English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ F ] / Farkındasın değil mi

Farkındasın değil mi tradutor Inglês

1,728 parallel translation
Adam'ın ortadan kaybolduğunun farkındasın değil mi?
You know Adam's missing, right?
Şu an bir şeyleri midene indirdiğinin farkındasın değil mi?
You realise you're eating right now, right?
Acemi board'u kullandığının farkındasın değil mi, neredeyse 16. yüzyıldan beri?
You do realise you're riding a beginner board from, like, the 16th century?
Farkındasın değil mi?
You know that, right?
- Şaka yaptığımın farkındasın değil mi?
Yes, I noticed.
Kameranın bizi çektiğinin farkındasın değil mi Lance?
YOU DO REALIZE THAT WE'RE BEING FOLLOWED BY A CAMERA CREW, LANCE, RIGHT?
Ailenden uzaklaştığının farkındasın değil mi?
You know you're walking out on your family, right?
Burada ne yaptığının farkındasın değil mi?
You know what you're doing here, right?
Eski sevgilinin şu sıralar yaşadığı alev alev yanan Bombay cevherinin tatlı aşkının güzelliklerinden biraz olsun uzaklaşacağının farkındasın değil mi?
You do understand that it will distract you from obsessing over the rich variety of sweet loving that your ex-boyfriend is currently receiving from the fiery jewel of Mumbai.
Farkındasın değil mi, yapmam gereken işler var.
You know, I do have work - to get on with here.
Farkındasın değil mi?
You know that?
En kötü enküri olduğunun farkındasın değil mi?
You realize you're the worst wingman ever.
Üçüncü kez hayatını kurtardığımın farkındasın değil mi?
So you realize this is the third time I've saved your life now?
Henüz vampir değilim, farkındasın değil mi?
I'm not a vampire yet, you know.
Bunun farkındasın değil mi?
You know that, right?
11.30 oldu farkındasın değil mi?
You do realize it's 11 : 30, right?
Ben bugün izinliyim farkındasın değil mi?
You do realize I do have days off?
Bunun ne demek olduğunun farkındasın değil mi?
Know what that means?
Şehrin en güçlü adamına açıkça savaş ilan ettiğinin farkındasın değil mi?
You do realize you're declaring open war on the most powerful man in the city.
Bunların hiçbiri yüzünden suçlanmadım farkındasın değil mi?
You realize I wasn't charged with any of those?
Bay Daniels ile yaptığın şeyin gerçekten seni perişan edeceğinin farkındasın değil mi?
You realize what you're doing with Mr. Daniels is really messed-up, right?
Beni bir nalburun önünde değil de, annemin ofisinin önünde bulduğunun farkındasın değil mi?
You realize you found me outside my mom's office, not outside of a hardware store.
Bu kısa süreli bir çözüm farkındasın değil mi?
You know it's not a tenable solution, don't you?
Kasabanın şu tarafta olduğunun farkındasın değil mi?
- You do know that the town is the other way?
Farkındasınız, değil mi?
You know that, don't you?
O geri zekâlı yüzünden hapse gireceğimizin farkındasın, değil mi?
You realize we're all going to jail because of that idiot?
Harken'in adını dahi anmamamız gerektiğinin farkındasınız, değil mi?
You realize we can't even mention Harken now?
Bu olay sizi artık yeni prens yapıyor. Farkındasınız, değil mi?
You realize this makes you undisputed crown prince, don't you?
Birşeyler yanlış giderse, .. bütün bir alayı tehlikeye attığınızın farkındasınız ; değil mi?
Do you realize that if something goes wrong, you may put the whole campaign at risk?
Müvekkilinizin federal ve eyalet anti tröst yasalarını çiğnediğinin farkındasınız, değil mi?
You know your client is in direct violation and federal and state antitrust laws.
- Onun kalemlik olduğunun farkındasın, değil mi?
You know that's a pencil holder, right?
Bunun farkındasın, değil mi?
You know that, right?
Aman Tanrım. Dünyanın 1 / 3'ünü onları uyarmadan yok edeceğinizin farkındasınız değil mi?
You all realize you're gonna be taking out a third of the Earth's population, and you're not gonna warn them?
Şekerin dişlerine zarar verdiğinin farkındasın, değil mi?
You know candy's bad for your teeth.
Bart, babanı kaktüslere dokunmadan geçirmen gerektiğinin farkındasın, değil mi?
Now Bart, you do understand you're supposed to avoid the cacti. Sure do.
Ne kadar belli ettiklerinin farkındasın, değil mi?
You don't think it was too much on the nose, do you?
Geç kaldığının farkındasın, değil mi?
You know you're late, don't you?
Ortadaki çelişkinin farkındasın, değil mi?
You do realize that's a total contradiction, though,
İki farklı ayakkabı giydiğinizin farkındasınız değil mi?
You do realize you're wearing two different shoes?
Çulsuz olduğumun farkındasınız değil mi?
You guys know I'm broke.
Ne yapmaya çalışıyor farkındasın, değil mi?
You do realize what he's doing, don't you?
Bay David, Michael J. Fox'un Parkinson hastası olduğunun farkındasınız, değil mi?
Mr. David, are you aware of the fact that Michael J. Fox has Parkinson's disease?
Benim garson olduğumun farkındasınız, değil mi?
You understand I'm the waiter?
Seni bıçakladığımın farkındasın, değil mi?
You do know I'm stabbing at thee, right?
Bayan Crowder, sizi ağır cinayetle suçlayabileceğimizin... -... farkındasınız değil mi?
Miss Crowder, do you realize that we could charge you with felony murder?
Buna bakmamı daha bu sabah istediğinin farkındasın, değil mi?
You realize you asked me just this morning to look into it?
Bunun benim için çok önemli olduğunun farkındasın, değil mi?
Well, you realize that this is really important to me.
Oğlumun amcası olacaksın farkındasın, değil mi?
You know you're gonna be like my son's uncle, right?
Şu an ne yaptığının farkındasın, değil mi?
You think about what you're doing right now.
Ne dediğinin farkındasın, değil mi?
You know what you're saying, right?
Babanın çektiği acıların farkındasın, değil mi?
You know it was painful for your father. right?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]