Değîl tradutor Inglês
1,112,866 parallel translation
- Önemli değil.
- It's all right.
Başaramayacaksak.. .. bir yalan sizce de önemsiz değil mi?
If we don't, then... a lie's a bit inconsequential, don't you think?
Yetki derecemi gördünüz değil mi?
You saw my clearance level, correct?
Gelişen tıp, enerji ve fizik alanları..... Tarih'in akışını değiştirmek için küçük bir katkı sizce de öyle değil mi?
Evolving fields of medicine, energy, physics. Small contribution to change the course of history, don't you think?
Oraya başka birilerinin bizden önce varmasını istemeyiz, değil mi?
We don't want anyone else getting there first, do we?
Uygun olan protokol bu değil.
This is not proper protocol.
Onun başının belaya girmeyeceğinden eminsin, değil mi?
And you're sure there'll be no blowback on him?
Ona gerçekten değer veriyorsun, değil mi?
You really care for him, don't you?
Kurallar umrumda değil.
I don't care about the rules.
İnsan ırkını kurtarmama yardım etmek istiyorsun, değil mi?
You want to help me save the human race or don't you?
Yenilikte olay neden oldu değil, neden olmasındır.
Innovation is not about "why," it's about "why not?"
Şuan küçük bir adıma değil insanlık için şuan da devasa bir sıçrayışa ihtiyacımız var.
WWe don't need one small step for man, we need the giant leap for mankind right now.
Liam değil mi?
It's Liam, right?
- Hayır, yorulmuş gibi görünüyorsun ama tatlı yorgunluk, bok gibi değil.
"tired," but, like, cute tired, not crappy tired.
Dr. Strauss, planı devreye sokmadan önce yedi günümüz var değil mi?
Dr. Strauss, we have seven days before we need to put the plan in motion?
Bu öylece bir direniş değil, baba.
This is not just some rebellion, Dad,
- Ben senin babanım, onların değil.
- I'm your father, not theirs.
Onunla olan bağlantını göz önüne alınca şaşırtıcı o senin büyükbabandı değil mi?
Surprising, considering your connection to him.
Çünkü Darius Tanz bir bilim insanı değil. O bir ünlü.
Because Darius Tanz is not a scientist, he's a celebrity.
MIT mezunu değilim diye buraya ait değil miyim yani?
Because I didn't go to MIT, I don't belong here?
Bu iş değil, benim hayatım.
This isn't business, this is my life.
Dünyayı kurtarmak için dehanı kullan, eylemlerimi sorgulamak için değil.
Use your brilliance to save the world, not secondguess me.
Heyecan verici değil mi?
Exciting, isn't it?
Hayır, değil.
No, it's not.
Maraton bu, kısa mesafe yarışı değil.
Well, it's a marathon ; It's not a sprint.
Tess, tahmini algoritmaların var değil mi?
Tess, you have predictive algorithms, right?
Bütün eller dedim, değil mi?
I said all hands, didn't I?
Croft'un ne dediği umurumda değil.
I don't care what Croft said.
Değil mi?
Is that right?
Henüz değil. - Ona bir şey demeliyiz.
- We have to call him something.
Oh, hayır, Jasper. Bu senin için değil.
No, Jasper, that's not for you.
Hey, korkma sakın O bir zombi değil.
Hey, don't be scared, she's not a zombie.
Pantolon gösterebilirim Carol. Sorun değil, onları görmek istemiyorum.
I can show you the pants, Carol.
Sorun değil, sadece oraya girmezler.
Those don't go in there.
Değil mi, Melissa?
You know, stools are way less tarry.
Oh, bu güzel değil, evet. O şeytan sarmalının ne olduğunu bilmiyor.
That isn't cool, yeah, he doesn't know what an exorcism is.
Hey, ben paketlemedim bu değil.
Hey, this isn't what I packed.
Bugün değil.
Now.
Çünkü yalan söylüyorsun Pikniklere olan yakınlığın, Todd, değil mi? Peki, afedersiniz
No, you can't.'Cause you're lying about your affinity for picnics, Todd, aren't you?
Yalan söyleyen tek ben değilim, değil mi?
Well, I'm not the only one who's lying, am I?
Ben ve benim düz karnım İşçi Bayramı hakkında ne bilseydim, değil mi?
What would me and my flat belly know about Labor Day, right?
Bebeğinizin çarpması ilk önce kıskanç değil.
I'm not jealous that your baby bump came first.
Ama bunu gerçekten bilmiyorsun değil mi?
But you don't really know that for sure, do you?
Önemli değil. Hayır, bu çok önemli.
No, this is a very big deal.
Oh, bu iyi değil.
Oh, that's not good.
Bu hoş değil mi
Isn't this nice?
Bu doğru değil mi, Carol?
Isn't that right, Carol?
O, benim için hayır demiyor, değil mi?
It's not me she's saying no to, it's you.
Carol, sadece o değil.
Carol, it's not just that.
Ben sadece zor bir his değil demek istedim.
I-I just wanted to say no hard feelings.
Bu heyecan verici değil mi?
Isn't that exciting?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66