Mesele değil tradutor Inglês
3,374 parallel translation
- Büyütülecek bir mesele değil.
Really, it's no big deal.
Ufak bir mesele değil.
It's not a small thing.
Mesele değil, artanı ben öderim.
It's alright, I can pay for the surplus.
Şu an asıl öncelikli mesele değil.
It's not exactly a priority.
Bayan Shiva artık mesele değil.
Lady Shiva is no longer a concern.
O kadar da büyük bir mesele değil.
It's not that big of a deal.
Bu şahsi bir mesele değil. Bilimin ilerlemesi için.
This isn't a personal matter, it's for the advancement of science.
Aslında bu sizleri içeren bir mesele değil.
It's not really that personal with the rest of you turtles.
Steve, bu benim için çok önemli bir mesele değil.
Steve, this is not a big deal to me.
- Mesele soygun değil.
Yeah, it's not about robbery.
Mesele yer bulmak değil, zaman bulmak.
Space isn't the problem. It's finding the time.
Mesele bu değil.
That's not the point.
Mesele sadece soyadım değil.
It's not just about my name.
Mesele, Ryan Clark'ın hakları değil ; mesele, bizim sorumluluklarımız.
This is not about Ryan Clark's rights - this is about our responsibilities.
Mesele sadece kıskançlık değil Bill.
This goes beyond jealousies, Bill.
Hayır, mesele o değil.
No, it's not that.
Mesele Bölüm, aldığı eğitim veya Amanda değil.
It's not about Division or training or even Amanda.
Mesele bayılıp bayılmaman değil ki.
How did we get to the point where you think I don't want you to enjoy things?
Gerek yok. Bu mesele bizim meselemiz değil.
There's no need.
Mesele para değil, meraktan.
It isn't a question of money, but of curiosity.
Mesele kaba kuvvet değil.
It's not about brute force.
Bak, mesele sana koçluk yapmam değil.
It's actually not a matter of coaching.
Mesele bu değil dedim ona.
Um, and I told her that wasn't the case, you know?
O mesele hiç önemli değil. Gerçeği söylemek gerekirse ben senin için üzülüyorum dostum.
Truth be told, man, I feel sorry for you.
Mesele o değil.
That's not what this is about.
- Mesele benim ne istediğim değil.
It ain't what I want.
- Mesele o değil.
- No, that's not it.
Mesele bu değil, tamam mı? Hiç nişanlanmamız gerekirdi.
It doesn't matter, okay, we never should have been engaged.
Mesele ben değilim, değil mi?
Oh! Well, it's not about me, is it?
"Mesele sen değil... ben."
"It's not you... it's yo."
Bu biraz özel bir mesele, değil mi?
That's kind of a personal matter, isn't it?
Mesele ne bilmiyorsun, değil mi?
You have no idea what this is about, do you?
Mesele bu değil.
Well, that's not the point.
Baba mesele araba değil.
Dad, it's not about the car.
Mesele bu değil.
That's not the issue.
Mesele yüklenmek değil, tamam mı?
Yeah, it's not about following through, okay?
- Mesele bu değil.
Yes it is.
Mesele sen değilsin. Sen güzel, akıllı ve tahmin edilemez birisin Ama asıl mesele bu değil işte.
You're-You're beautiful and clever and unpredictable, but it doesn't matter.
Mesele ne yaptığım değil, kumandan, ne yapabileceğim.
It's not what I've done, Commander. It's what I will do.
Meraklanmalarını istediğin tek mesele o değil.
That is not the only thing you want them to be curious about.
- Mesele saldırı değil de yol açtıklarıysa?
What if it's not about the attack itself but what happened leading up to them?
- Mesele artık büyümek değil.
It ain't about growing anymore.
Mesele ne meselesi değil, daha çok kim meselesi.
It's not so much a matter of what as it is who.
Seni harekete geçiren aşk değil, başka muzır bir mesele.
And it is not love that draws you on, but something noxious.
Mesele para değil, geç kalıp kalmamayı göze alıp alamama olacak.
It's not whether they can afford it. It's whether they can afford to live being in fear of being late.
Mesele cinayetler değil, mesela cinayetlerin ifade ettikleri.
It's not about the kills, it's about what the murders represent.
Mesele kulübün değil.
This isn't about your club.
- Hiç komik değil! Oldukça ciddi bir mesele!
This is not funny!
Konuşma yapmaya pek alışkın değilsin, değil mi? Mesele şu :
You're not used to making speeches, are you?
- Bay Griffin bu mesele o kadar basit değil.
Mr. Griffin, it's not as simple as that.
Ve şimdi Alice... Mesele şu an cinine sahip olmam değil. Ne zaman sahip olacağım.
And now, Alice, it's not a matter of if I'll have your genie, but when.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56