Kapatamıyorum tradutor Inglês
160 parallel translation
Hey, gözlerimi kapatamıyorum.
Hey, I can't close them.
Kapatamıyorum...
I can't...
Tek sorun, düğmeye basıp seni kapatamıyorum.
Only problem is, I can't just hit a button and turn you off.
Kapatamıyorum.
I can't turn it off.
Televizyonu kapatamıyorum.
I couldn't turn off the TV.
Gözlerimi de kapatamıyorum.
I couldn't close my eyes, either.
Kapatamıyorum.
I can't shut them off.
Kapatamıyorum.
I can't shut it off! It's running through our library.
Buradan kapatamıyorum.
I can't shut it down from here.
- Pantolonumu kapatamıyorum.
- Can't stand my pants.
Kapatamıyorum.
I can't get rid of it.
Hepsini kapatamıyorum.
I can't shut them out.
Kapatamıyorum.
I can't shut it down.
- Kapatamıyorum!
- I can't turn it off!
Kapatamıyorum!
I can't turn it off!
Enjektörleri kapatamıyorum.
I can't shut down the injectors.
Programı kapatamıyorum.
I cannot terminate the program.
Kapatamıyorum!
I can't shut it down!
Kapatamıyorum.
It won't terminate.
Kapıyı kapatamıyorum.
I can't get the door closed.
Buna ne neden oluyorsa, Gözü kapatamıyorum.
- Closing the Eye won't help.
Şifre olmadan kapatamıyorum.
I can't stop it without a password.
Kapatamıyorum, bilgisayar izin vermiyor.
The computer won't let me in.
Enjektör supaplarını kapatamıyorum.
I can't get the injector valves closed.
- Derin bir yara, kapatamıyorum.
- The cut's too deep, I can't close it.
Kapağı kapatamıyorum.
I cannot close the hatch.
- Kapatamıyorum!
- I can't!
Onu kapatamıyorum.
I can't shut it off.
Sol gözümü kapatamıyorum bile.
I can't close my left eye.
38 davam mahkemede, 63'ü soruşturma aşamasında ve 250 davayı kapatamıyorum.
I got 38 cases pending trial 63 active investigations, 250 I can't clear.
Koyduğum aletini kapatamıyorum, su tesisatçısı çağırdım.
I called a plummer cause I can't turn off the shit,
Kapatamıyorum. Cerrahi bölümün etrafında ki
There's nothing wrong with your program!
Gözlerimi kapatamıyorum!
I can not close your eyes! every time I do,
Efendim, gözü kapatamıyorum.
Sir, I can't close the iris.
Gözlerimi kapatamıyorum, çünkü orada ölen masum çocuk ve kadınların yüzlerini görüyorum.
I cannot close my eyes without seeing the innocent faces of women and children who lived there.
Öyle yanıyorum ki gözlerimi kapatamıyorum.
I'm so burned I can't close my eyes.
Gözlerimi bile kapatamıyorum. Doktor çağır!
I couldn't even close my eyes.
Kapatamıyorum bile.
I can't even turn it off.
Gözlerimi kapatamıyorum.
I can't close my eyes.
- Kapatamıyorum.
It won't stay shut.
Sally, kapatamıyorum!
Help! Sally, I can't reach the lock!
Kapatamıyorum, seni bırakacağım!
No! I can't save you unless you let go!
Dış kapıları zamanında kapatamıyorum.
I can't seal the outer doors in time.
Ağzımı kapatamıyorum.
I can't close my mouth.
Mesafeyi kapatamıyorum...
I can't close the gap!
Şimdi çenemi kapatamıyorum.
Now I can't shut up.
Şey, bazen çenemi kapatamıyorum.
- Well, sometimes I can't shut up. - [Laughs]
- Kapatamıyorum...
i can't.
Bir kızı arayıp, "Bu akşam şurada yemek yiyelim," dediğimde telefonu niye yarım saatten önce kapatamıyorum?
Hey! Listen to this. When I call a girl and I say,
Gözümü kapatamıyorum
I can't close my eye.
Beynimi kapatamıyorum.
I can't turn my mind off.
kapat 275
kapatın 81
kapatıyorum 105
kapattım 30
kapattı 55
kapat kapıyı 36
kapat onu 35
kapat çeneni 171
kapatma 86
kapatıyoruz 88
kapatın 81
kapatıyorum 105
kapattım 30
kapattı 55
kapat kapıyı 36
kapat onu 35
kapat çeneni 171
kapatma 86
kapatıyoruz 88