Dediğini duydum tradutor Inglês
619 parallel translation
Ve onun şöyle dediğini duydum.
And I thought he seemed to be saying,
Sonra Hercules'in Cleo'ya "Venus çok şey biliyor" dediğini duydum.
Then I hear Hercules tell Cleo : "Venus knows too much."
Roger Byam'ın "Bana güvenebilirsin." Dediğini duydum.
I heard Roger Byam say, "You can count on me."
Onun ne dediğini duydum.
I heard what she said.
Ama ona Freddy dediğini duydum.
But I heard you call him Freddy.
"Guillermo, sevgili kocacığım, bekle ben de geliyorum" dediğini duydum.
I heard her screaming, "Guillermo, husband, wait. I'll go with you!"
Telefonu kapatmadan önce "Merhaba Johnny" dediğini duydum.
And then I heard her say "Hello, Johnny", before she hung up.
" Uykusunda şunu dediğini duydum :
In sleep I heard him say, " Sweet Desdemona, Let us be wary.
'Sevgili Rand'inin halini gel de gör dediğini duydum.
He told her to look at her Rand now.
Sonra da çocuğun "Nefsi müdafaa mıydı?" dediğini duydum.
Then I heard the boy say, "Was it in self-defence?"
Dr. Kik'in bana bakış şeklinden anladım. Sonra da Dr. Gifford'un "iyileşti" dediğini duydum.
I knew from the way Dr. Kik looked at me, and then I heard Dr. Gifford say "recovered."
Sonra büyükbabamın şöyle dediğini duydum. " O gerçek bir Handley.
Then I heard my granddaddy say, " He's a real Handley, that boy.
Ne dediğini duydum seni oksijenli öpücük böceği.
- I heard what he said, - you peroxide kissing bug! - Edwina!
Peygamberin şöyle dediğini duydum :
I heard him say to her,
Bir sabah onun Phil Mackey'e yaklaşıp bir cocker spaniel gibi kalçalarını kıvırdığını ve şöyle dediğini duydum :
I saw her walk up to Phil Mackey one morning... and she wiggled her hips like a cocker spaniel and she said :
Ama o, arkadaşlarının yanına koşarak döndü. Şöyle dediğini duydum : " Bahse girdim mi, herşeyi, hatta...
But then he ran back to the other boys... and I heard him say, " I'll kiss anything on a dare...
Onların "Cherche-Midi" dediğini duydum.
I heard them say "Cherche-Midi".
Ne dediğini duydum, ne kastettiğini de biliyorum.
I know what she said, and I know exactly what she meant.
Neredeyse tam öldüğü anda şöyle dediğini duydum : "Baba, onları bağışla çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar."
Almost at the moment He died I heard Him say, "Father, forgive them for they know not what they do."
Ben de böyle şeyler dediğini duydum.
I, too, heard him say those things.
Dediğini duydum, evet.
Yeah, I heard what you said, yeah.
Onun "küçük burjuva" dediğini duydum.
I heard him say'small bourgeois.'
Birden Katarina'nın "Neden gelmiyorsun?" dediğini duydum.
Suddenly I heard Katarina say : "Aren't you going to come over here?"
O dediğini duydum çavuş Rizzo.
I heard that, Sergeant Rizzo.
Tanrı'ya inanmıyorum dediğini duydum Luke.
I hear tell you don't believe in no God, Luke.
Bayan Belle'nin ona Beau dediğini duydum ve Bay Max ona Bennet dedi.
Miss Belle keep call in'him Beau an Mister Max call him Bennet.
İnsanların ne dediğini duydum ve şimdi görüyorum nasıl biri olduğunu.
I've heard what your courtiers say and I've seen what you are.
Az öne bana piç dediğini duydum mu, duymadım mı?
Did I or did I not hear you call me a bastard?
Bir şey dediğini duydum.
I heard you say something.
Ne fark eder ki? "Kocam içeride" dediğini duydum.
Didn't you hear her saying, "My husband's inside"?
Ne dediğini duydum, Moureen Cassidy!
I heard that, Maureen Cassidy.
Sonra "ölüm bizi ayırana dek" dediğini duydum.
And then, I heard him say : "Till death do us part."
19 : 30 dediğini duydum.
You did say 7 : 30. I heard you.
- Ne dediğini duydum.
- I heard what you said.
Dediğini duydum!
I heard what you said!
Birinin... giyineyim dediğini duydum.
I heard a voice say something about getting dressed.
Doktorun dediğini duydum.
I heard what the doctor said.
Bir şekilde dolabın içine girmiş olmalıyım çünkü babamın şey dediğini duydum :
I must've come to in the cupboard, because I heard my father say :
Ne dediğini duydum.
I heard what you said.
Sonra bir gün... sokakta yürüyordum, arkamdan bir sesin... "Silahına davran, beyim!" dediğini duydum. Arkamı döndüm.
Then one day I was just walking down the street and I heard a voice behind me say "Reach for it, mister!" I spun around.
Neredeyse herkesin "Benin yapabileceğim bir şey yok" dediğini duydum.
Almost as often someone says, "I can't do anything about it anyway."
Sahiple Washington Kasabası'nı geçerken şişko bir şerifin şöyle dediğini duydum :
I was coming through Washington County with the massa I overheard this fat sheriff tell him :
Ona ne dediğini duydum.
I heard what you said to him.
Rüyamda... bir sesin ağlayarak bana şöyle dediğini duydum :
I heard a voice crying to me, saying :
Yoksa onun Parke dediğini mi duydum?
Or did I hear him mention the name of Parke?
Bunu ben cevaplayabilirim. Daha birkaç gün önce... - bu bahar hiç kimseye sığır satmayacağım dediğini kendim duydum.
I heard him say myself just a couple of days ago he wouldn't sell a head to nobody this spring.
"21 yaşımdayken duydum Bilge bir adamın şöyle dediğini :"
"When I was one-and-twenty, I heard a wise man say,"
"21 yaşımdayken duydum Yine onun şöyle dediğini :"
"When I was one-and-twenty I heard him say again,"
Birisinin mucize istediğini mi duydum? "Aaah" dediğini duyayım!
One proton and one electron give us the element hydrogen.
Dün ona "lanet olsun," dediğini bile duydum
And yesterday I heard her say to him, "Damn you."
Ne dediğini duydum!
- I heard that.
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
dediğimde 47
dediğin gibi 139
duydum ki 65
duydum seni 20
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
dediğimde 47
dediğin gibi 139