Saç tradutor Inglês
29,677 parallel translation
Saçını boyatmıştı.
He had bleached hair.
Mohawk saçı olabilir ya da yükselen şahin falan.
Maybe like a... a Mohawk or a... a faux-hawk or something?
Saçının hiç kıpırdamaması da çok şeker.
And it's so cute how your hair never moves.
Kız çıkıntıları ve saçı gördüm.
I saw girl bumps and hair.
Uzun, grimsi saç.
Long, graying hair.
Sen sızdığında saçını taradım ben.
I brushed your hair when you were passed out.
Ölü bulunmuş ve Hayalet Nehir Üçgeni'ne saçılmış.
Found dead, scattered around the Ghost River Triangle.
- Aptal seksi saç pornosu!
- Stupid sexy hair porn!
Ama oğlan senin sorumluluğunda, yaralanır, bir yeri kesilir saçının kılına zarar gelirse, benden o kadar da çok hoşlanmayacaksın.
But he is your responsibility, so if he gets hurt, cut, so much as a hair out of place, you will not like me very much.
Saç mı?
Hair?
Saçına hala o yemeklik yağdan mı sürüyorsun?
Gallo. Are you still usin that Crisco in your hair?
Demek istediğim, saçımı başımı yolacağım.
My point is I'm gonna tear my hair out.
O saçı bir daha görmenize gerek yok.
That hair never needs to be seen again.
Ben de saç şekillendiricimi bulamıyorum!
( yelling ) I can't find my conditioner!
Saçını örmeyi bıraktı.
He cut off his mullet.
Onun gücü saç örgüsündeydi.
His power was in his mullet.
- Anne, saç kurutma makinesi nerede?
Mom, where's the hair dryer?
Saçına bayıldım zeki çocuk.
Oh, brainiac, I love the do.
Aynada saçıma bakacağım. Bivileri Leonavd'ın annesini düşüvmek üzeve.
Some of us need to check our hair because we might have a shot with Leonard's mother.
Eğer saçıma bulaşırsa biter bu iş.
If my hair gets involved, we are done.
Sonra da yaptığın kötü tercihlerden konuşuruz. Saçın konusunda olduğu gibi. Ve neden hâlâ eziklerle takıldığın konusunda.
Then we'll talk about some of your other poor life choices... like your hair... and why you're still hanging out with losers.
Rhonda'nın saçını mı? Vay be!
Rhonda's hair?
Benim ülkemde iki şeyden hiç bahsetmeyiz kadınların hamileliği ve Kim Jong-un'un saçı.
In my country, we never comment on two things : women's pregnancies or Kim Jong-un's haircut.
Belden aşağısı aslan yelesi saç modeli gibi ön taraf klas arka taraf parti çocuğu.
Below the waist, she's like a mullet... business in the front, party in the back.
Saçıl.
- There's no way you don't.
Yoksa aklın başına gelsin sizin restoranın önünde saçını yolayım mı?
Should I grab your hair in front of your restaurant to knock sense into you?
Yoksa aklın başına gelsin diye sizin restoranın önünde saçını yolayım mı?
Should I grab your hair in front of your restaurant to knock sense into you?
Piramitlerin içinde firavunu saçını kestirirken gösteren.. ... hiyeroglifler bulunmuş.
They found hieroglyphics in the pyramids showing pharaohs getting their hair cut.
Saçının bakımını yapan ayağına kadar geliyorsa neden dışarı çıkasın ki?
Uh-huh. Why go out when your hair maintenance man can come to you?
Sörf yapmak, saç kesmek...
But, uh, I'm not complaining. Catching waves, cutting hair.
Ama saçım kırmızı çizgimdir.
You know, but I draw the line at cutting my hair.
Davayı kazanırsan, saçımı kesebilirsin.
You win this case, I'll let you cut my hair.
Bir bukle saçı ölümünden önceki gün bana verildi.
A lock of her hair, sir, given to me the day before she died.
Buklenin içindeki farklı saçı görüyor musunuz?
You see the different hair threaded through?
- Bir bebeğin saçı.
A baby's hair.
Saçını mı değiştirdin?
- Is your hair different?
Yine aynı kuşların fısıltılarına göre ünlü aktörler Woodbury'de resmen para saçıyormuş.
My little birds are telling me that the A-listers are throwing money around Woodbury like there's no tomorrow.
Bak, herkesin saçı duruyor.
Look around, everyone's got their hair.
Şemsiyeler, mobilya yayları, at arabası kamçıları, oyuncaklar, yaka balenleri, ilk daktilo yayları, perde çekecekleri, köpek tasmaları, sırt kaşıma aletleri, bisiklet telleri, saç tokaları, kürdanlar, bayrak direkleri...
Umbrellas, furniture springs, buggy whips, toys, collar stays, springs in early typewriters, curtain pulls, dog collars, back scratchers, bicycle spokes, hairpins, toothpicks, flag poles...
Karımla metresimin yüzü ve saç kesimi aynı. "
My wife and mistress have the same face and haircut. "
Ne bileyim, saçımızı maviye boyarız, marketten domuz pirzola alırız.
I don't know, like, uh... dyeing our hair blue or... buying pork chops.
Doğum lekesi, Protein içeceği, Eklenmiş saç.
Birthmark, Protein Shake, Hair Extensions.
Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz.
"Do not take an oath by your head, for you cannot make one hair white or black."
Evdeki herkesin saçı yıkandı.
Okay, I...
- Saçıma da bulaştı.
It's in my hair, too.
Kısacık kollarım yüzünden valenin koltuğu arkaya kaydırma ihtimali nedir?
What are the odds the valet slid the seat back because of my weirdly short arms?
Sitenin içinde dolan derecesinde mi?
Like a drive around the cul-de-sac?
Bekle. Kısacık bir şey denemeni istiyorum.
Hey, wait... just... try something for a minute.
Saçıl.
Hey, I'm seeing Ahn Chi Myung today.
Yaşlı bir zenginin genç karısı, yani sen canım, kabarık saçı ve koca göğüsleriyle gelir.
The trophy wife... That's you, honey...
karlı nehir kıyısında d aşkım d ve ben neşeyle evlendiler d biz kısacık an için keçe olarak
♫ On the banks of the snowy river ♫ my love and I were merrily wed ♫ as we felt for a fleeting moment
saçmalık 1235
sacramento 33
saçmalama 1352
sachiko 16
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçın 38
saçmalıyorum 21
saçma sapan konuşma 57
sacramento 33
saçmalama 1352
sachiko 16
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçın 38
saçmalıyorum 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalıyor 21
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40
saçmalamayı kes 111
saçma mı 20
saçları 20
saçlar 22
saçmalamayın 114
saçmalık bu 191
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40
saçmalamayı kes 111
saçma mı 20
saçları 20
saçlar 22
saçmalamayın 114
saçmalık bu 191