Yürüyeceğiz tradutor Inglês
568 parallel translation
- Seninle biraz yürüyeceğiz.
- You and I are gonna take a walk.
Muharebe meydanında yürüyeceğiz, zira Tanrı'nın çocuklarının silahları var.
We're gonna walk over the battlefield,'cause all God's chillun got guns.
Azıcık yürüyeceğiz.
We're going to walk a bit.
Biz de caddede yürüyeceğiz Evet, caddede yürüyeceğiz
So we'll walk up the avenue Yes, we'll walk up the avenue
Evet, oraya varana kadar Caddede yürüyeceğiz
Yes, we'll walk up the avenue Till we're there
Onayın olsa da olmasa da Paris'e yürüyeceğiz. Hayır, sevgili kuzenim.
We'll march on Paris with or without sanction.
Kuzeye doğru yürüyeceğiz bizden sonra onlarında kalktığından emin ol.
We'll swing north. Be sure they're after us before you take off.
Tamam Johnson, yürüyeceğiz.
Okay, Johnson... we'll walk.
Yolun kalanını yürüyeceğiz.
We'll walk the rest of the way.
Birlikte yürüyeceğiz.
We're going to walk.
Karşıya geçmeden önce aşağı yürüyeceğiz.
We'll go downstream before we cross.
Her üç saatte bir attan inip yürüyeceğiz.
Walk our horse every three hours.
O oturacak, biz yürüyeceğiz. Ve şu tanrının cezası yüzbaşı onun uzun zaman önce kaybolmuş çocuğu olacak.
He'll ride and we'll walk, and that ruddy captain'll turn out to be his long-lost son.
Nehirden uzağa. Yürüyeceğiz.
We'll go cross-country to the Baramura.
Pekâlâ, bugün piknik günü bu yüzden yürüyeceğiz.
All right - today's a picnic so we'll walk
Çok basit olacak... yarım saat yürüyeceğiz, bir saat dinleneceğiz.
It'll be quite simple... we'll march for half an hour, then rest for half an hour.
Ay sonuna dek, Pers üzerine yürüyeceğiz.
We march on Persia before the month is out.
Şimdi, bana katılanlarla birlikte Tatarlar'ın üzerlerine yürüyeceğiz.
And those who freely unite with me... shall profit richly for I march against the Tartars.
Yürüyeceğiz.
We're walking.
İlk gün, biraz yürüyeceğiz.
You'll see. The first day, we'll only walk a little.
Sanırım yürüyeceğiz.
I guess we'll have to walk.
Parlak, soğuk kuzey ışıklarının altında yürüyeceğiz.
We'll walk under those radiant, cold northern lights.
Seçtikten sonra oraya yürüyeceğiz.
And when we pick him, we march.
"İleri yürüyeceğiz." "İleri" çok önemli bir paroladır.
"We will go forward." "Forward" is the great password.
Elden ayaktan kesilene kadar yürüyeceğiz.
We'll just walk until we can't anymore.
Bir gün gelecek yine vatan topraklarında yürüyeceğiz.
Someday we shall again trod the soil of our fatherland.
Sonra da bütün gece yürüyeceğiz.
Then we'll march all night.
Yarın sabaha karşı, geçidi tutacağız ve yürüyeceğiz.
Tomorrow at dawn, we take the pass and march on.
Sabaha karşı yürüyeceğiz.
We march at sunrise.
Birlikte mi yürüyeceğiz?
Walk us two?
Sen ve ben, ben ve sen. Yürüyeceğiz ikimiz.
You and me, me and you, walk us two.
Muhtemelen, yolculuğun sonuna kadar Lord Folkestone gibi yürüyeceğiz.
We shall probably all walk like Lord Folkestone before this voyage is over.
Uzun bir yol yürüyeceğiz.
We have to walk a long way.
Yürüyeceğiz.
We're gonna walk.
Şimdi biraz yürüyeceğiz.
Now we go for a little walk.
- Yürüyeceğiz.
- We'll walk.
Onlar tam körleşince, düşmanın üstüne yürüyeceğiz.
Once fully obscured, we will turn suddenly back upon our adversary.
Sonrasını yürüyeceğiz.
After that, we walk.
Geri kalan yolu yürüyeceğiz.
We walk from here.
- Haydi Bay Rome. Yürüyeceğiz.
Come on, Mr. Rome.
- Yürüyeceğiz.
We walk. We walk.
Senin durumun psikolojik, biz de onun üzerinden yürüyeceğiz.
It is the psychological ones we are concerned with.
Yürüyeceğiz.
We'll walk a ways.
Cecioni yürümeye başladığı zaman yürüyeceğiz, Zappi.
We'll walk when Cecioni sets the pace, Zappi.
Bideford'a kadar yürüyeceğiz.
We make a little hike for... for Bideford.
Anne? Onlar gibi paytak mı yürüyeceğiz?
Do we have to waddle like they do?
Bu dünyada başımız dik yürüyeceğiz.
We will walk in this world with our heads held high.
Sahil boyunca, Lavandou'ya kadar yürüyeceğiz, ve bir postane bulup, karılarımıza telefon edeceğiz.
We're walking to Le Lavandou and there we call our wives.
- Limerick'e yürüyeceğiz.
- We'll walk to Limerick.
- Sadece yürüyeceğiz.
- Just walking.
Koridora doğru yürüyeceğiz. Nerede bu asansör?
Where's the elevator?
yürüyorum 69
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyeceğim 44
yürüyün 829
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyeceğim 44
yürüyün 829
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17