Iki seçeneğin var tradutor Inglês
296 parallel translation
Şey, iki seçeneğin var.
Well, you have two choices.
Dinle evlat, iki seçeneğin var.
Listen, son, you got two choices now.
Öyle görünüyor, Charles, iki seçeneğin var.
It seems to me, Charles, you've got two choices.
Görünüşe göre iki seçeneğin var.
Sounds like you have two options.
Şimdi, görebildiğim kadarıyla iki seçeneğin var, Barry.
Now, the way I see it, Barry, you got two choices.
- Sadece iki seçeneğin var.
- That's the only two choices you got!
Semeri vurmana izin vermiyorsa, iki seçeneğin var demektir.
If they don't take the saddle, you got two options.
Şimdi oğlum, iki seçeneğin var.
Now, son, you've got two choices.
Öyleyse iki seçeneğin var.
Well, you got two choices.
Bence iki seçeneğin var.
Well, Karl, you've got two choices.
Bu şehirde kariyer sahibi, bekar bir kadınsan, iki seçeneğin var, kafanı duvarlara vurup bir ilişki peşinde koşarsın... yada'siktiret'deyip, bir erkek gibi seks yapmaya başlarsın.
If you're a successful single woman in this city, you have two choices : You can bang your head against the wall and try and find a relationship... or you can say "screw it," and just go out and have sex like a man.
- O zaman iki seçeneğin var.
- Well, then you have two choices.
Gördüğüm kadarıyla, iki seçeneğin var :
The way I see it, you have two choices :
Peki, um, burada iki seçeneğin var.
So, um, you have two options here.
Yani iki seçeneğin var.
So you have two choices.
Bilgelik tanrıçası, iki seçeneğin var.
Goddess of wisdom, you got two choices.
Bana soracak olursan iki seçeneğin var.
Okay. Well, the way I see the situation, you got two options.
Yalnız iki seçeneğin var.
You only got two choices.
Anladığım kadarıyla, iki seçeneğin var onu ya öldüreceksin ya da arkadaş olacaksın.
Be sure to get the Captain's approval as well. Chief Engineer's Personal Log, Stardate 54518.2.
Şimdi iki seçeneğin var. Ya beni şimdi öldürürsün ya da bunu kendi yolumuzla çözeriz.
Now you've got two options, either you kill me now, or we solve this on our own.
Tartışmaya açık olmayan iki seçeneğin var.
( driver ) All right, two options, both non-negotiable.
Tamam, iki seçeneğin var gibi görünüyor.
It seems to me you have two options.
Artık sadece iki seçeneğin var :
Well, there's only two choices now :
İki seçeneğin var.
You got two ways to go.
İki seçeneğin var.
You got two choices.
İki seçeneğin var :
You have two choices.
İki seçeneğin var Susan.
You have two alternatives, Susan.
İki seçeneğin var :
You now have two choices :
İki seçeneğin var Garber.
HANNIBAL : You've got two choices.
İki seçeneğin var, ya deli gibi koşarsın yada tırmanıp onu söndürürsün ve böylece bizde konuşabiliriz.
You've got two choices - run like hell or climb up and put it out so we can talk.
İki seçeneğin var :
You've got two alternatives :
İki seçeneğin var.
You got two ways to deal with this.
İki seçeneğin var :
No, you have two choices :
İki seçeneğin var.
Look, you got two choices.
İki seçeneğin var.
Now you've got two choices :
İki filmi izleme seçeneğin var.
You have a choice of seeing two movies.
İki seçeneğin var.
You have two options.
İki seçeneğin var.
- Which way do you think they went?
İki seçeneğin var
You've got two choices
O zaman iki seçeneğin var.
It's a maze.
İki seçeneğin var. Ya karına gerçekleri söyle, ya da bara dönüp kızın yaşındaki kadınları kaldır.
You come clean with your wife, or you go back to the bar and pick up girls your daughter's age.
İki seçeneğin var.
You have two choices.
İki seçeneğin var.
You've two choices
- İki seçeneğin var.
- You have two choices.
Onun için bak, Doğanın çağrısına kulak verip, toksik atığını lavaboya bıraktıktan sonra İki seçeneğin var, a ) Farklı bir davranış biçimiyle hoş ve lezzetli bir yemek için bize tekrar katılabilirsin, ya da b ) Meksika sınırına kadar yürüyebilirsin.
So, look, after you answer nature's call in that toxic waste dump of a restroom, you have the choice of either a ) rejoining us here at the table with a different attitude for a nice, delicious meal,
İki seçeneğin var tamam mı?
So, you have two choices, all right?
İki seçeneğin var :
You have two choices :
İki seçeneğin var Bir engebeli
There are two options available to you. A rugged- -
- İki seçeneğin var.
- Well, you have two choices.
İki seçeneğin var : Burada oturup şehrin yanıp kül olmasını izlersin, ya da teslim olursun.
You've got two options : sit here and watch your city burn to the ground, or surrender.
İki seçeneğin var, Kar. Ya kıçının üstüne oturur, susarsın, ya da zavallı hayatının külleri üstünde Anka kuşu gibi uçarsın.
You have two choices, Kar... you can sit on your butt and do nothing... or fly like a phoenix from the ashes of your pathetic life.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19