Oradadır tradutor Inglês
820 parallel translation
Göğüse benzer çıkıntısı, balığın ön tarafına denk gelir ve bütün organları oradadır.
The protuberance, like the chest of a horse, corresponds to the front of a fish and likewise contains all the organs.
Bildiğim kadarıyla çocukları da belki oradadır, ona seslenip duruyorlardır.
As far as I know, maybe his children are there too, calling him, calling him.
Devam et, arkadaşların, polisler eminim hepsi hala oradadır.
Go ahead, your friends, the police, are undoubtedly still out there.
Belki de, 42. cadde üzerindeki Mirandi'nın ya da Nat'in barının oradadır.
Maybe he's at Mirandi's or Nat's Bar, that place on 42nd Street.
Eğer dağlarda altın varsa, ne zamandır oradadır?
If there was gold in them mountains, how long would it have been there?
Hayallerindeki kız oradadır.
The girl of his dreams.
Dr. Chumley inşallah oradadır, yoksa vay haline!
And Dr. Chumley better be there, pal, or else!
Büyük ihtimalle doktor da oradadır.
Chances are the doctor too.
Uzakta, köprünün oradadır.
It's far off, at the bridge.
- Belki oradadır.
- Maybe he's there.
Evet, kesin oradadır.
I'm certain of it.
Ve tabii ki... Norman Maine nereye giderse, küçük, tatlı Lola da oradadır.
And, of course wherever Norman Maine goes, lovely little Lola is sure to be there.
Belki kız oradadır.
And maybe the girl could be there.
Başka yerde olamaz oradadır kesin.
He can't be anyplace but there.
Annen Cole'la birlikte oradadır.
Your mother will be there with Cole.
- Bence hala oradadır.
- I have a feeling he may still be there.
- Elbette oradadır.
- I'm sure he is.
Eğer ben dediysem, onlar oradadır.
If I said so, they're there.
Hep oradadır.
It's just there.
Hep oradadır.
He's always there.
Bütün sorunlarınız oradadır. "
All your troubles are in there. "
Zengin görünmek günah değil, sadece Tanrı'ya güvenmek lazım hazırım diyorsanız, o oradadır.
No sin in lookin'prosperous. Just a way of showing'your trust in the lord. Telling him you're ready whenever he is.
Belki oradadır.
She may still be there.
En iyisi oradadır.
That's the best.
bazen sadece bir kişidir, seyirci yada kalabalığın içinde bir yüz, ama daima oradadır.
Sometimes he was only a spectator, a face in the crowd, but always he was there.
O hep oradadır.
it's always there.
Hepsi oradaysa... amcam da oradadır.
If they're in that house, my uncle must be there too.
- En mükemmel gazino oradadır.
Its casino is one of the finest.
Para neredeyse oradadır.
Gotta be where the money is.
Evet, oradadır.
Yeah, that's where he is.
İnsanın zenginliği neredeyse kalbi de oradadır.
Where a man's wealth is, there is his heart also.
- Geçiş oradadır.
- The pass is there.
Juan muhtemelen hâlâ oradadır.
Juan is probably still there.
Kızlar neredeyse o oradadır.
He is where the girls are.
- Annem neredeyse oradadır.
- Wherever Mama is.
Girersin, kadınlar oradadır... birini seçersin.
The women are there. You pick one.
- Belki Jean-Claude da oradadır.
Maybe Claude's there.
Muhtemelen oradadır.
She probably did.
Uçurumda sahil evi olan bir doktor var. Pazarları genelde oradadır.
There's a doctor who has a beach house on the cliff, he's usually there on Sundays.
Onu göremediysen, oradadır.
If you didn't see him, he's there.
Belki pompanın anahtarı da oradadır.
There may be a key to the gas pump on it.
Willard'a varır varmaz onları ararız, belki de oradadırlar.
As soon as we get to Willard, we'll call them. They might even be there.
Yıldızlar da oradadır, Bones.
And the stars are still there, Bones.
Nerede bir güçlük varsa Hank ve Roy Spim oradadır insanlarla zararsız küçük böcekler arasındaki mücadeleyi sürdürmeye hazır.
Wherever there is a challenge, Hank and Roy Spim will be there ready to carry on the primordial struggle between man and inoffensive, tiny insects.
Belki hâlâ oradadır. Bulabilirim.
Maybe I can still get it.
Belki Dr. Watermann oradadır.
It might be where Dr. Watermann is.
Sizde patron oradadır.
Eh, but the boss is there
Benimki de oradadır.
My one's there, too.
Bilmem, senin kızlarını hep beğenmişimdir... ama Nicole, o... hep oradadır, ne olay çıkarır, ne bir söz söyler... ama öteki...
I don't know, I've always liked your girls... but Nicole, she was... always there, no scenes, never said a word... but the other one...
- Oradadır!
- Over!
Hâlâ oradadır.
He's still there.
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada duruyor 22
orada olurum 25
orada kal 348
orada mı 137
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada duruyor 22
orada olurum 25
orada kal 348
orada mı 137