Ona aşıksın tradutor Inglês
271 parallel translation
Ona aşıksın değil mi?
You're in love with her, aren't you?
- Ve sen de ona aşıksın, değil mi?
- And you have a crush on her!
Ona aşıksın değil mi?
You are in love with her, aren't you?
- Irena var, ona aşıksın.
- There's Irena, you're in love with her.
Zaten muhtemelen ona aşıksın veya olmak üzeresindir.
- You're in love with her or something of the sort.
- Ona aşıksın.
- And you fell in love.
Belkide ona aşıksın diye düşündüm
I thought maybe you were in love with him.
Hala mı ona aşıksın yoksa?
Do you love him then?
Ona aşıksın.
You're in love with him.
Milly şimdi anlıyorum ki sen ona aşıksın.
Do not understand.
Çünkü ona aşıksınız. Geldiğiniz için teşekkür ederim Bayan Gray.
Because you're in love with him.
Ona aşıksın, değil mi?
You're in love with him, aren't you?
Eminim ona aşıksın.
Of course you're in love with him.
Ama açıkça ona aşıksın.
But you're obviously in love with him.
Kisaragi, ona aşıksın değil mi?
Kisaragi, you fell in love with him, didn't you?
Ona aşıksın.
You're in love with her. Y
- Bence ona aşıksın.
- I believe you love her.
- Ona aşıksın!
- You are stuck on him!
Belki de ona aşıksın.
Maybe you're in love with her.
Ona aşıksın değil mi?
You * re in love with her, aren * t you?
Ona aşıksınız ve onu geri kazanmak istiyorsunuz.
You're in love with her and you want to win her back.
Ona aşıksın değil mi?
You're in love with her?
Sen de ona aşıksın.
You're also in love with her.
Ona aşıksınız, değil mi?
You're in love with her, aren't you?
Size, Ona aşıksınız, dedim, değil mi?
I said you're in love with her, aren't you?
Ling-tzu, sanırım ona aşıksın ama çok kafaya takmasan iyi olur!
Ling-tzu, you have a lady's temper but a mains destiny
Ona aşıksın, bana değil.
You're in love with him, not me.
Bellocq, sen ona aşıksın.
Bellocq, you're in love with her.
Sen de mi ona aşıksın?
Are you in love with him, too?
Ama sen ona aşıksın!
But you love her!
Ama ona aşıksın!
But you love her!
Sen de ona aşıksın, yalan mı?
You love her a lot, don't you?
- Ona aşıksın.
- You love him.
Hala ona aşıksın.
You're still in love with her.
Evet, Hana-san, fakat ona aşıksın değil mi?
Yeah, Miss Hana, but you "re in love with him, aren" t you?
Ona bu kadar çok mu aşıksın?
Are you so much in love with him?
- Ona mı aşıksınız?
- Are you in love with him?
Ona hâlâ aşıksın.
You're still in love with her.
Anlaşılan, ona sırılsıklam aşıksın.
How you must love her!
Aşıksın ona!
You love him.
O kadına aşıksın, Max de aşık. Ona aşık kim bilir daha kaç erkek vardır.
You're in love with her, and so is Max, and who knows how many others?
Ona delicesine aşıksın ve onun utangaçlığını yenmek zorundasın.
You're madly in love with her and you have to overcome her shyness.
Ona hala aşıksın.
You're still in love with him.
Aşıksın ona!
You are in love with her!
Her şeyi anlıyorum şimdi. Ona aşıksın.
I understand everything now.
Hala ona çok Aşıksın!
You're still obsessed with her
Aşıksın ona!
You're in love with the fairy
- Ona hala aşıksın.
You're still in love with her.
Ona çılgıncasına aşıksın, değil mi, sersem?
You love her madly, don't you, schmuck?
- Ona neden aşıksın?
Why, are you in love with her?
Madem ona o kadar aşıksın, Niye Gus'ı buraya bırakıp, onu kendin getirmiyorsun?
If you're so in love with her, why didn't you follow her and leave Gus here?
aşıksın 18
ona aşığım 44
ona aşık mısın 59
ona aşık oldum 18
ona anlat 18
ona aldırmayın 26
ona aldırma 41
ona aşıktım 18
ona aşığım 44
ona aşık mısın 59
ona aşık oldum 18
ona anlat 18
ona aldırmayın 26
ona aldırma 41
ona aşıktım 18