Onun gibi tradutor Inglês
16,501 parallel translation
Onun gibi bir şey.
Something like that.
Aynı onun gibi konuşuyorsun.
You sound just like him.
Ve onun gibi biriyle tanışmadım hiç.
- And I haven't met anyone I like.
- Onun gibi bir yerde.
- Somewhere. - Yeah, yeah.
Kiralama veya onun gibi birşey yapabiliriz.
Maybe we'll trade for rent or something.
Tamam, o zaman, şöyle, ya kötü haber veya onun gibi birşey olursa?
Okay, well, like, what if it's, like, bad news or something?
Onun gibi çok var.
There are many like him.
Yer yüzü üzerinde onun gibi bir köpek görmedim
Never seen a dog cover ground like her.
Tıpkı onun gibi olmak istiyordum.
I wanted to be just like her.
Gizli servisten değilim, hükümet değil, CIA'in planı yada onun gibi bir şey de değil.
I am no Secret Service, no government, no plot of the CIA, or anything of the sort.
Şimdiyse onun gibi yaşamaya çalışıyorum, ne kadar saçma, değil mi?
So now I'm trying to live like him, is that ridiculous?
Savaşta donanmaya liderlik edebilecek kimse yok onun gibi.
No man has his skill in leading a fleet in battle. Not even you.
Yoksa onun gibi bir adam böyle bir yerde güçlü olana yapışmasa nasıl hayatta kalacak?
How else does a man like that survive in a place like this except cleave himself to one stronger than he?
Daha önce onun gibi biri olmamıştı hayatımda.
I just never had anyone like him in my life before.
- Ya da onun gibi insanlar için işe gider.
Or go to work for people like him.
Onun gibi bir şey diyor.
- Something like that. - Yeah.
İnsanlar burayı genelde avlanmak, balık tutmak ya da onun gibi bir şey için kullanıyor.
Um... Well, people mostly use it for hunting or ice fishing or something, and you can leave it in the same shape you found it.
Hrothgar için iyi bir eş olabilirsin, Rheda. Ama onun gibi bir lider değilsin.
You made a good wife to Hrothgar, Rheda, but you're not the leader of men he was.
Onun gibi bir adamla birlikte olduğum sürece kendimi asla güvende hissedemeyeceğimden emin oldu.
He made sure that I would only ever feel safe if I was with a man just like him.
Onun gibi olmak istemiyorum.
I don't wanna be like her.
Onun gibi bir şey
Something like that.
Evet, onun gibi bir şey.
Yeah, it's somethin'like that.
Bütün o korkunç şeyleri hayal etmeye çalıştım, herifin kızın belindeki fil dövmesini yalamasını ve kız onun taşaklarını kavrarken, minik memesini emdirmesini falan, bir de herifin kızın goncagül gibi dudaklarını emmesini.
I tried to imagine all these horrible things, like him licking her elephant tramp stamp and sucking her tiny tit while she cupped his balls and then he sucked on her lip, which is shaped like a rosebud.
O at onun en sevdiğiydi, Charlie. O öldüğünden beri de hayvan eskisi gibi değil.
That was her favourite horse, Charlie, and he's been all over the place since she's gone.
Onun ikinci babası gibi...
Maybe like a surrogate father
Onun da diğerleri gibi, önceki hayatına dair hiçbir anısı yok.
I assume he, like the others, has no memory of his previous life.
Yardımın çok kötüydü tıpkı birine acımak gibi onun için bana bir iyilik yap ve bir daha bana asla yardım falan etme.
I was just trying to help. - Wow, your help feels an awful lot like pity, so do me a favor and don't ever help me again.
Bir daha arkadaşlarından biri seks macerasını anlatırsa, Sadece onun söylediği her şeye katılmalısın. ve doğru olmasada doğrumuş gibi davran,
The next time a dude tells you a sex story, you just have to agree with everything he says and act like it's right, even if it's not,
Biliyorsun ki, kadın hareketleri gibi şeylere saygı duyuyorum, Ama bu, komplike bir durum ve sanırım onun için çok fazla.
This stuff with, you know, the women's movement I respect, but it's just, it's complicated and I think it's too much for him.
Ama onun helyum balonu gibi memleri var... o yüzden onun sorularına açığım.
But she's got tits like helium balloons, So from her I'm willing to take it.
En azından senin gibi onun önünde domalıp yüzüne gülerek bundan yararlanmıyorum, tamam.
Yeah, well, at least I'm not bending over and taking it up the ass with a smile like you are.
Ondan çok hoşlanıyorum ama onun yanındayken salak gibi davranıyorum.
I like her a lot, just something happens whenever she's around. I can't help pushing the gobby asshole button.
Onun kutsal olmayan sevgisini kabul eden erkeğin edep yerleri yasak elma gibi lanetlenir.
The man that takes her in unholy embrace will have his privates blasted, like a frostbitten apple.
" Bana, JG'ye ve onun tüm ekibine, oraya gelip, benim kafatasımı kırdıkları gibi onların da kafatasını kıracağını söylememi istedi
"He said I should let JG and the whole crew " of any JG's " know that he'll be coming down there
Lakin ben, onun hedefiymiş gibi yaşaya niyetim yok.
But me, I have no interest in living as a target of his.
Eğer bu konuda haklı çıkarsam o bir aptal gibi görünecek ama olaya karışanları tanımaması onun için bir savunma olabilir.
Now, if it turns out that I'm right about this, he'll look like a fool, but at least his ignorance of the players involved will be some defense.
Onun da öyle bir adam olduğuna eminsin gibi görünüyor.
It would seem that you have made sure that he has one.
Söylediğim gibi onun için birkaç iş yaptım.
Like I said... I did some work for him.
Sanki fare gibi bir şey onun içini kemiriyormuş gibi.
It's like... something gnawing away at him inside like... a rat.
Anlıyorum onun babasısın, fakat o herif gibi düşünmelisin.
I understand that you're her dad, but you gotta think like him.
Onun Stephanie'yi çivilediği gibi bizde onu çiviliyoruz.
We're gonna nail him the way he's been nailing Stephanie.
Onun suratına aynı bir koca şaplak gibi düşürdün beni.
Me dropping out is like a huge slap in his face.
Maalesef bu kez....... hiçbir şey onun söylediği gibi olmadı.
I am afraid this time, she said nothing of the sort.
Bir tek onun sözünü dinlemeyi yeğlerim. Bu dünyayı olduğu gibi gören tek kişi o.
He's the only person I choose to listen to, the only person who sees this world for what it really is.
Bay Schmidt açıkça yasakladı, Onun şüphesiz onun tevdiinde söylediği gibi.
Mr. Schmidt expressly forbade it, as he no doubt told you in his deposition.
Calvin, büyük bir olaydan bahsediyor ama onun kanında bizdeki gibi sağlamlık yok.
Calvin, he talks a big game, but he ain't made of the same steel you and I are.
- Onun gibi bir şey.
Something like that.
Ama bir insanın yüzüne eklenip de onun bir parçası gibi görünmesi için gereken incelikte parçalar tasarlamakta uzman sayılmazlardı.
But they were not really specialists in the very fine, delicate kind of appliance work that's necessary to add something to a person's features and make it really look like it's part of that person.
Onun en çok şu milletin deli olduğu Maxim dergisindeki kızlar gibi olmayışını seviyorum.
What I like most about her is that she isn't flashy like the "Maxim" magazine type most guys are into.
Ben de Schmidt'le bu konuyu konuşmak istiyorum ama sanki onun gözü bu dağınıklığı görmüyor gibi.
But it's like he can't even see the mess.
Denim Bar onun tapınağı gibi bir yer.
That denim bar is like his temple.
onun gibi bir şey 154
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun için 179
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun mu 44
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun mu 44
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18