Benim için değil tradutor Inglês
6,284 parallel translation
Benim için değil, benim için sorun.
Not with me, they're not.
Benim için değil.
To you, perhaps. Not especially to me.
Demek bunu benim için değil de onun için örüyordun?
So you were knitting this For him and not me?
Benim için değil bu, bir arkadaş için.
This is not for me... it's for a friend.
Fakat bu benim için değil.
But this isn't for me.
O ilaç Cody içindi, benim için değil.
That drug was for Cody, not for me.
Saldırı Alex içindi, benim için değil.
The attack was on Alex, not me.
Benim için değil, çabalarımın yararı dokunacak olan gelecek nesiller için yapıyorsun bunu.
You're not doing it for me. You're doing it for future generations who will benefit from my struggle.
Howard için yeterince güzel ama benim için değil mi?
Oh, so she's good enough for Howard, but not for me? ! Yeah.
Sizin için, benim için değil yani.
Yeah for you, not for me.
Önce Vicodin ile ne yapacağını bir söyle. Benim için değil.
First, tell me why you need Vicodin.
Benim için değil, Caleb için.
It's not for me, it's for Caleb.
Benim için üzül. Sorun değil.
Feel sorry for me.
Hz. İsa, benim için hala o şeyi yapacaksınız, değil mi?
Jesus, you're still gonna be able to do that thing for me later, right?
İnan bana Gloria, benim aklımdan geçen son ihtimal bu ama senin için aynı şey geçerli değil galiba.
Believe me, Gloria, it's the furthest thing from my mind, but apparently not from from yours.
Bu benim için kolay değil!
This is hard for me!
Bu durum benim için hoş değil, kapatıyorum.
I'm feeling really uncomfortable, so I'm going to go now.
Bir gece eve gitmemiş olmak benim için sıra dışı bir şey değil.
It's not unusual for me to miss a night at home.
Ancak benim için öyle değil.
But it's not the same for me.
Benim değil, karakter için.
My character. ( Laughs )
Benim için vekaleten imzalayacaksın, değil mi?
So you will sign in proxy for me, right? There is no problem?
- Bu benim için değil.
This is not for me.
Benim için iyi şans, sana değil üzgünüm.
Good luck for me, not for you, sorry.
Benim için bir organizasyon falan hazırlamıyorsundur, değil mi?
You didn't prepare a surprise event for me did you?
Sue, şunu bilmeni istiyorum ki bu benim için bir zafer değil.
Sue, I want you to know that this is not a victory for me.
Geyiğin tekil ya da çoğul olması benim için önemli değil.
It doesn't matter to me if it's deer singular or deer fuckin'plural.
Benim için erken ya da geç olması önemli değil ama gelinin yapması gereken bir sürü hazırlık var.
I'm okay with having the wedding sooner than later but there is a lot of preparation for the bride.
İşlerini yürütmesi ya da çocuk yapamaması önemli değil benim için.
It doesn't matter to me that he can't hold down a job or have children.
Benim için hiç sorun degil.
Well, it is no matter to me.
Bak Kate belki farkında değilsin ama benim için bir kadınla tanışmak gerçekten hiç kolay değil.
Look, Kate, in case you haven't noticed, it hasn't exactly been easy for me to meet women.
Benim için sorun değil.
Yeah, I don't mind.
Benim için değil, bir arkadaş için.
It's for a friend.
Kaygını anlıyorum, gerçekten ve tutuklandığı için üzgünüm, ama bu benim sorunum değil.
I appreciate your concern, I do. And I'm sorry she got arrested, but it's not my problem.
Uyuşturucudan olup olmaması umurumda değil bu evde benim için nesin biliyor musun?
And I don't care if it's the drugs or what, but do you want to know what you are to me, in this house?
Ama şu vakit benim bir ilişkiye başlamam için iyi bir zaman değil.
Um... but I don't really think now is a good time for me to be in a relationship.
Adaleti engellemekten dolayı seni içeri tıkmak benim için hiç sorun değil dostum.
I got zero problem locking you up for obstruction of justice, pal.
Benim için sorun değil.
Looks all right to me.
- Benim için sorun değil.
- Ain't no concern of mine.
Kadınlar, erkekler kadar iyi olmak zorunda hissetmeyebilir fakat benim için bu doğru değil. Ben kendimi olabildiğince zorlarım.
A woman may feel he has to prove he's as good as a man but for me it is not so, I force myself to go as far as I can.
Benim için öyle değil.
Not for me.
Bu benim için ceza değil.
That is not a punishment for me.
Benim için sorun değil.
I'd be fine with that.
Ama bu benim işimi kurtarmak için çalışmakla ilgili değil.
But this isn't about me trying to save my job.
Benim için doğru ama onun için değil.
That's true of me, but not of him.
Benim için kayıp değil, bunca izin arasından gittin, bana kaka verdin.
It's not lost on me that, of all the trace that you pulled, you gave me the poop.
Elbiseler önemli değil benim için.
Clothes aren't important to me.
Sorun değil ama benim için bir şey yapmalısın.
It's cool, but you have to do something for me.
Bay Bricker ve benim yüzümden tablo senin için anlamını yitirdi değil mi?
I've spoiled the painting for you, haven't I, with Mr Bricker?
- Şahsen, benim için sorun değil.
Now, personally, I'm cool, I can handle myself.
Bu cesede dokunmak için, benim için yeterli bir sebep değil.
Another good reason for me not to be the one to touch the body.
Yani senin için yeterince mükemmel değil ama benim için yeterli?
So he's not good enough for you, - but he is good enough for me? - [Clapping]
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için zevkti 116
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için sorun değil 83
benim için zevkti 116
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39