Hazır değil tradutor Inglês
2,558 parallel translation
Yemek henüz hazır değil.
The food isn't ready yet.
Ve kimse hazır değil, değil mi?
And nobody's ready, right?
- Ama Simmons hazır değil.
But Simmons is not ready.
- Ev hazır değil.
It's not ready yet.
Hayır, henüz ortalıkta söylenecek kadar hazır değil.
No, it's not ready for public consumption yet.
Aibileen, kızlar gelmek üzere ve masa hâlâ hazır değil.
Aibileen, the girls are pulling up, and the table isn't set.
Hazır değil.
It's not totally there yet.
Ve elbisem de hazır değil zaten.
And my dress isn't ready.
Kimse buna hazır değil.
Nobody's ready.
Daha hazır değil.
He is not ready.
O da hazır değil daha sonra gelin
She's not ready either, so you'll all have to come back later.
Ayrıca, balo hala başlamaya hazır değil.
Besides, prom's not even close to being ready.
Hazır değil.
Not ready.
Çalgılarımız ve üniformalarımız olsaydı bile hazır değiliz. Konu bu değil. Bu sene olmaz.
Even if we had instruments or uniforms, we're not ready, not this year.
- Hazır değil dedim işte.
- I said it's not ready.
Hazır değil.
He's not ready.
Ama Marilyn hazır değil.
But Marilyn is not ready.
O şu an hazır değil.
She's just not there yet.
Tabutun henüz hazır değil.
Your coffin isn't ready yet.
Tam olarak hazır değil.
He's not quite ready.
Bunları görmeye hazır değil miydin?
Ready to see that much of me?
Caydırıcı ama Emma daha hazır değil.
Tempting, but I don't really think Emma's ready for that.
Katrine davayı almak için henüz hazır değil.
Katrine isn't ready to lead the case.
O hazır değil, başkasını bul...
She is not available, find someone else...
Gerçek gıdalarda bulunan tüm o enzimlere vücudumuz henüz hazır değil.
Real food has all these enzymes are bodies aren't used to yet.
Buna hazır değil, yaptığın için çok zaman alr..
He's not wired for that. It'll take too long.
Yemek hazır değil.
Dinner's not ready.
Bunun için hazır değil.
He's not ready.
Kalbimin değiştiğine inanmanı istiyorum, oyun değil bu... ve sadakat göstergesi olarak, diskleri teslim etmeye hazırım Avrupa ve Asya'daki uyuşturucu ticaretinin sonunu getirecek diskler.
I want you to believe that this change of heart isn't an act... and as a show of good faith, I'm ready to deliver the discs to you which will put an end to the drug trade in Europe and Asia.
Şu prefabrik hazır yiyecek satılan yerlerden değil, değil mi ahbap?
None of those prefab fast-food crap, right, bud?
Hazır olduğun sürece nerede olduğun umurumda değil.
I don't care where you are as long as you're ready.
HRT ve terörist saldırıya hazırlık eğitimi bir hızlandırılmış kurs değil.
HRT and terror preparedness training isn't a quick-study course.
Clark Kent. Annenle seni ne kadar kökeninden korumaya çalıştıysak da her türlü teste hazırlamaya hazır olmanı da sağlasak üzgünüm evlat bizim yol göstermemiz artık yeterli değil.
Clark Kent as much as your mother and I tried to protect you from your origins tried to prepare you to face any challenge...
Hazır değil.
I-
Param hazır mı değil mi?
You got my money or not?
- Hazır değil.
- It's not ready.
Melissa'nın, prenses kıyafetini ve pembe şampanyayı hazır yiyecek ve buzlaşla değiştirmesi sence de garip değil mi?
You don't think it's weird... Melissa trading in her princess gown and pink champagne for a food court slurpee?
Hazır ya da değil.
Ready or not.
Fabrikanın henüz kontrole hazır olup olmadığını bilmiyorum ama onu oraya götürecek kişi ben olmalıyım, değil mi?
So I-I don't know if it's been made presentable yet, but I should be the one to take him out there, right?
Walt kulaklarım her daim dinlemeye hazır, biliyorsun değil mi?
You know, Walt, if you... you can always bend my ear, right?
Buradaki artığı bu yüzden musluk suyuyla değil hazır soğuk suyla temizliyoruz.
This residue here is why we descale with cool water from the walk-in and not water from the tap, remember? Yeah.
Gün batımına kadar her şey hazır olduktan sonra bedel önemli değil.
The price is irrelevant. If everything is ready to go by sundown.
Adam hazır bile değil.
That man ain't ready.
Hazır giyim, tasarım dünyasındaki tek yol değil.
Ready-to-wear isn't the only way to design.
Gitmeye hazırız, değil mi?
all ready to go, are we?
O hazır değil Şef.
He isn't ready, mother.
Henüz değil ama çalışan ekibe bakarsak bir hafta içinde hazır olabilir.
Not yet, but based on the size of those construction crews, they could be within a week.
Umurumda değil. O fotoğrafçı 5 dakikada hazır olsun. Tamam mı?
Just get me that photographer in 15 minutes.
Hazır değil misin?
You're not ready?
Hazırız, değil mi?
Are we ready, yeah?
Aslında henüz hazır değil. İyi de değil.
Um, actually, uh, no.
hazır değilim 49
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25