Sana bir özür borçluyum tradutor Inglês
507 parallel translation
Jim sana bir özür borçluyum.
Jim, I owe you an apology.
Abby Hala, sana bir özür borçluyum.
Aunt Abby, darling, I owe you an apology.
Bu yüzden sana bir özür borçluyum.
For that I owe you an apology.
Galiba sana bir özür borçluyum.
I believe I owe you an apology.
Sanırım sana bir özür borçluyum ha?
Guess I owe you an apology, huh?
Buraya geldim, çünkü sana bir özür borçluyum.
Starbuck... Yeah? I became because I think I owe you an apology.
- Sana bir özür borçluyum.
– I owe you an apology. – No, you don't.
Dinle, sana bir özür borçluyum.
Listen, I owe you an apology.
Sana bir özür borçluyum.
I owe you an apology. od.
Aşırı tepki gösterdim, sana bir özür borçluyum.
I overreacted. I owe you an apology.
Sana bir özür borçluyum.
i owe you an apology.
Jake, sana bir özür borçluyum.
Jake, i owe you an apology.
Sana bir özür borçluyum.
I owe you an apology.
- Ve? - Sana bir özür borçluyum.
- I owe you an apology.
Chuck, sana bir özür borçluyum.
Chuck, I owe you an apology.
- Galiba sana bir özür borçluyum.
I think I owe you an apology.
Jefferson, anlaşılan sana bir özür borçluyum.
Well, Jefferson, looks like I owe you an apology.
Aslında ben sana bir özür borçluyum.
Well, actually I do owe you an apology.
Sana bir özür borçluyum, Willie.
I owe you an apology, Willy.
Lois, sana bir özür borçluyum.
Lois, I owe you an apology.
- Ben sana bir özür borçluyum.
- I owe you an apology.
Galiba sana bir özür borçluyum, Brayker.
I guess I owe you an apology, Brayker.
Sana bir özür borçluyum.
I feel I owe you an apology.
Sana bir özür borçluyum Jack.
Guess I owe you an apology, Jack.
- Sana bir özür borçluyum Cori.
- I owe you an apology, Cori.
General Decker... sanırım sana bir özür borçluyum.
General Decker it seems I owe you an apology.
Maalesef sana bir özür borçluyum, Ben.
I'm afraid I owe you an apology, Ben.
Ben... sana bir özür borçluyum.
I owe you an apology.
- Ve ben sana bir özür borçluyum.
And I owe you an apology.
Üzgünüm! Sana bir özür borçluyum.
Sorry I didn't give you your pardon.
Sanırım sana bir özür borçluyum.
I guess I oweyou an apology.
Bak, geçen gece için sana bir özür borçluyum.
I owe you an apology for the other night.
- Doug, sana bir özür borçluyum.
- I owe you an apology.
- Flik, sana bir özür borçluyum.
- Flik, I owe you an apology.
Sana bir özür borçluyum!
I owe you an appology!
- Flik, sana bir özür borçluyum.
- Flik, I owe you an apology. - For what?
- Joey, sana bir özür borçluyum.
- Joey, I owe you an apoligy.
Bu durum fazla ileriye gitmeden, sana çok büyük bir özür borçluyum.
Before this goes any further, I owe you an enormous apology.
Sanırım sana bir de özür borçluyum.
I suppose I owe you an apology too.
Sana çok özür borçluyum, sevgili Watson, fakat hepsi hayatiydi. Ölmüş olarak bilinmeliydim. Mutsuz sonumun gerçek olmadığını bilseydin böyle inandırıcı bir açıklama yazmayacaktın.
I owe you many apologies, my dear Watson, but it was all-important that it should be thought I was dead, and it is quite certain that you would not have written so convincing an account of my unhappy end
Biliyor musun... sana gerçekten bir özür borçluyum.
You know... I really owe you an apology. No.
Sana bir özür borçluyum.
- I owe you an apology. - Not necessary.
Yani sana bir özür mü borçluyum?
- I owe you an apology?
Ve eğer bunu neden yaptığını anlatırken doğruyu söylediysen sana bir özür de borçluyum.
If you were telling the truth about the reason you did this I guess I owe you an apology too.
Özür dilerim. Sana bir seyahat borçluyum.
I'm sorry... about your trip.
- Sana büyük bir özür borçluyum.
- I owe you a big apology.
Dinle, sanırım sana geçen geceyle ilgili bir özür borçluyum.
Listen, I feel like I owe you an apology about last night.
Ama, Sherman, sana, büyük bir özür borçluyum.
But, Sherman, I owe you a very big apology.
En azından belli ki sana aramızın ilk kez bozulduğu zaman için bir özür borçluyum Önemli değil.
Well, at the very least I obviously owe you an apology for the first time that things went awry between us.
Pekâlâ. Sanırım sana oldukça büyük bir özür borçluyum.
I'm really not that interested anyway.
Joey, sana bir özür borcluyum.
Joey, I owe you an apology.
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16
sana bir şey göstermek istiyorum 135
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16
sana bir şey göstermek istiyorum 135