekliyor biri Philadelphia Belediyesi'ne sızıp bizden önce Mikhail'in bilgisayarını çalmış.
My colleagues are expecting me to swear to new evidence we found that someone broke into Philadelphia City Hall and stole Mikhail's laptop before us.
Arkadaşların için üzüldüm.
I'm sorry about your friends.
Arkadaşlarım annemin düşündüğüm gibi davranmayıp beni şaşırtacağını söylüyorlar.
My friend seems to think that my mom's gonna step up and surprise me, so...
Büyük bir eğlence istemişti ama Bahar Şenliği vardı. Arkadaşlarımızın yarısı gün sonunda çıkıp gelemeyecek kadar kafayı bulmuşlardı.
She wanted to have some big blowout, but it was Spring Fling, and half of our friends were too stoned by the end of the day to even show up.
Sadece iş arkadaşlarımın bu adamı anlamasına yardım etmeye çalışıyorum.
I'm just trying to help my colleagues understand this man.
Ona bazı arkadaşlarımın ritüeli yaptığını söyledim.
I tell him some friends are performing a ritual.
- Tanıdığın herkese anlatırım. Meslektaşlarına, arkadaşlarına, ailene.
I will tell everybody you know - - your co-workers, your friends, your family.
Yardımınız için teşekkürler, arkadaşlar.
Well, thank you for your assistance, folks.
Alfie'nin arkadaşlarını, yani yıllarca onun aracılığıyla tanıştığım öğrencileri aramaktan başka birşey yapmak aklıma gelmedi.
So I-I couldn't think of anything to do other than to look for Alfie's friends, uh... for the students I'd met through him over the years.