Sana bir şey diyeyim tradutor Inglês
477 parallel translation
Sana bir şey diyeyim.
Let me tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi?
Let me tell you something.
- Sana bir şey diyeyim çocuk.
- Let me tell you something, kid.
- Sana bir şey diyeyim mi?
Shall I tell you something?
Sana bir şey diyeyim beyim, soru falan sormayacaksın!
Well, let me tell you something, mister, you ain't gonna ask no questions.
Ama sana bir şey diyeyim.
But I'll tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi?
And I'll tell you something.
Sana bir şey diyeyim.
Let me tell you.
- Sana bir şey diyeyim Brad.
- Let me tell you something, Brad.
O zaman sana bir şey diyeyim.
Well, let me tell you something.
Sana bir şey diyeyim mi?
I got something to tell you.
Tamam, eğlenmen bittiyse... sana bir şey diyeyim...
All right. Did you have your laugh? Well, now I'm gonna tell you somethin'.
Ama sana bir şey diyeyim Joanie.
But I'll tell you something, Joanie.
Sana bir şey diyeyim mi?
You know something?
Haydi! Sana bir şey diyeyim.
But hey, you know what?
Sana bir şey diyeyim mi!
I'll tell you something about this.
Sana bir şey diyeyim tatlım... Bu insanları yemeğe davet etmek pek akıllıca değildi.
Let me tell you, honey, it wasn't very smart to ask these people to stay for food.
- Dur bir dakika. Yumruk sallamadan önce sana bir şey diyeyim.
Before you start swingin', let me tell you something.
Sana bir şey diyeyim Bishop : 40 yıldan fazladır kanun dışıyım ve bir çiğnemelik tütünü yumuşatacak kadar bile kodeste kalmadım.
Let me tell you something, Bishop I've been on the wrong side of the law for over 40 years and I ain't been in jail long enough to soften up a chaw of tobacco.
Bırak da sana bir şey diyeyim, evlat.
Let me tell you something, son, you ever been in Vietnam?
Sana bir şey diyeyim mi?
Hey, look. Ya know somethir?
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi...
Yeah. Oh, listen, Paul. I gotta tell you...
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi,
Yeah. Oh, listen, Paul, I gotta tell you...
Sana bir şey diyeyim.
I'm going to tell you something.
Sana bir şey diyeyim melez.
Let me tell you something, half-breed.
Sana bir şey diyeyim, asla emekli olmayacağım.
I'll tell you something, I'll never retire.
Sana bir şey diyeyim, eğer sizler de öyle ateş edebilseydiniz... bütün emniyet homoseksüel olsa aldırmazdım.
I'll tell you something, if the rest of you could shoot like them I wouldn't care if the whole damn department was queer.
Ama sana bir şey diyeyim.
But I'll tell you one thing.
Ben zaten ölmüşüm, ama sana bir şey diyeyim.
I'm already dead, but I'll tell you one thing.
- Evet Ron ama sana bir şey diyeyim gördüğün gibi bu yolculukta hiçbir kameraman yok.
Yes, that's right, Ron, but let me tell you something. You see, the video crew isn't here on this trip.
Sana bir şey diyeyim bayım...
I'll tell you something, mister.
Sana bir şey diyeyim mi? O kişi ben olmayacağım!
I can tell you one damn thing, it isn't gonna be me.
Ama sana bir şey diyeyim, dostum.
Come on, let me tell you something, buddy.
Sana bir şey diyeyim mi.
Let me tell you something.
Sana bir şey diyeyim.
Well, let me tell you something :
Sana bir şey diyeyim, direniş devam ediyor dostum.
I'll tell you something : The Resistance goes on, my friend.
Sana bir şey diyeyim mi, bu karınla ilgili en kötü anınsa çok mutlu bir adam olmalısın.
If that's the worst story you can tell about your wife, you must be a very happy man.
Peki, sana bir şey diyeyim... bugün, Corvette cant kapakları ve yarın...
Well, let me tell you... today, Corvette hubcaps and tomorrow...
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
I'll tell you, son. My main satisfaction is working with young people like yourself at our new Youtheran Center.
Sana bir şey diyeyim mi?
You know, something?
Sana bir şey diyeyim, bayım.
Let me tell you something, mister.
- Charlie, sana bir şey diyeyim mi?
Charlie, do you know something?
- Sana bir şey diyeyim mi?
- No. - Tell you something.
Ve sana bir şey diyeyim.
And I want to tell you something.
Bir şey diyeyim mi, böyle bir gün sanki biri sana hediye vermiş gibi hissediyorsun.
You know something, a day like this is just like somebody gave you a present.
Sana bir şey daha diyeyim.
And I can tell you something else.
Ama sana bir şey diyeyim :
But I'll tell you something.
Sana bir şey daha diyeyim.
I wanna tell you one more thing.
Sana bir şey diyeyim, oğlum.
For all your friend's vices you can only praise him! I must say one thing, son.
Sana yine de bir şey diyeyim bunu kimin yaptığı öğrenildiğinde birçok insan teselli bulacak.
I tell you one thing,... lots of people will be relieved to know who did it.
Dur sana başka bir şey daha diyeyim asla bu radyo istasyonunda başka bir kaydını oynatmayacağım!
You know, I'm gonna tell you something else, I ain't never playing another record of yours on this radio station!
sana bir şey diyeyim mi 31
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16