Nasılsın tradutor Inglês
46,817 parallel translation
Nasılsın?
How have you been?
Nasılsın?
How you doing?
Nasılsın?
How you feeling?
Nasılsın beyler
What is going on here, guys?
Nasılsın kardeşim?
What's good, brother? Hey.
Nasılsın?
How you doin'?
Ufak demişken, sen nasılsın?
- Speaking of tiny, how are you?
- Nasılsınız?
- Nice to meet you.
Nasılsın?
- How are you?
Nasılsın?
How are you?
- Nasılsın?
How are you today?
Görüşmeyeli nasılsın?
What have you been up to?
Eleanor merhaba nasılsın canım biricik arkadaşım?
Eleanor, hello. How are you, my dear, sweet bestie?
- Nasılsın ruh eşim?
How are you, soul mate?
Sen nasılsın?
How have you been?
Nasılsın?
How're you doing?
Sen nasılsın?
How are you doing?
Tatlım, nasılsın?
Hey, sweetheart. How are you?
Siz nasılsınız?
How are you?
Evet... buralara yolum düşmüşken öhöm, bir göreyim nasılsın diye sorayım diye düşündüm.
I was just uh, ahem, in the neighborhood and thought I'd stop by, see how you're doing.
Nasılsınız?
How you doing?
- Nasılsın?
How you doing?
Nasılsın? Bu bıçağı al ve kendini öldür.
He could be like, " Hey, I'm Steve.
Nasılsın?
How are you feeling?
Nasılsın? Daha iyi misin?
How are you feeling?
- Nasılsın?
How you feeling?
Nasılsın?
How are you doing?
- Sen nasılsın?
So, how are you feeling?
Merhaba. Nasılsınız?
Hi.
Nasılsınız?
How are you?
Merhaba anne, nasılsın?
Hey, Mom, what's up?
- Nasılsın, evlat?
- How're you doing, kid?
Evlat, nasılsın?
- Kid, how you feeling?
Sen nasılsın?
How about you?
Nasılsın?
You okay?
Nasılsınız millet?
How are you guys?
Nasılsın, baba?
How you feeling, Dad?
- Nasılsın adamım.
- How are you, man.
Selam, nasılsınız?
Hey, how are you?
- Nasılsın?
- How are you?
- Nasılsınız?
- How do you do?
Adım Rodrigo, nasılsın?
My name is Rodrigo, how are you?
Nasılsın?
What's up?
Ve doktor içeri girip "Bugün nasılsınız?" dedi.
And... the doctor comes in and goes, "How are we today, Mr. Jefferies?"
- Nasılsın canım, aç mısın?
Hey, hon, you hungry?
İyidir, sen nasılsın?
Good, how are you doing?
Nasılsınız? Mars'ı üstesinden gelinecek bir zorluk olarak görmemek hoşuma gidiyor. İnsanları barışçıl bir şekilde bir araya getiren ve türümüze bir amaç veren bir fırsat olarak görüyorum.
I really like not seeing Mars as a challenge to overcome, but Mars as an opportunity to unite people together in a peaceful way and give our species a goal.
Sen nasılsın?
How are you holding up?
Ashley, favori Afrikalı Amerikalım nasılsın?
Ashley, my favorite African-American person, how are you?
- Nasılsın?
How you been?
Nasılsın, evlat?
How are you feeling, son?
nasilsin 47
nasılsınız 3074
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasılsınız hanımefendi 16
nasılsın hayatım 22
nasılsın bakalım 115
nasılsınız çocuklar 37
nasılsınız efendim 71
nasılsınız 3074
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasılsınız hanımefendi 16
nasılsın hayatım 22
nasılsın bakalım 115
nasılsınız çocuklar 37
nasılsınız efendim 71
nasılsın oğlum 23
nasılsınız beyler 17
nasılsınız bakalım 21
nasılsınız bayım 18
nasılsın dostum 74
nasılsın evlat 41
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız beyler 17
nasılsınız bakalım 21
nasılsınız bayım 18
nasılsın dostum 74
nasılsın evlat 41
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasıl oldun 41
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasıl istersen 701
nasıldı 328
nasıl geçti 135
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasıl oldun 41
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasıl istersen 701
nasıldı 328
nasıl geçti 135