Rahatladın mı tradutor Inglês
304 parallel translation
Rahatladın mı bari?
You're reassured
- Rahatladın mı?
- Are you? Say it.
Şimdi rahatladın mı?
Do you feel better?
Şimdi rahatladın mı?
Now that I've got you here...
Rahatladın mı?
Would you like to be relieved?
Evet, aşkım, rahatladın mı?
Well, lover, are you satisfied?
Rahatladın mı?
You're relieved?
Rahatladın mı?
Are you relaxed?
- Rahatladın mı?
- Relieved?
Rahatladın mı şimdi?
Feel better now?
Şimdi rahatladın mı?
You feel comfortable now?
Rahatladın mı?
Does that reassure you?
- İntikam alarak rahatladın mı?
Did it feel good to get even?
- Sen rahatladın mı ben rahatladım.
- But I feel good.
Rahatladın mı?
What about me?
- Rahatladın mı bari?
Feel easier, now?
Rahatladın mı?
And you're relieved?
Şimdi rahatladın mı geri zekalı?
Satisfied, scumbag?
- Rahatladın mı? O yaralanabilirdi ya da daha kötüsü.
She could have been hurt, or worse.
Rahatladın mı?
That should reassure you.
- Rahatladın mı?
feel better? i guess so.
- Rahatladın mı?
- Satisfied?
- Rahatladın mı?
- You're relieved?
Tamam mı? Rahatladın mı? Kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermek senin işin değil!
The decision of who should and shouldn't live isn't yours to make!
- Rahatladın mı?
- Scratch. - Is that better?
- Rahatladın mı?
- Feel better?
Sağlıklı bir şekilde uyandığın için rahatladım ama suçu tek başıma üstlenmenin haksızlık olduğunu düşünüyordum.
I thought it was great that you were able to wake back up safely... but I did feel that it was a little unfair that I got shafted on this.
Vicdanın rahatladı mı şimdi?
Do you feel better now that it's off your conscience?
Şimdi rahatladınız mı?
Now you're happy -
Gerçeği söylemek gerekirse, yandıklarını görünce... rahatladım.
To tell you the truth, when I saw them burning... I was relieved.
Amiral Tatlım, rahatladınız mı, teşekkür ederim.
Admiral Honey, they already at ease, thank you.
Artık rahatladığımıza göre, yapılacak ilk iş... kimin kim olduğunu ve burada ne aradığını öğrenmek.
Now that we're comfortable, the first order of business... is to find out exactly who everybody is and what they're doing here.
Nora Chandler ile bağlantılı hiçbir rezalet olmadığını öğrenmekle nasıl rahatladığımı asla bilemezsin.
You'll never know how relieved I am to find out that there is no scandal connected with Nora Chandler.
Ve birden fazla kişinin, o kişilerin sigortacını aramalarının seni rahatlattığını söylediğinde, rahatladığında, hafıza kaybının belki açılmağa başladığını ve neler olduğunu anımsamağa başladığını sandım.
And when you said that you were relieved that those people, more than one, when you were relieved that those people called your insurance man, I thought maybe the blackout was starting to clear up, and you were beginning to remember what happened.
Rahatladınız mı şimdi?
Got it outta your system?
Rahatladığını gördüğüm için gerçekten memnun oldum. Her zaman rahattım.
I'm really glad to see you relaxed.
Başka bir katil bulmalarını söylersiniz artık. Söylemem lazım, içim rahatladı.
I guess you'll tell them to find another killer. I'm relieved, actually.
Rahatladım. İnsansın demek.
So you are human after all.
Rahatladın mı?
You relieved?
Rahatladın mı?
You feel better now?
Adamın ofisine girdiğim anda rahatladım.
The minute I walked in this guy's office, I felt relaxed.
Lewis adında Amerikalı bir milyonerin, Darlington Malikanesini kurtardığını okuyunca rahatladım. Yani evinizden atılmayacaktınız.
I was very relieved to read how an American millionaire named Lewis saved Darlington Hall so you wouldn't be turned out of your home after all.
Giysilerini çıkarttığında, bir sikin olmadığını görünce bayağı bir rahatladım hatta.
I was so relieved when you took off your dress and didn't have a dick.
Parçaladığı uçağın benim 19'um olmadığı için rahatladım.
Well, I'm just glad it wasn't my 19 he crashed.
Şimdi rahatladınız mı, ha?
Make you feel good? Huh?
Demek senden daha fazla pisliğe battım diye rahatladın.
So you're just relieved that I'm in even more deep shit than you are?
Yangının bizim evde olmadığını görünce rahatladım.
I was so relieved to see it wasn't at our house.
O gün daha sonra, en azından bir tane münasip bekarın podyumlardan eteğini çektiğini öğrendiğimde rahatladım.
Later that day I was relieved to discover... that at least one eligible bachelor got his kicks off the runway.
Oh, çok rahatladım, ama yine de onların benim hapishanemde açlıktan öldüğünü gördüğüme yemin edebilirim!
I feel a lot better. Although I could've swore they starved to death in prison.
Doğrusu Hogarth'ın bahsettiği şeyin bu olmasından dolayı çok rahatladım.
I gotta admit, I'm relieved that this is what Hogarth was talking about.
Ertesi gün Scobee'yi ölü bulduklarında bir miktar rahatladınız mı?
And then the next day, when they found Scobee dead... did you feel some relief?