Bize değil tradutor Inglês
2,794 parallel translation
Bradford'a inanıyor gibi fakat bize değil.
It's like he believes Bradford, but not us.
Bize değil belki ama İsrail'e kesinlikle gönderirler.
Not to us, maybe, but almost certainly Israel.
Courtney çok kızacak ancak bize değil.
Courtney's gonna be pissed, but not at us.
O zaman onlara değil, bize oy verin.
Then vote for us, not them.
Ama bize fazla bir dert açamaz, değil mi?
She won't be any trouble, right?
- Hepsi bir gün bize dönecek bir değil, tam yüz katı!
- It'll all come back to us...
Bize bir şey söylüyor ama ne söylediğinin kendi de farkında değil.
Unaware of what he has to tell us.
Bize bir şey söylüyor ama ne söylediğinin kendi de farkında değil.
I say he's a messenger. Unaware of what he has to tell us.
Lütfen, siz bize inanıyorsunuz, değil mi?
Please, you got to believe us, all right?
Bozukluklar bize kalır değil mi, ama o garsona vermedi. Ödemeyi yarıdan daha az yaptı.
Like, we got the change, right, and he kept the change, so he ended up paying, like, way less than half.
Bize yardım edeceksin değil mi?
You will help us, won't you?
Bize göre kimin bebeğin biyolojik annesi olacağı önemli bir şey değil.
It does not matter who the biological mother is
Bizimle ol, bize karşı değil.
Be with us, not against us.
Buraya Bayan Sorrel'in sorularını yanıtlamak için çağrıldınız, bize entellektüel maharetlerinizi sergilemek için değil.
You've been called here to answer Miss Sorrel's questions, not to give us a display of your intellectual prowess.
Doktor, bize göstermiş olduğunuz zedelenmeler katilin sağ elini kullandığını gösteriyor, değil mi?
Doctor, the bruising pattern you showed us is consistent with the killer's right hand, correct?
- Bunun bize yardımı dokunur, değil mi?
This helps us, right?
Bize vermiş olduğun bu hediye bir takım şartları da beraberinde getiriyor olmalı, değil mi?
I assume this little gift of yours comes with conditions, huh?
Bizi yedirip içiren lobi şirketlerini değil ya da bize dünyanın nasıl döndüğünü anlatan bankaları veya büyük işletmeleri borusunu öttürmeye çalışan sendikaları değil ya da memurların ve savaş yanlısı generaller ve güvenlik şeflerinin değil.
Not the lobby companies that wine and dine us or the banks and the big businesses that tell us how the world goes round, not the trade unions that try and call the shots, not the civil servants nor war-mongering generals... or the security chiefs.
Bize karşı değil.
Not against us.
Eğer Klaus'un melez arkadaşları sığınağımızı bulurlarsa bu debelenip durmanın bize hiçbir faydası olmayacak, biliyorsun değil mi?
You know none of this is going to do us any good if Klaus'hybrid friends find our hiding spot, right?
Az önce bize evcil hayvan demedi değil mi?
He did not just call us pets...
Bu pek Bize göre değil.
Not really for us.
Yani patronun seni kovunca, intikam için bize geldin. O patronum değil.
So your boss fired you, and now you're here for payback.
Kokteylde bize katılmanızda bir sakınca olmaz, değil mi?
You don't mind if they join us for drinks afterward, do you?
Herhalde bu gereksiz harabe, yabancı bir ülkenin füzesini bize fırlatamaz değil mi?
I mean, it's not like the computer for gratuitous ruin can fire a foreign country's missile at us, right?
Bu hayat bize uygun değil.
This life is no good for me and you.
Onlar oğulları için ağlamaya değil bize sorun.
They ask us not to cry for their son.
Onlar kader lanet değil bize sorun.
They ask us not to curse fate.
Hani sen her zaman, astronotlar ve solo gitaristler gibi olduğumuzdan aile kurmak bize göre değil derdin.
You know how you always say we're like... Astronauts, or lead guitarists, and we're not cut out for family.
Ameliyat eğitiminde bize gözümüz kapalı yara diktirirlerdi yani yarasa pisliğini saçımdan ayna ile ayıklayabilirim değil mi?
Well, in surgery rotation, they said we should be able to stitch with our eyes closed, so I figure I can trim bat crap out of my hair with a mirror, right?
Bize hiçbir şey borçlu değil.
He doesn't owe us anything.
Buraya neden geldiğini biliyorum ve bize zarar verme niyetinde değil.
I know why she's here and it's not to harm us.
Burası bize göre bir yer değil.
This place isn't for us.
Bize kıyasla biraz daha hızlı kafayı yiyor değil mi?
He's just a little further down the road than the rest of us, isn't he?
Zoe bize yardım etmek için burada değil ama sen harika bir bebeksin. Tamam tatlım.
OK, sweetie.
Bize bir kötülük yapmayacaksın, değil mi? " diyerek babasını sınadığı sahne.
"Do you like this place? You're not gonna hurt us, are you?"
Çünkü işimiz bize sahte suçlamalarla dava açanlara para dağıtmak değil.
Because we're not in the business of handing out free money to people who make false claims against us.
- Ortağınızın ölmesini isteyen biri olabilir mi diye sormuştuk ve..... bize yok demiştiniz ama yalan söylediniz, değil mi?
We asked if you knew anyone who wanted your partner dead, and you said no, but that was a lie, wasn't it?
Affedersin ama daha 8 saat önce Juliet'in bize ait olduğunu söyleyen sen değil miydin?
I'm sorry, but weren't you the one that said to me eight hours ago that Juliet belonged with us?
Bize ne dediklerini biliyorsun değil mi?
You know what they're calling us now, right?
Bize düşen kısmın provasını sadece ameliyathanede değil duş yaparken, araba sürerken de yaptık.
We have practiced our parts not only here in this O.R., but in the shower, on your drive to work.
Sıradışı bir isim, efendim fakat bize yabancı değil Bay Drood sanat okulumuza yardım eden iyi biriydi.
An unusual name, sir, but familiar to us, as a Mr Drood was among the kindly benefactors of our mission school.
Tabi, çünkü sen bize hep yardım ediyorsun, değil mi?
Right. Because you're always helping us out?
Bak, bazı şeyleri konuşup paylaşmak pek bize göre değil biliyorum ama bence bu senin fark ettiğinden daha çok etkiliyor.
Look, I know that talking things out isn't really our style, but I think that this is affecting you more than you realize.
Bu bize verilen görevin bir parçası değil.
That is not part of what we should have to be doing to do our jobs.
Zihnimizin bize oynadığı oyunlar çok garip, değil mi?
It's amazing the tricks your mind plays on you.
~ Bu bize Tanri'nin bir lütfu degil mi? ~
Can the clock's hands turn back a boon that can't backtrack?
En azından, senin sürekli bize söylediğin buydu, değil mi?
At least that's what you keep telling us, right?
Olay bize bağlı değil.
It's not up to us.
- Bize ihanet etmeyecek. Değil mi, Kenny?
He won't betray us, will you Kenny?
Bittiğinde bize ne olacağı bile umrunda değil.
You don't even care what's gonna happen to us once it's over.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25