English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ O ] / Orada mısınız

Orada mısınız tradutor Inglês

1,183 parallel translation
Bay Simpson, orada mısınız?
Mr. Simpson, are you in here?
Bay Neelix, orada mısınız?
Mr. Neelix, are you there?
Orada mısınız?
Are you there?
Orada mısınız? Alo.
this is Mrs. Oneacre.
Bayan Oneacre ben. Orada mısınız?
Are you there?
- Orada mısınız leydim?
Are you there, my lady?
Müslümanlar, hala orada mısınız?
Muslims, are you still up there?
Bill, Jo, orada mısınız?
You still with us?
Babil Kontrol. Orada mısınız?
Babylon Control, are you there?
- Orada mısınız?
- Are you there?
Orada mısınız?
Is anyone there?
Orada mısınız?
Are you still there?
Orada mısınız?
Are you there? Come on!
Max, hala orada mısınız?
Max, are you there?
Max Brackett, orada mısınız?
Max Brackett, are you there?
Max, orada mısınız?
Max, are you there?
Kobra Üç, orada mısınız?
cobra Three, are you there?
Orada mısınız?
Hello? Are you there?
- Dr. Carter orada mısınız?
- Dr. Carter, are you there?
Bay Nelson orada mısınız?
Mr. nelson, you in there? !
Peder McGuire orada mısınız?
Is Father McGuire there?
Orada mısınız?
You there?
Bayım, orada mısınız?
Mister, are you there?
- Orada mısınız Bay Corso?
-'Are you there, Mr Corso?
Orada mısınız?
Are you in there?
Orada mısınız?
You guys there?
- Vince, Cesar, orada mısınız?
Vince, Cesar! You there?
Bizim insan genetik yapımızın her kromozomundaki her genin haritası söylediğim şeylerin kanıtı. - Orada mısınız?
Are you there?
Dr. Carter, orada mısınız?
Dr. Carter, you in there?
orada mısınız?
Are you there?
Çok basit olarak, bir kaç saniye içinde bütün Voyager mürettebatı istasyona ışınlanacak ve orada, bazı incelemeler için tıbbi işkencelere maruz kalacaksınız.
I'm simply pointing out that in several seconds, the entire crew of Voyager will be transported to the Array, where you will be tortured and probed for medical information.
Orada alavere dalavere yok. Ne yaptıysan tıpa tıp aynısını bulursun yukarıda. Orada tepeden tırnağa, bütün suçlarımızı ortaya dökmek zorundayız.
There is no shuffling there the action lies in his true nature and we ourselves compelled even to the teeth and forehead of our faults to give in evidence.
Şölenindeydim düşmanımın Biri ansız yaralayıverdi beni orada, Kendi de yaralandı.
where on a sudden one hath wounded me that's by me wounded.
Billy Ray Cobb ve James Lewis Willard'ın öldürülmesi sırasında orada mıydınız?
Were you present at the murders of Billy Ray Cobb and James Lewis Willard?
Evet cuma akşam ki komite toplantısında konuşmam var ama ben o gün orada olamayacağım... Yerinize oraya gidecek bir salak bulamadığınız sürece kaçmaya çalışmak için biraz geç kaldınız.
It's too late to try and get out of it now, unless you can talk some idiot into replac- - oh.
Ben de altıncı ayımızın dolduğu günü orada geçirmesin istiyorum zaten. Vegas'taki müstehcen bir şovda.
Oh yes, that's just where I want Joe spending our anniversary, some smutty show in Vegas!
Orada sınırsız yaşayabilirim.
I'm leaving it open-ended.
Valen'dan ve Konsey'den önce üç sınıfımızın arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için savaş esnasında seçilen liderler orada toplanırdı.
That's where disputes between castes... were settled in the years before Valen and the Council... where new leaders were selected during times of war.
Şapşallar ekibi, orada mısınız?
Come in, Ziploc team.
Çünkü bu şeylerin orada kıçınızı nasıl yerde tutacağını anlatmaya çalışıyorum.
'Cause I'm trying to describe to you how these DATs keep your ass on the ground.
Orada konuşuruz yazın yürüyüşe çıkarız kışın, yağmurda da güneşte de seni gelir alırım, uçarız.
We can talk to each other there and go for walks together in the summer and in the winter, and in the rain and in the sun and I can come and pick you up and we can go flying.
Dedi ki " Eğer sizin kadar genç olsaydım ben de orada oturup sizin söylediklerinizin aynısını söyler, sizin eleştirdiğiniz noktaları eleştirir, bu hükmedilen infazların anlamsız olduğu fikrinizin aynısını savunurdum.
He said,'If I were as young as you are I would be sitting there saying the same things you're saying, arguing the same points you're arguing, making the same argument that these planned executions are invalid but when you are as old as I am,
Sıralarımızın altına giriyorduk ve dışarı çıkmamız söylenene dek orada kalıyorduk ya da bazı durumlarda kimi sınıflarımızda her sınıfın yanında vestiyer bölümlerimiz vardı oradan geçer montumuzu alır ve çıkıp koridora geçer kelimenin tam anlamıyla yüzümüz duvara dönük vaziyette çömelirdik.
We would get under our desks and stay there until we were told to come out or, in some cases, in some of the classrooms we had coat-rooms off to the side of each classroom and we'd walk through and we'd get our coat and we'd go out into the hallways and we would literally duck down facing against the wall.
- Tamam, öyleyse 7. kısım, 4. cümleyi atlamış olmalısınız, ki orada Babylon 5'in ve şahsımın askeri müdahalelerden doğan zararlardan mesul olmadığımız açık şekilde yazıyor.
- Well, then you missed section seven, clause four, which states quite clearly that Babylon 5 and myself are not liable for damages resulting from military action.
Evet yeni kaptanımızın dosyası orada mı?
So you got the captain's file there?
Uzayımızın sınırı orada.
It marks the nearest border of our space.
- Orada mısınız?
-'Are you there?
- Bu gece orada olacak mısınız?
- Will you be there tonight?
afedersiniz, bay Higgins, bize orada tam olarak ne olduğunu anlatır mısınız?
Excuse me, Mr. Higgins, can you tell me exactly what happened?
Orada mısınız?
Hello?
Efendim siz orada olmayacak mısınız?
Ma'am, won't you be down there?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]