Uzun süredir tradutor Inglês
6,788 parallel translation
Uzun süredir bunu gizliyorsun.
You've been covering it for a long time.
Benim kadar uzun süredir bu kasabada yaşamıyorsun.
See, you ain't been in this town as long as I have.
Uzun süredir böyle dolaşmamıştım, nihayet nefes aldığımı hissediyorum.
I haven't been out like this in so long, and I feel like I can finally breathe.
Bunu anlayacak kadar uzun süredir burada çalışıyor olsaydın diyebilirdik.
We could if you'd been here long enough to know that.
Çok uzun süredir Lily'nin arkadaşları arasında onu zorlayan olmamıştı.
For far too long, lily's friends just haven't challenged her.
Ne olduğunu anlamadığımız bir şeyi çok uzun süredir arıyoruz.
Well, we've both searched so long for a thing we barely understand.
Çok uzun süredir bu sarayda tıkılı kaldım.
I mean, hell, I've been cooped up in this palace for long enough.
Uzun süredir banyo yapmamış.
And years without a shower.
Sonrasında penisilin iğnesi yemek zorunda kalmadan insanlara bir şeyler vermeyi uzun süredir bekliyordum.
I was really looking forward to giving someone something that wouldn't require the follow-up penicillin shot.
Uzun süredir bir yerde böyle durmadım.
I haven't had roots like that in a long time.
Zartra, sana güvenilemeyeceğinden uzun süredir şüpheleniyordum ama İntikamcılar'la bir olmak, bu kadarını beklemiyordum!
Zartra, I've long suspected you couldn't be trusted, But to side with the avengers, You have sunk to a new low!
Uzun süredir kayıp olduğum için özür dilerim.
Sorry I was awol for so long.
Bir saaten uzun süredir burada oturuyorum.
I've been sitting here for over an hour.
Fakat o kadar uzun süredir sanal dünyada yaşıyorsun ki, hepsini unuttun.
Friend, but you have simply been in the virtual world so long, - you have forgotten.
Uzun süredir oraya gittiğiniz duyduk.
I hear you're long-standing members of his congregation.
Uzun süredir her şeyi batırdım.
I have messed up big-time.
- Tanıyorduk. Bilgisayar suçlularının hapishanede internet kullanma hakları ellerinden alınıyor. Bir yıldan uzun süredir internet kullanmadım.
People convicted of computer crimes don't get Internet privileges in jail, and I've been in for over a year now.
Uzun süredir izlediğim en güzel 1.5 saatlik eğlence programıydı.
Really, really the best hour and a half entertainment I've had in a long time.
Çok uzun süredir bir şey beni rahatsız ediyor ve havayı temizlemem gerekiyor.
Something's been bothering me for a really long time, and I need to clear the air.
Uzun süredir çıkıyormuşuz ya.
We've been going out for so long.
"Uzun süredir birlikteydiler ve onu sevdiğinin de farkındayım." "Birkaç kez affettim onu fakat..."
I knew they were together for a long time and loved each other very much, so I've been easy on him.
Uzun süredir Home Mart ta çalışıyor.
Works a straight 40 at the Home Mart.
Bu dünya bir hazine, Donald. Uzun süredir gitmemizi söylüyor ama.
This world's a treasure, Donald, but it's been telling us to leave for a while now.
Çok uzun süredir, anlaşılmaz dilin ve o ufak kırmızı papyonun ile dünyayı kandırıyorsun ve bak neler oldu.
For too long fooling the world with your fancy walking and your little red bow... ... and look what happened.
Bunu uzun süredir kimseden duymamıştım!
Haven't heard that one in quite some time!
Onu korkularıyla yüzleştirmek için uzun süredir uğraşıyordum.
I've been trying to get him to face his fear for a long time.
Uzun süredir düşünmediğim bir erkeğin rüyası.
A dream of a man that I have not thought of for a long time.
Kapısı gıcırdıyordu. Muhtemelen uzun süredir de gıcırdıyordu.
The door was squeaking.
Çok uzun süredir yoktun.
You were gone for a long time.
Bunu senden daha uzun süredir biliyordum.
I've just known it longer than you have.
Uzun süredir kazıklanıyormuşum.
I've been fuckin'up for a long time.
Hem de çok uzun süredir.
Real long time.
- Uzun süredir birlikte iş yapıyoruz.
We've been doing business together for a long time.
Çok uzun süredir kendimi bu kadar mutlu hissetmemiştim.
It's been so long, since I've been this happy.
Dougie, aileni uzun süredir tanıyorum.
Dougie, I've known your family a long time.
Hans uzun süredir evde değildi, geldiğinde elinde büyük bir valiz vardı.
Hans went away for a long time, and when he came back, he had this very big bag.
Çok uzun süredir bir şeye inanmıyordum.
I haven't believed in anything for way too long.
Söylemesi biraz garip biliyorum çünkü seni uzun süredir tanımıyorum.
You know, this is kind of weird to say, I know, because I really haven't know you very long.
Ve Jordan Mains'in ihaneti yetmezmiş gibi, Hope'un uzun süredir antrenörü olan Eli Frost, bugün ona karşı Escobar'ı çalıştırıyor.
And if the defection of Jordan Mains weren't enough, Hope's longtime trainer, Eli Frost, trains Escobar against him tonight.
Birbirimizi uzun süredir tanıyoruz Ray.
Now, Ray, you and I, we go back a long ways.
Hayır. Uzun süredir Kilise'ye gitmedim.
No, I haven't been to church for some time now.
Uzun süredir yer altındaydınız Bayan Coin.
You've been underground a long time, Madam Coin.
Ama uzun süredir seni izliyordum.
But I've been watching you.
- Uzun süredir.
- For many years.
Zaten uzun süredir içindeyiz.
We've already been in it forever.
Ve uzun süredir bize cömertçe davranan buradaki herkese.
And to everyone here who have been so generous to us along the way.
Uzun süredir gündüzleri dışarı çıkmıyordum.
I haven't been outside in the daytime for while.
Uzun süredir yoldaydım, bir içki için meyhaneye girdim.
Been riding hard, went in the saloon for a drink.
- Uzun süredir okula gitmiyorlarmış.
They haven't been going to school.
Hem de sanırım uzun bir süredir.
I imagine he had been for a long time - -
Uzun bir süredir istihbarat alanındayım.
I've been in the intelligence field a long time now.
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22