Kusuruma bakmayın tradutor Inglês
692 parallel translation
Kusuruma bakmayın.
Forgive me.
Lütfen kusuruma bakmayın vekil bey.
Please excuse me, Consellor.
Sizi rahatsız ettiğim için kusuruma bakmayın.
I'm sorry to have bothered you.
Kusuruma bakmayın.
You forgive me.
Kusuruma bakmayın.
I beg your pardon.
Bunu söylediğim için kusuruma bakmayın, ama sizleri seviyorum.
Excuse me for saying it, but I like you.
- Rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın.
Sorry if I'm intruding.
Sevgili dostlarım, lütfen kusuruma bakmayın... ama biraz larenjit olmuşum da.
My dear friends, I am so sorry, I must be excused... but I have a slight touch of laryngitis.
Kusuruma bakmayın.
I'm sorry.
Kusuruma bakmayın.
I... Excuse me...
İyi akşamlar. Lafınızı böldüğüm için kusuruma bakmayın ama bu parlak numune, uzun mu yuvarlak mı kare mi yoksa dikdörtgen mi kıvırcık istediğinden pek emin durmuyordu.
Good evening, Mrs Verloc forgive me for butting into your private affairs but this bright specimen didn't appear to know whether he wanted long, round, square or oblong lettuce.
Bir şeyleri böldüysem kusuruma bakmayın.
Sorry if I'm interrupting something.
Kusuruma bakmayın.
Oh, so sorry
- Bu saatte habersiz geldiğim için kusuruma bakmayın.
- I'm sorry to be intruding at this hour.
Demin öne doğru uzandığınızda korktuğum için kusuruma bakmayın.
You must excuse me getting scared when you leaned over just now, sir.
Sizi birdenbire bırakacağım için kusuruma bakmayın.
I hope you'll forgive my rudeness in taking leave of you.
Kusuruma bakmayın.
Oh, I beg your pardon.
Kusuruma bakmayın.
You must excuse me.
Kusuruma bakmayın, geç oldu.
You have to excuse me.
Kusuruma bakmayın.
Don't mind me.
Bayım, sizi temin ederim ~ Edeceğinize eminim, ama kusuruma bakmayın.
Monsieur, i can assure you - i'm quite certain that you can, but forgive me, monsieur.
Siz bu rüzgarda beklettiğim için kusuruma bakmayın.
I'm sorry to have kept you all standing in the wind.
Kusuruma bakmayın.
Do forgive me.
Sadece bir ölü, kusuruma bakmayın.
Just a corpse, if you'll pardon the expression.
Lütfen beklettiğim için kusuruma bakmayın.
please forgive me for keeping you waiting.
Kusuruma bakmayın, bayan.
I beg your pardon, miss.
- Kusuruma bakmayın, kalkmayı bilemedim.
Do forgive my staying so long.
- Rahatsızlık için kusuruma bakmayın hanımefendi. Ben Bay Proctor.
That's about time they got to around cleaning these places up
Kusuruma bakmayın.
You'll have to excuse me.
Bu kadar zahmet verdiğim için kusuruma bakmayın ama geceleri korkuyorum ve...
I'm sorry to have caused you all this trouble, but I do get nervous at night, and...
Kusuruma bakmayın, resmi olarak tanışmadık.
Pardon me, we haven't met formally.
Siz kusuruma bakmayın.
It's me who's sorry.
Kusuruma bakmayın, karşılamaya gelemedim.
Forgive me for not coming sooner.
Kusuruma bakmayın, ama beni şaşırttınız peder.
I'm surprised at you, Father, if you don't mind my saying so.
Kusuruma bakmayın.
Please forgive me.
Kusuruma bakmayın.
Excuse me.
Bu üzücü olayı anımsattığım için kusuruma bakmayın.
I'm sorry to wake up this so bad recollection.
Şey, kusuruma bakmayın hanımefendi.
Oh, well, say, Pardon me, ma'am.
Kalmak isterdim ama bu saçmalık iştahımı kapatıyor. Kusuruma bakmayın.
I like to but this nonsense is wrecking my digestion.
Bu üzücü olayı anımsattığım için kusuruma bakmayın.
I'm sorry my question reminded you of your sad experience.
Bayan Emma, kusuruma bakmayın ama bu soruyu sormalıyım.
Miss Emma, you'll have to forgive me, but I have to ask this question.
Kusuruma bakmayın Bay Gauge.
Will you excuse me, Mr. Gauge?
Kusuruma bakmayın, benim alışverişe gitmem gerek.
Pardon me, I have some shopping to do.
Kusuruma bakmayın.
Oh, forgive me.
Asıl benim kusuruma bakmayın.
It is me who ask you to forgive me.
Kusuruma bakmayın, Ana Rahibe.
I am sorry, Mother.
Bir şey itiraf etmeliyim Marius sizi her zaman sevemedim ama. ... kusuruma bakmayın diyorum.
I must confess, Marius... that I did not always like you... and I ask your forgiveness.
Kusuruma bakmayın!
Would you excuse me?
Kusuruma bakmayın efendim ama çocukla yalnız kalmam gerek.
Excuse me, sir... I've got to see him alone.
Kusuruma bakmayın, Gracchus.
Forgive me, Gracchus.
- Kusuruma bakmayın.
- Pardon me.