Diyecektin tradutor Inglês
755 parallel translation
Şef, diyecektin.
Call me Chief.
Ne diyecektin?
What were you gonna say?
Otele 700 dolar borcun var diyecektin herhalde.
$ 700 behind with the hotel, you mean.
Hayır, devam et, ne diyecektin?
No, go on, what were you going to say?
Bir şey mi diyecektin David?
Did you want to say something?
Sen ne diyecektin?
What were you going to say?
Kabul etseydi, ona yenge diyecektin.
So if she'd accepted me, she'd have been your aunt.
- Ne diyecektin?
- How did I tell you?
Sanırım bir gün eve gelip : "Babası, al sana bir bebek." diyecektin.
Think you'd come home one day and say, "Here's a baby for you, Daddy"?
- "Cehennem" den bile diyecektin.
- You were gonna say "hell"
- Ne diyecektin delikanlı?
- What have you got in mind, young man?
Bir şey mi diyecektin?
Is that good salesmanship? Are you going to say something?
"Sapık" diyecektin herhalde.
"Warped" is the word you're looking for.
- Bir şey mi diyecektin?
Were you going to say something?
Demin bir şey diyecektin.
What was it you wanted to say earlier?
Ne diyecektin George?
What were you saying, George?
Kapıyı çalıp, "pardon duvarı delecektim" mi diyecektin?
Knocking? "May I come in? I have a hole to drill..."
Bir şey diyecektin.
You were going to say something.
Birşey mi diyecektin bana?
Did you have something to tell me?
- Olumlu mu diyecektin?
- You mean positive.
Bir saat daha geçse, Laos'da biyolojik savaş çıkarttım diyecektin.
Another hour and they'd have had you confessing to germ warfare in Laos.
Ne diyecektin?
What did you want to say?
Lanet olsun diyecektin...
The Hans, that Flucher, wild Renommisten...
Babanın arkadaşlarına ne diyecektin?
What do you say to daddy's friends?
- Söyle bana, kardeşime ne diyecektin?
Tell me, what will you say to my brother?
- Ne diyecektin ki?
- What were you going to say?
Ne diyecektin ki?
What did you wanna say?
"Ups" diyecektin, değil mi?
You mean, "oops," don't you?
Babanı tekrar görmeyecektim bu yüzden mi bana hoşça kal diyecektin.
I won't see your father again, so would you say "so long" for me?
"Ama kim değil ki?" Bunu mu diyecektin?
"But who isn't?" Was that what you wanted to say?
- Ne diyecektin?
- What do you say?
- Bunu mu diyecektin?
- Is that what you wanted to tell me?
Guan Yulou'a bir şey mi diyecektin?
You want to inform Guan Yulou?
Ne diyecektin?
- I...
3 kere bir şey diyecektin!
Call me 3 times
"Neyi" değil "kimi" diyecektin.
Not "what", but "who"!
Harry'ye birşey diyecektin.
Something you want to tell him?
- Sanırım bozuk diyecektin.
I guess you'd call him inoperative.
Bir suçlu gibi o Gestapoların buraya girmesine izin verdin ve bana ne diyecektin?
You let those Gestapo brings me here like a criminal, in order to tell me what?
- "Kimle" diyecektin. Eski kocanla?
- It's "with whom." Your old man?
Geçen sefer bana bir şey diyecektin ya!
You want to tell me in the daytime. Right?
Gündüz bana ne diyecektin?
What were you going to say earlier?
Kendi babasını öldürmekle mi diyecektin?
Supposed to have murdered her father?
Şimdi ne diyecektin?
What do you have to say now?
Ne diyecektin?
What were you going to say?
Anlaşma falan yapmam. " diyecektin.
I don't wanna deal nothin'. Fuck you.
Sen ne diyecektin lan?
Fuck you. Fuck your mother.
- Ne diyecektin?
- What were you going to say?
Ne diyecektin?
What were you going to say? Ow!
Medyum, diyecektin.
Psychic, you mean.
Ne diyecektin?
- Forget it. - No, no.
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40