Kalktın mı tradutor Inglês
552 parallel translation
Joon-Soo, kalktın mı?
JJoon-Soo, are you up?
Kalktın mı?
You up yet?
Yemeğini yiyip hemen kalktın mı?
How can you eat a meal and leave?
Hiç yataktan kalktın mı?
Did you get up at all?
- Kalktın mı?
- Are you up?
Şimdiden kalktın mı.
Already you are raised.
Kalktın mı?
Wake up?
Görüyorsunuz, karımın huyu her sabah kalktığında geceliğini katlayıp, yastığının altına yerleştirmekti.
You see, my wife was in the habit of folding her nightgown every morning when she got up and putting it under her pillow.
Ters tarafından mı kalktın?
What's the matter with you today? Got out of bed the wrong side?
Adam ayağa kalktı ve mızrağını uzattı Kızılderili de onun üzerine geldi.
Adam stood up and braced his spear, and the Indian came down.
Beni de kalktınız mı diye bakmam için gönderdi.
She thought maybe I ought to see if you was sort of stirring around.
Paul'un başı belada diye beni atlatmaya mı kalktın?
You trying to give me the run-around now that Paul's in trouble?
Amerikalıların uzun uzun kahvaltı etmek için erkenden kalktıklarını sanırdım.
I thought that all Americans get out of bed early to eat a big breakfast.
Bana ayak takımının onun ismiyle uğraştıklarını anlatıyorsun, onu korumaya kalktığımda da beni eleştirip- -
You told me how the riffraff in town were busy with her name and when I lift my hand to protect her, you attack me... Shh.
Şansınız şaha mı kalktı?
Did you ride in on the killing?
Çiftlikte ne kadar büyük işlerin altından kalktığının farkında mısın?
Understand you've been doing a fine job out there.
- Erken mi kalktın yoksa yatmadın mı?
- Are you up early or out late?
Bu hislerle ayağa kalktım. Kesin olan, birinin beni çağırdığını duymamdı.
I stood up with the feeling, the certainty, that I had heard someone calling me.
- Sevgili dostlarım, anlaşmazlık nedenimizin ortadan kalktığını görmeniz lazım.
- My dear friends, You must see that our bone of contention is nonexistent.
Evli olduğunu keşfedince..... durumu Mösyö Grandfort'a açıklamaya kalktınız mı?
On discovering that she was, did you make any attempt to explain the situation to Monsieur Grandfort?
Kalktın mı?
If they don't, she hides it pretty well.
Kalktınız mı diye bakmak istedim.
I was just checking if you were up.
Bu gece, sevgini satın almaya bile kalktım.
Tonight, I even tried to buy your love.
Bir şey yapmaya mı kalktın yoksa?
Did you try somethin'?
Bu sabah yataktan kötü kalktım ve acısını ondan çıkarttım.
I got up feeling rough and took it out on her.
Karımın kız kardeşini kaçırmaya kalktı.
He snatched my wife's sister.
Sen ve ben eve gidip uyuyacağız, ve yarın sabah kalktığımızda... Güneş ışıldayacak, tıpkı dünkü gibi.
You and I are gonna go to sleep, and tomorrow when we get up... that sun's gonna shine, just like yesterday.
- Yataktan kalktınız mı hiç?
- Have you been out of bed yet?
Bir sabah kalktım ve ilişkimizde oksijen olmadığını gördüm.
I just woke up one morning and realized there was nothing but thin air.
- Sen varsın diye erken kalktım.
- I take advantage of your presence.
- Bir subaya saldırmaya mı kalktın?
- You made to strike an officer?
Bunlar da yetmezmiş gibi nerdeyse çılgın bir arabacı tarafından öldürülecektim ve neredeyse kendi oğlum beni öldürmeye kalktı!
And to top it off... I'm nearly chopped to pieces by that insane coachman... and nearly killed by my own son!
Araştırmalarım neticesinde şaşırtıcı bir sonuca vardım ve Fantmas'n gizemi kalktı.
My investigation led to a remarkable conclusion. The Fantomas mystery has been solved.
Topraklarımızı çalmaya kalktın, Morrison.
You tried to steal our land, Morrison.
Biz masadan kalktığımızda, hemen Profesör Zalamea'nın laboratuarına gitti.
As soon as we got up from the table, he ran off to Professor Zalamea's laboratory.
Hakim yavaşça ayağa kalktı ve "Sayın meslektaşım, lütfen, sorgulamanın devamı hususunda oldukça nazik davranın." dedi.
Slowly he lifted his weight off the chair, said, "Dear Colleague, be so kind as to continue the interrogation."
"Ama bazen onu kaldırdığımda kollarımın ne kadar kolay kalktığını farkettim."
" But sometimes when I took her up, I felt that she was lighter in my arms.
Bir kitap yayımlamaya kalktığını ve babamın izin vermediğini anlatmadı mı?
He didn't tell how he tried to publish a book and Daddy wouldn't let him?
- Sınıfsal engeller kalktı mı?
- Have the class barriers gone?
Kalktın işte!
- I'm up! - Hang on to me.
Onları yıkayabilmek için sabah saat 4'te kalktım. Zaten diğer hizmetçi ayrıIdığından beri işleri zor yetiştiriyorum. Bunlar yetmezmiş gibi bir de teyzenizin ağır bavullarını taşıyorum.
I was up at four this morning cleaning them as if I haven't got enough to do what with the between maid leaving and now your aunt asking me to heave bloomin'great boxes about like I was a navvy or something.
Onu zorlanacağı belli olan bir hendekten atlatmaya kalktım. Bacağımın üstüne düştü, kalkmak bilmedi.
I put her at a ditch she wasn't up to, and... she lay on my leg and wouldn't get up.
Biraz sonra yine uyandım, o yatakta yatan adamın yatağından kalktığını gördüm.
Sometime later, the guy in that bed there is getting out.
Ve sabah kalktığımda,... gene kadın düşünüyorum.
And when I get up in the morning, I'm thinking about a woman.
- Ayağa kalktığım gibi oturmasını da bilirim, tamam mı?
- Look, I stood up all right. I guess I can sit down, all right?
Ama eğer kalktığını görürsem, hemen kapatırım.
If you move I'll turn it right off.
Dikkatli bir biçimde kusmanın sıcaklığının verdiği serbestlik, o yaydığı güzel koku ile birlikte ayağa kalktım.
I sat up cautiously liberated by the vomit's warmth, by the sweetish smell it gave off.
Ben de, "elbette", dedim, biliyorsun, "neden olmasın". Bunun üzerine onunla gitmek üzere ayağa kalktım, ayağım bahçe hortumuna takıldı, ayağımı çarptım ve çaydanlığın üzerine düşerek tepeden aşağıya yuvarlandım ; sonunda çöpe bulandım.
I said, sure, you know, why not, so I get up to go with her, trip over garden hose, bang my eye and fell over tea kettle down the hill and into the barney, come up covered wit rubbish.
Yarın kalktığımızda, onlar çoktan ot biçmeyi bitirmiş olur.
When we get up tomorrow, they'll already finish mowing.
Madem ki ayağa kalktın yemek yapabilirsin. Gideceğini düşünmeye başlamıştım.
Since you're full able to get around and fix a meal and all... figure you might as well just get goin'.
Bu gün tam olarak kaçta kalktın bakalım.
Tell me exactly when you got up today