Dürüst tradutor Inglês
24,006 parallel translation
- Gurur duymuyorum, dürüst oluyorum.
Not proud, just being honest.
- Evet. Phil her zaman, Todd'dan daha kibar ve yardımseveri yok derdi. Sürekli çocuğumuzun senin kadar saf ve dürüst olmasını istiyordu.
Phil always said there was no one more giving and kind than Todd, and he always hoped that our child would grow up to be as genuine and honest as you are.
Dürüst olmak gerekirse, siz ikiniz sağlamsınız.
And, honestly, the two of you, - really sharp.
Madem birbirimize karşı dürüst oluyoruz o zaman ben de içimden geçenleri söyleyeyim.
Well, if we're being honest, then let me get something off of my chest.
Eğer bu tuhaf yerde bu korkunç sandalyeye karşı şimdi dürüst olmazsan ; sana aklım, göğüslerim ve kıymetli yoni'mle birlikteyken nasıl güvenebilirim.
If you can't be honest now in this strange place to that hideous chair, how can I trust you with my mind, my breasts and my precious yoni.
Langley bana dürüst davranmıyor.
Langley's not playing straight with me.
Tamam, dürüst olacağım.
Okay I'll be honest.
Bu dürüst ve iyi beyler polis memuru Ve seninle doğal yollardan olmayan bir ölümü, son derece çirkin bir şekilde öldürülen Zane Cannon hakkında konuşma istiyorlar.
These fair gentlemen are constables and wish to speak with you in matters regarding the murder most foul and unnatural of Zane Cannon.
Nasıl yani, dürüst Ophelia?
How now, fair Ophelia?
Bir sanatçı özdeğe ve kendine karşı dürüst olmalıdır.
An artist must be true to the material and himself.
Sanırım ilişkimiz tarayıcı geçmişimizi görmek ve o konuda dürüst olmak için yeterince olgunlaştı.
I think we've reached the point where we can be open and honest about our browser histories.
Bak, seninle evlenmek ve senin sadık, dürüst ve sana sıkı sıkıya bağlı eşin olmak istiyorum.
No,'cause I want to marry you, and I want to be your loyal, honest, committed partner.
Yani dürüst olmak gerekirse hep biliyordum.
I mean, to be honest, I always knew.
Dürüst olmak gerekirse...
Honestly,
Sana karşı dürüst olmamı istedin, ben de öyle yaptım.
You wanted me to be honest with you, so there you go.
Biri dürüst olan diğer pek fazla değil.
One is honest... the other, not so much.
- Dürüst olmam gerekirse, unuttum.
- Honestly, slipped my mind.
Beğendiğim bir polis değildi dürüst olmak gerekirse.
Not my kind of cop, to be honest.
Dürüst oluyorsun kendine.
Right. They keep you honest.
Belki o zaman birileri seninle yatar, dürüst olmak gerekirse, dünyadaki bütün kokainleri bana versen bile, senin o iğrenç, terli ve kıllı vücudunu üzerime almama değmez.
Maybe then someone will have sex with you, because honestly, even if you gave me all the coke in the world, nothing's worth the PTSD of having your gross, sweaty, hairy-ass body on top of mine.
Dürüst olmak gerekirse, kahramanımızsınız.
Honestly, you're our hero right now.
Sadece dürüst olmasını istiyoruz.
Okay, we're just asking her to be honest.
Bu sana karşı şimdiye kadarki en dürüst halim.
This is the most honest I've ever been with you.
Kendi güvenliğin için sana anlatamayacağım şeyler olduğu konusunda hep dürüst davrandım.
I've always been honest with you about how there are certain things I can't tell you for your own protection.
Çünkü bana karşı hiç dürüst olmadın.
Because you've never been totally honest with me.
- Bana karşı hiç dürüst olmadın.
You've never been totally honest with me.
Dürüst olmam gerekirse biraz "yalnız dişi zenci" aurası aldım.
To be honest, I got a little "single black female" vibe.
- Sadece dürüst olmaya çalışıyorum.
I'm just trying to be honest.
Dürüst olmamı sen istedin.
You inspired me to be honest.
Dışarı çık ve dürüst bir para kazan.
Go out and earn yourself an honest wage.
Dürüst bir işin peşinde olduğundan emin misin?
You sure you're up for honest work?
Kazanacağız, efendim. Herkes doğru ve dürüst oynadığı sürece.
Oh, we will, sir, so long as everybody plays fair and square.
Dürüst olmak gerekirse senin adına endişeliydim.
I have to be honest, I was nervous for you.
Dürüst olmaya çalışıyordum.
I was trying to be honest.
Ya dürüst olabilirim ya da özgürlükçü.
I can either be truthful or liberal.
Sana karşı dürüst olacağım, bu durumda birazcık kafam karıştı.
I got to be honest with you, I'm a little confused here.
Öyle olmasını dilerdin biliyorum ama hayır, ona karşı dürüst olmadığın sürece bu daha da kötüye gidecek.
I know you wish it would, but it's not, and the more you're dishonest with her, the worse it's gonna get.
Yetişkin insanlarız. Bence birbirimize karşı dürüst olacağımıza dair söz verelim.
We're all adults here, and I think that we should just make a promise that we're always gonna be honest with each other.
Sana karşı tamamıyla dürüst olmak istiyorum tatlım çünkü Gail bu iş anca böyle yürür dedi.
Well, I-I just want to be completely honest with you, hon, because, uh, Gail said that that's the only way that this is gonna work.
- Dürüst oluyorum sadece.
Just being honest. Oh, yeah?
İşler konusunda dürüst oldum.
I came clean about the jobs.
Ben daima birbirimize karşı dürüst olalım istiyorum.
I want us to always be completely honest with each other.
- Dürüst olmak gerekirse biraz garip.
Uh, to be honest, it's kind of awkward.
Bu ekibin, açık sözlülük ve dürüstlük ile daha iyi çalışacağına inanıyorum ve ben dürüst davranmadım, Paige uzun zamandır sana söylemek... -... istediğim bir şey var ve... - Walter.
I believe that this team functions best under the policy of openness and-and honesty, and I wasn't honest earlier, so, Paige... uh, for a long time I've wanted to tell you something and...
Karışık bir durum. Dürüst olacağım.
It's complicated.
Size karşı tam olarak dürüst olmadım.
I wasn't completely honest with you- - with all of you.
Dürüst olmadığında anlayabiliyorum.
I can tell when you're not being honest with me.
Dürüst olmamı ister misin?
You want me to be honest with you?
Dürüst olmak gerekirse işi kabul etmene şaşırdım.
I was surprised you took the job, to be honest.
- Bak, dürüst olabilir miyim?
Look, can I level with you?
Sanki Walter dürüst değilmiş gibi hissediyorum.
I feel like Walter was dishonest.