Ondan hoşlandın mı tradutor Inglês
243 parallel translation
- Ondan hoşlandın mı diye soruyor.
- She asks me if I like him.
Ondan hoşlandın mı?
Do you like her?
- Ondan hoşlandın mı?
- You like him?
- Ondan hoşlandın mı, sevgilim?
- You like her, darling?
Ondan hoşlandın mı?
You liked him.
Ondan hoşlandın mı?
You like her?
Ondan hoşlandın mı?
Did you like her?
- Ondan hoşlandın mı?
Did you like her?
Ondan hoşlandın mı?
Do you like him?
Ondan hoşlandın mı Graham?
Did you, er, like her, Graham?
Ondan hoşlandın mı?
Do you fancy him?
Ondan hoşlandın mı?
You like him?
Ondan hoşlandın mı, Cliffo?
You like her there, Cliffo?
- Ondan hoşlandın mı?
- Do you like her?
Ondan hoşlandın mı?
How do you like that?
Yoksa ondan hoşlandın mı?
A little infatuation?
Ondan hoşlandın mı?
Who's interested in who?
* - Ondan hoşlandın mı?
Do you like her?
- Yoksa ondan hoşlandın mı?
- What, do you like her?
- Ondan hoşlandın mı hoşlanmadın mı?
- Did you like him, or not?
Ondan hoşlandın mı?
- You like her?
Ondan hoşlandın mı?
Ray. Think you like him?
Ondan hoşlandın mı?
You like the guy?
- Yoksa ondan hoşlandın mı?
- What, you like her?
Öldürdüm, çünkü ondan hoşlandığını sanmıştım.
I killed him because I thought you liked him.
Bir gece sarhoşun biri ondan hoşlandığını söyledi. Çatışma başladığında ise Callie ve ben bir başımıza kalmıştık.
One night a drunken claim jumper took a fancy to her... and when the shooting was over I was alone... with Callie.
- Sanırım ondan hoşlandınız, Bayan Lucy.
Thought you'd like her, Miss Lucy.
Anlatın, ondan hoşlandınız mı? Ya o sizden?
Did she like you?
Az sonra bana Jill'den hoşlandığını söyleyeceksin. Ondan hoşlanmadığımı söylemedim.
- Then you'll be telling me you like Jill.
Gidip onu gör ve ondan gerçekten hoşlandığımı ve yemeğin benim için sorun olmadığını söyle.
Go see him and tell him I really like him and that the dinner is okay with me.
Şuradaki kızı ele alalım, örneğin. Hoş biri. Ondan hoşlandın, ama kim ki o?
She is nice, you like her, but who is she?
Yani adamın ondan hoşlandığını mı söylemek istiyorsun?
You mean he likes her?
Yoksa, ondan hoşlandığını mı söyleyeceksin şimdi?
You're not telling me you're that sweet on him?
İyi birisi. Sanırım, sen de ondan hoşlandın.
Well, I like her just fine, and I guess you like her too.
Ondan neden hoşlandığımızın ben de farkına vardım.
I realize... that's what we like in him, too.
Onların bıraktığı boşluğa akın eden yumuşak ve zarif arzular bana Hero'nun ne kadar güzel bir genç kız olduğunu hatırlatıyor savaşa gitmeden önce ondan ne kadar hoşlandığımı söylüyorlar.
I am returned and that war-thoughts have left their places vacant... in their rooms come thronging soft... and delicate desires... all prompting me how fair young Hero is. Saying... I liked her ere I went to wars.
Ondan hoşlandın sanmıştım?
I thought you liked him?
Ondan hoşlandım Çok cana yakın.
I like her. Very... forthright.
Olan bitenlerden sonra ondan hoşlandın mı?
Got to know her a little better?
- Ondan hoşlandınız mı?
- Did you like her?
Ondan hoşlandığını düşünmeye başladım.
I came to think he fancied her.
- Ondan hoşlandın mı?
Do you fancy him?
Ondan gerçekten hoşlandın mı yoksa parası için mi?
Do you really like this guy or is it the money?
Ondan hoşlandığını bilmeme rağmen onunla çıktığım için özür dilerim.
I'm sorry I went out with him when I knew you liked him.
Ondan hoşlandım konuşmasını dinlemekten anlattığı hikayelerden hoşlanıyordum. Bana Ken hakkında anlattığı hikaye gibi mesela.
I liked her... liked to hear her talk... tell stories... like the one she told me about Ken here.
Kızım, ondan hoşlandığını anlamıştım.
Girl, I could tell you like him.
İlk gördüğünde, ondan hoşlandığını anladım.
I knew you'd like him once you'd met him.
- Ondan hoşlandığını sanmıştım.
- l thoughtyou liked him.
- Ondan hoşlandın mı?
And what do you think?
- Ondan hoşlandığını sanmıştım.
- I thought you liked him.
Ondan mı hoşlandın?
Oh, fancy her, pal?