Hiçbir şey bilmiyor tradutor Inglês
903 parallel translation
Steve ticaretle ilgili hiçbir şey bilmiyor.
Aw, Steve don't know anything about business.
- Dubois hiçbir şey bilmiyor
- Dubois knows nothing.
O bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
He knows nothing of this.
Majesteleri bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyor ve bunu onu anlatmanızı da tavsiye etmem.
Her Majesty doesn't know anything about it... and I wouldn't advise you to tell her.
Bu konuda hiçbir şey bilmiyor o.
She doesn't know anything about it.
O hiçbir şey bilmiyor.
She doesn't know anything.
- Kendisi hiçbir şey bilmiyor efendim.
- She knows nothing.
Etmiyor ve de hiçbir şey bilmiyor.
He hasn't and he knows nothing.
Mücevherler hakkında hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know anything about the jewels.
Bay Matuschek bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Mr. Matuschek doesn't know anything about this.
O bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
Why, you - She doesn't know anything about this.
- Siz hiçbir şey bilmiyor musunuz? - Hayır.
- Don't you know anything about her?
Bu konular hakkında hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know.
- Hiçbir şey bilmiyor.
She doesn't know a thing.
Hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know a thing.
Hayır, Bayan Wynand bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
No, Mrs. Wynand doesn't know anything about this.
Tutkularım henüz hiçbir şey bilmiyor bile.
My desire doesn't know anything yet.
Zaten muhabirler henüz hiçbir şey bilmiyor.
Besides, the reporters don't know anything yet.
- Hiçbir şey bilmiyor.
- He don't know nothing.
Bu konuda hiçbir şey bilmiyor olabiliriz ama üstümden talimat alıncaya kadar şimdilik bu kadar.
We may not know anything about this but until I receive instructions from my superior officer, we'll have to mark time.
Hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know anything.
Annemi dinlemeyin, hiçbir şey bilmiyor.
My mother knows nothing, so don't listen to her
Bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
She doesn't know anything about that. She doesn't know that I'm her Daddy -
O, hiçbir şey bilmiyor.
She doesn't know anything.
Hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing.
Dul sizinle ilgili hiçbir şey bilmiyor.
The widow knows nothing about you.
- Hiçbir şey bilmiyor.
- She doesn't know anything.
Henüz hiçbir şey bilmiyor.
He doesn't know anything yet.
Karpatya hakkında hiçbir şey bilmiyor musun yani?
You mean to say you know nothing about Carpathia whatever?
Yani hiçbir şey bilmiyor musun?
So you know nothing?
O benim hakkımda hiçbir şey bilmiyor, ama ben onun hakkında her şeyi biliyorum. Bilmek istediğim her şeyi, tabii.
She don't know anything about me, but I know everything about her... everything I want to, anyway.
Zavallı kocam, hiçbir şey bilmiyor.
My poor husband doesn't know anything.
Ama kimse bir şey söylemiyor, bir şey yapmıyor, hiçbir şey bilmiyor!
Nobody says anything, attempts anything, knows anything.
Hiçbir şey bilmiyor, seni ve endişelerini umursamıyor.
He don't know nothin', and he don't care nothin'about you and your worries.
Denizaltılar hakkında hiçbir şey bilmiyor musun?
Don't you know anything about submarines?
Hala Montez hakkında hiçbir şey bilmiyor musunuz?
Do you still say you know nothing of Montez?
Uşak hiçbir şey bilmiyor.
The servant knows nothing.
Hiçbir şey bilmiyor! Bu sabahkilere bir göz atma zahmetinde bulunsaydın... haberi ilk sayfaya taşıdıklarını görmüş olurdun!
If you'd bothered to glance at this morning's you'd have seen they carry the story on the front page
- Hiçbir şey bilmiyor muydu?
- He knew nothing? - Who?
Hiçbir şey bilmiyor musun sen?
Don't you know anything?
Büyükanne hiçbir şey bilmiyor.
Grandma knows nothing.
Durun, Ine hiçbir şey bilmiyor.
Ine doesn't know
Mürebbiyelik konusunda hiçbir şey bilmiyor musun?
You don't know anything about being a governess?
- Size hiçbir şey bilmiyor diyorum.
- She cannot leave the court until... - She knows nothing, I tell you!
Hiçbir şey bilmiyor musun?
You know nothing?
- Hiçbir şey bilmiyor.
- Ah, she doesn't know anything.
Hiçbir şey sana olan hislerimi değiştirmez, bilmiyor musun?
Don't you know nothing about you could make any difference?
Bu yüzden de hiçbir şey yapmasını bilmiyor.
That's how come he don't know how to do nothing around here.
O hiçbir şey bilmiyor.
She doesn't -
O bir şey bilmiyor. Hiçbir şey.
She knows nothing.
Gaetano'ya ne olduğunu kimse bilmiyor ve sen ise hiçbir şey olmamış gibi onun fazerini teslim ediyorsun.
Nobody knows what's happened to Gaetano, and you hand over his phaser like nothing's happened at all.
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey bilmiyorsun 79
hiçbir şey bilmiyorsunuz 18
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey bilmiyorsun 79
hiçbir şey bilmiyorsunuz 18
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye 82
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey görmedim 47
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye 82
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey görmedim 47