Diyeceğim ki tradutor Inglês
743 parallel translation
Bunu fark ettiğinde, seni incitecek ve ben de diyeceğim ki ;
And you'll realise this. And it will hurt your heart and I'll say, "May peace be with you."
Oğlum Ivar'a diyeceğim ki kardeşlerine senin beni kurtarmak için elinden gelen her şeyi yaptığını söylesin.
He is obviously no threat to you. You arrange for a ship, for sailors.
Her baş düşerken yere, diyeceğim ki...
"All of'em!" And as each head falls I'll say
Hanıma gidip, diyeceğim ki- -
I go up to the missus and say —
Gidip onu göreceğim ve ona diyeceğim ki...
I'll go and see him and tell...
Sonra ağlayıp diyeceğim ki, "Benim için gerçekten üzgün müsün?"
Then I'll weep and say, "Do you really feel sorry for me?"
- Ne diyeceğim ki?
- What shall I say?
Öyleyse, kendi kendime diyeceğim ki, "Motosiklet kiralayarak buraları gezmeleri güzel olamaz mıydı?"
Then I said to myself, "Wouldn't it be nice... if they all rented motor scooters and went for a ride in the country?"
Ve diyeceğim ki Seni ölene kadar seveceğim!
And tell her that I love her And I'll love her till I die
Dobé'ye gidip ona diyeceğim ki Yukinojo...
I'll go to Dobé and say that Yukinojo...
Diyeceğim ki : Kızınızı çok seviyorum. Defalarca anlattım ama anlamadı...
I'll tell him I like his daughter and that I wanted to explain to her...
Belli ki bir iç rahatsızlığın kurbanı olmuşsunuz... Buna göre, daha iyi bir sözcük bulamadığım için diyeceğim ki suçluluk duygunuz sizi bir fantezinin içine itmiş...
You are obviously the victim of some inner disturbance... in which, well, for the want of a better word... your guilts have led you to a state of fantasy... in which, um, "A,"
Sana kendi adımı söyleyip diyeceğim ki hava ne hoş... - Rahat bırak beni.
- # I'll tell you mine, and I'll say, Isn't the weather fine # - and leave me alone.
Sana kendi adımı söyleyip, diyeceğim ki hava ne hoş
# I'll tell you mine, I'll say isn't the weather fine #
Diyeceğim ki... Gittiler.
I shall say that... that they left.
Şimdi onu görünce diyeceğim ki :
I am going to see him now and tell him :
Ayağa kalkıp diyeceğim ki...
I will stand up and I will say that...
Le Chiffre'nin karşısına oturacağım, gözlerine bakıp diyeceğim ki... kart istemem.
I'm going to sit down opposite Le Chiffre, look him in the eye and say... No cards.
Herkese diyeceğim ki ben de oradaydım onları gördüm kahya sana vurdu...
He insulted and attacked you. Listen, please.
Onlara diyeceğim ki...
Did I? I`ll just tell `em...
Ona diyeceğim ki : "Bu evliliğin evlatlarımıza yararı olacak".
I'll tell him : "This marriage will be very useful to our sons."
# Etrafımda parladığını görüp diyeceğim ki
Look at it shinin'all around me And say
Eğer bir gün baba olursam, ufaklığa diyeceğim ki...
If I ever get to be a daddy, I'm gonna tell the little runt...
Bowie, o eski toprak Mattie'ye diyeceğim ki burayı terk et.
Bowie, I'll tell that old battle-ax Mattie to just leave here.
# Yine de diyeceğim şu ki...
I'd still declare
Diyeceğim o ki, ellerimi bununla kirletmeyeceğim ki bunlar bir hırsızın ve bir korsanın elleri dahi olsa.
All I'll say is, I wouldn't soil my hands with it... even though they're the hands of a thief and a pirate.
Yeni bir oyun başladığında kendi kendime şöyle diyeceğim "İyi ki o buralarda değil."
I'll think of you whenever a show opens and say to myself : "She's well out of it."
- Yine diyeceğim şu ki burnumu sokmak istemem, ama...
- I still say it's none of my business, but...
Lakin sizi tanıma şerefine nail olamadığıma göre bütün diyeceğim şu ki :...
But as I haven't the honor of knowing you... all I can say is :
Diyeceğim şu ki...
To tell you that...
Diyeceğim şu ki, daha önce hiç kahve yapmadın, değil mi?
What I mean is, you'd never made coffee before, had you?
İyi yolculuklar, mutluluklar diyeceğim ama ihtiyacı yok ki.
Well, good trip and I recommend wisdom, even if he doesn't need it.
- Dinle, sana diyeceğim o ki...
Listen, I'll tell you -
Ne diyeceğim bilemiyorum ki.
Well, I wouldn't know what to talk about.
- Diyeceğim o ki biz...
- so let's carry on.
Sadece diyeceğim şu ki, kocası asla karısını geri alamadı.
I was only gonna say that, that husband never did get his woman back.
Diyeceğim şu ki...
Well, it's like this...
Derim ki "Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim "Ne?"
Of course it don't do much good if they hang on through the eights'cause I forget the nineses. That's what happened that night behind the bowling alley with Gertrude.
Derim ki "Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim "Ne?"
Not me. Notjudging from the kind of love I've seen people fall into.
"Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim " Ne?
Let me see, how did that thing go?
"Özgürlüğümden vazgeçmeyeceğim" Derim ki "Bak ne diyeceğim?" O der ki "Ne?" Ben derim "Ne?"
Show me a girl who is acting so refined
Diyeceğim şu ki...
I mean...
Diyeceğim o ki, ikimizde aynı gemideyiz.
So, if I might say so, we're both in the same boat.
Diyeceğim şu ki :
Well, I'd simply like to say :
- Bilirsiniz, elinizin altında bulunsun... - Bir gün gerekli olur... Diyeceğim, mecbur olana dek neden bırakasınız ki?
You know, once you have it, you never know when it'll come in handy!
Diyeceğim şu ki problem ne olursa olsun...
I wanna tell you whatever the problem is...
Ancak diyeceğim şu ki bana çok keyif verdin.
I will say that you gave me a great deal of pleasure.
Diyeceğim o ki... Metanın işe yarayacağının ve miktarının farkındalar.
What I think is they know what methane is and how much there is.
Bak ne diyeceğim Jim, iyi ki patates işinde değilim.
I tell you what, Jim, I'm glad I'm not in the potato business.
Diyeceğim o ki ; hiçbir tutarsızlık yoktur.
And I answer you : there is no contradiction.
Diyeceğim şu ki, ihtiyacımız olan şey artık elimizde :
What I'm saying is that we have now what we have always needed :