Toplam tradutor Inglês
4,642 parallel translation
"Eğer toplam olarak TGS bölümleri 150'den daha az üretilirse..... Bay Jordan 30 milyon dolar ceza ödeyecek"
"If fewer than 150 episodes of TGS are produced in total, Mr. Jordan shall be paid a penalty of $ 30 million."
Bizi bir araya toplamıştı.
He had us in a meeting.
Şu omurgasız canlıların hepsini toplayıp tartsanız... tüm büyük hayvanların toplamından çok daha ağır çeker. Tamamen restore edilmiş bir parkta bile.
If you could gather them all up, all these little invertebrate creatures, and weigh them, they would weigh... far more than all of the big animals put together, even in a fully restored park.
Ev sahipleri Pazar günleri kilisedeyken, cemaat arasında toplam sekiz soygun meydana gelmiş.
There have been eight burglaries total among the congregation, all on Sundays while the homeowners were in church.
30 masaları var, masa başına saatlik ciro bu. Burada toplam katılacak 220 kişi var.
They have 30 tables, turnover an hour per table, here they have total attendance at 220.
Toplam gol sayısı 10 oldu mu?
My over / under is ten.
Toplam giderlerinizin yüzde 50'si personel harcaması.
50 % of your total costs are on staff.
Bunu her dediğinde kenara 10 kuruş koysaydım toplam 10 kuruşum olurdu.
If I had a dime for every time I heard you say that I'd have exactly one dime.
Kuzen Patrick savaş meclisini yeniden toplamış olduk.
We've reconvened the Cousin Patrick war council.
Toplam yalnızdı.
Total loner.
Gözaltında toplam 7 kişi var.
Well, we got 7 total in custody.
Parçalarımızın toplamından daha muazzam.
Greater than the sum of our parts.
Parçalarımızın toplamından daha muazzamdık.
We were greater than the sum of our parts.
Hizaya geçiyor, dikkatini toplamış.
He lines up, he appears focused.
Oyun evi, davetiyeler, şeker çantaları ve eğlence paketi toplam kaç para dedin?
The package for the moon bounce, the invitations, the goody bags, and the entertainment is how much, exactly?
Ama beş haftada toplam 25 defa radyasyon tedavisi görmen gerek, hafta içi her gün yani.
But you will be irradiated. 25 times in 5 weeks. Week days, then.
Beş haftada toplam 25 defa radyasyon tedavisi görmen gerek,.. ... hafta içi her gün yani.
You'll need radiation therapy every day for five weeks.
Bu, Kızılhaç'ın toplam bütçesinden çok daha fazla.
THAT'S MORE THAN THE ENTIRE BUDGET FOR THE RED CROSS.
Görünüşe göre önemli şahsiyetlerle dolu eski dostlarını evlerinden toplamış.
Apparently, old folks homes are full of people that used to be things.
Bobby her Cuma akşamı, yazar kasa üzerindeki toplam tutarı sorar.
Bobby has me ring up a total on the cash register on Friday nights.
Geçen yıl her ay Landersmine İnşaat hesabından yazılmış toplam 60,000 pound değerinde çek bozduruldu. İmar iskânda çalışan şehir plânlamacısı Mark Carlisle tarafından.
Cheques to the sum of  £ 6,000 drawn against the account of Landersmine Construction have been cashed over the past 12 months by Mark Carlisle senior planning officer in the Housing Department.
Kraliyetin ziyareti Broom'ları on yıldır ilk kez aynı çatı altına toplamıştı.
The royal visit was the only time the Brooms have been under the same roof in ten years.
Öldüğünde, polis olarak hesap defterinin iki tarafının toplamısındır.
You know, at the end of the day, as a cop, you're the sum of two sides of the ledger.
Bütün Amerika'da toplam 4,500 reklam panosu ve yeni albümüm için de reklam olur.
4,500 billboards nationwide, and they're gonna cross-promote the new album.
Bak pek fazla ilgi toplamıyor.
Look... He's just not getting any traction out there.
Yıkıcı enerjilerinin toplamı her birinin daha önce sahip olduğu enerjiden çok daha büyüktür. Böylece meteorolojistlerin de dediği gibi ölümcül bir fırtına için mükemmel durumu yaratırlar.
The sum total of the destructive energy is far greater than what any of them would have been had they remained on their own, creating what meteorologists sometimes call perfect conditions for a deadly storm.
Fakat evrendeki toplam enerji miktarı sabit kalırken her bir dönüşümde bir şeyler değişti.
But while the total amount of energy in the universe stays constant, with every single transformation something does change.
Maw Maw, neden arka bahçeye gidip akşam yemeği için haşere toplamıyorsun?
Maw Maw, why don't you go in the backyard and see if you can get us a varmint for dinner.
Evet ama bu müşterilerin toplam mal varlıkları sadece 2.4 milyon dolar.
Yeah, but... the total assets for all these clients is only $ 2.4 million.
Hayır, yani bir kaç gün önce hayatındaki toplam
No. I mean, the total number of Uncle Adrians in your life is kind of the same as it was a couple of days ago.
Bak, 6 farklı süspansiyon ve çekiş modu var, ki bana bu araçta toplam... 72 farklı sürüş modu kazandırıyor.
Look, I've got 6 different suspension and traction modes, which gives me a total of 72 different driving modes that I can have in this vehicle.
Bence enerji tüketimi ve toplam tüketimde gözle görülür bir gelişme var...
- A vast improvement. Energy consumption, efficiency- -
Bir gün Heather ve ben eve geldik. Boşanma belgelerini kahve masasında bulduk. Bütün eşyalarını toplamış gitmişti.
One day Heather and I came home to find divorce papers on the coffee table and his stuff packed and gone.
Ailesinin toplam serveti 8 milyon dolar.
Family net worth, $ 8 million.
Boğazının arkasındaki epiloğun iltihaplı ve akciğerin de kan toplamış.
Your epiglottis is inflamed... the back of your throat... and your lungs are congested.
Polisler Simms'in arabasından kimliği belirlenemeyen bir örnek toplamış.
Cops collected one sample from Simms'car that was never identified.
Seyircinin tüm alkışını sen toplamıştın.
You got that audience clapping.
Ben Bud Russell. Hepinizin toplamından daha kuvvetliyim.
I'm Bud Russell, and I'm tougher than all you guys put together.
Her şeyini toplamış. Sanki bir seyahate çıkacakmış gibi.
It's packed up like he's taking a trip.
Bir ay boyunca toplam iki cümle falan konuştuk.
We've said like two sentences to each other in a month.
Toplam dokuz gün oldu.
Nine days total.
- Toplam ne kadar?
How much?
Sadece inanmak istediğin şeyi destekleyen bilgileri toplamışsın.
It's an assortment of facts arranged to support what you want to believe.
Gündün vardiyasında onu incelenirken toplamışlar.
Day shift collected them when they were processing her.
Buradaki yağış miktarı, Arabistan'ın geri kalanının toplamından daha fazla.
There is more rainfall here than the rest of Arabia combined.
Büyük bir iş için gücünü toplamıyorsa tabii...
Unless he's fueling up for something big.
Cody, çalınan şeylerin toplamı ne kadardır?
Hey, Cody, how much was stolen?
İçine Tanrı korkusu yerleştirmek için kulüpten adam toplamış.
He got some guys from the club to put the fear of God in him.
Benim birikimlerimin toplamı 300.000 civarında 125.000 rupee Zafar'in babasının bakımı için...
My savings and other investments add up to about 300000. 125,000 is for Zafar's dad's treatment...
Sokak fahişeleri, Danimarka'daki toplam fahişe sayısının yalnızca yüzde 20'si.
They make up 20 % of the total number of prostitutes in Denmark
-... toplamıştır. *
- Flock together.
toplantı 23
topla 36
toplan 23
toplar 29
topla kendini 55
toplanın 157
toplantı bitmiştir 34
toplantı mı 18
topla 36
toplan 23
toplar 29
topla kendini 55
toplanın 157
toplantı bitmiştir 34
toplantı mı 18