Bilmeliyim tradutor Inglês
1,661 parallel translation
Bunu yiyip yemediğini bilmeliyim, Adam.
I need to know if you ate this, Adam.
Bilmeliyim.
I have to know.
Bırakmayı bilmeliyim.
I have to let go.
Aradığım şeyin ne olduğunu bilmeliyim.
I need to know what it is I'm looking for.
Tecavüz olaylarının olduğu gecelerle ilgili her şeyi bilmeliyim.
I need to know everything about the night.
Yani patlamanın yapısını bilmeliyim.
Which means I need to know the exact nature of the explosion.
Beni kim için terkettiğini bilmeliyim!
I want to know who you're leaving me for!
Dinle, gerçekten şekeri bilmeliyim çünkü çileğe ve kiraza alerjim var.
Listen, I really need to know about the candy because I'm allergic to berries.
Bilmeliyim!
I have to know!
Bilmeliyim.
- Yeah, I should.
Tüm bu yaygaranın ne olduğunu bilmeliyim.
It's only fair I should know what all the fuss is all about.
Ne anlama geldiğini bilmeliyim.
I'm trapped in the clutches of a memory. I need to know what it means.
Betty, ne zaman aradığını, Daniel'a ne söylediğini bilmeliyim.
I need to know when she calls, Betty, what she says to Daniel.
Bunun ne olduğunu bilmeliyim.
I need to know what that is.
Herşey normaldi, neden olduğunu bilmeliyim.
I want to know if there's anything irregular.
Sadece görevini üslenmeye hazır olduğunu bilmeliyim.
I just need you to undertake your mission.
Sadece görevini üstlenmeye hazır olduğunu bilmeliyim. Ve son fedakarlıklar için hazır olan üç kişi daha bulmalısın.
I just need you to be ready to undertake your mission, and to find me three other brothers who are ready for the final sacrifice.
Hayır, yaparım, ama daha öncesinde... kime ödülü takdim edeceğimi bilmeliyim.
No, I'll do it, but before I do,
Ne kadar yakıtı kaldığını ve adamın ne durumda olduğunu bilmeliyim.
- I need his fuel. What state's this guy in?
Ellen'la ilgili planların varsa bilmeliyim.
If you have plans for ellen, i need to know them.
Anne, bilmeliyim.
Mom, i need to know
Bu yüzden bilmeliyim, Çavuş. - Şüpheliyi hırpaladın mı?
That is not something that you get to decide on your own in an interview room with your fists.
Göreve hazır olduğunu bilmeliyim.
I need to know that you are fit for duty.
- Bilmeliyim.
- I need to know.
Aranızda işi etkileyecek bir şey olduysa, bilmeliyim.
If something happened between you that affects the job, I need to know.
Sana ne sorduklarını bilmeliyim, onlara ne söylediklerini de.
I need to know what they asked you, what you told them.
Tam olarak ne durumda olduğumuzu bilmeliyim.
I need to figure out exactly where we stand.
Eğer ulu bir güç pis işlerini bana yaptırmak istiyorsa, bunun nedenini bilmeliyim.
If some higher power wants me to do their dirty work, I want to know theeason why.
Sadece, bu bir sorun olacaksa, şimdiden bilmeliyim.
I just need to know if it's going to be a thing with you.
Bulun şunu, Komiser. Dava için silahın kime ait olduğunu bilmeliyim.
I'm gonna need that registration to make my case.
Gayet iyiyim, Komiser. Şu silahın kime ait olduğunu bilmeliyim, lütfen.
I just... i just need you to find who the gun is registered to, please.
Bir şeyi bilmeliyim, Cüneyt.
I have to know something, Junaid.
Naomi'nin nerede olduğunu bilmeliyim, Çünkü...
I need to know where naomi is because - mr.
Bilmeliyim.
I got to know.
Gerçeği bilmeliyim.
I need to know the truth.
Senin tarafından ve şimdiye kadar birisi kim olduğunu söylediğinde ona inanılması gerektiğini bilmeliyim.
By you, and I should know by now that when someone tells you who they are, you should believe them.
Bak, eğer seninle evleneceksem seni tahrik eden her şeyi bilmeliyim.
Look, if I'm gonna marry you, i want to know everything that turns you on.
Simyacıların gizlilik içinde çalıştıklarını biliyorum. Ama Lucas yıkamadan önce o metal parçasına ne yaptığınızı bilmeliyim.
I know alchemists work in secret, but I need to know what you did to that piece of metal before Lucas washed it.
Onu çalman için sana kim ödeme yaptı bilmeliyim.
I need to know who paid you to steal it?
Bilmeliyim.
I need to know.
Bunu sana söylemeden önce şunu bilmeliyim :
Before I tell you that, I just have to know.
Onu neyin öldürdüğünü bilmeliyim.
I need to know what killed him.
Nereden geldiğimi bilmeliyim.
I need to know where I come from.
Ona ulaşabileceğimi bilmeliyim.
I need him to know that I can get to him, too.
Bilmem gereken bir şey daha var, Bay White. Şifreli cep telefon ve dizüstü bilgisayar nerede. Nerede olduklarını gerçekten bilmeliyim.
Because there's something else I need to know, mrs.White - - the whereabouts of an encrypted cellphone and a computer.
Eğer bir alkolikle evleneceksem, bunu bilmeliyim.
And if i'm marrying an alcoholic, Then i have a right to know about it.
Kim olduğumu bilmeliyim.
I need to know who I am.
- Niçin bilmeliyim?
- Why should I know?
Önce vaktimi boşa harcamadığımı bilmeliyim.
Not until I know I'm not wasting my time.
Toplantıyı bitirmeden önce nerede durduğunuzu bilmeliyim.
Before the meeting is adjourned... I have to know where you stand.
Bilmeliyim, bana sorun çıkaracak mısın?
I need to know, am I gonna have a problem with you?
bilmem 2708
bilmem ki 316
bilmelisin ki 23
bilmek istiyorum 265
bilmez miyim 74
bilmem anlatabildim mi 75
bilmeni isterim ki 45
bilmem gerek 39
bilmeni istiyorum 26
bilmelisin 32
bilmem ki 316
bilmelisin ki 23
bilmek istiyorum 265
bilmez miyim 74
bilmem anlatabildim mi 75
bilmeni isterim ki 45
bilmem gerek 39
bilmeni istiyorum 26
bilmelisin 32