Zavallı ben tradutor Inglês
746 parallel translation
"Ah evet, bilge adam. Zavallı ben Trina'nın süpürgesine binip gecenin içinde havalanarak Brocken'a gittim."
"Oh yes, learned men, miserable me has flown through the night air to Brocken on Trina's broom."
Ben zavallı Ben Gunn'ım.
And I haven't spoke with a Christian these five years. Poor Ben Gunn, I am.
Bunu yapmak zorunda olduğum için yazıklar olsun. Zavallı ben. Kimse bana yardım etmek istemiyor.
It is shameful, but who will help us if we do not help ourselves?
Zavallı ben...
Poor me...
Zavallı Ben birçok kez çocuklarından söz etmişti.
Many's the time poor Brother Ben told me about these young'uns.
Zavallı ben, sadece genç bayanlara yönelik Longstreet Okulu'nu ancak tamamlayabildim.
Poor little me barely squeezed through Miss Longstreet's Seminary for Ladies.
İlk kocam da gazeteciydi, yazdığı haberleri hep abartırdı ve zavallı ben bunu ancak balayımız bittiğinde anladım.
My first husband was a journalist. His news was always exaggerated. Poor me, I only realized it at the end of our honeymoon.
Yazık ki, zavallı ben, bir fırtınanın...
Ay me, poor maid, born in a tempest...
Zavallı ben, annem ölürken bir fırtınanın içinde doğdum!
Ay me, poor maid, born in a tempest when my mother died!
Ben zavallı ve sefil bir günahkarım.
" l'm a poor, miserable sinner,
Ah zavallı yapayalnız ben
Poor little lonesome me
Ben burada, günden güne köle gibi çalışayım, yıkama yapıp,.. .. zavallı parmaklarım acıyana dek ütü yapayım.
Here I am, slaving day after day, washing and ironing'til my fingers bleed.
Zavallı şeyin bütün hayatı allak bullak ama hayatını rayına koymak için ben geldim.
The poor thing has had her life all mixed up but I've come over expressly to straighten it all out for her.
Ben, zavallı köylü, bilimde başarılı oldum.
I, a poor peasant, have conquered science.
Ben sadece kürek esiri Jean Valjean'ı görüyorum Tanrı, hatasından dolayı zavallı müfettişi bağışlasın.
I only seeJean Valjean, convict and galley slave... saintly, forgiving Christian... who forgave the poor, humble inspector when he made a mistake.
Ben zavallı bir adamım. "
I'm a poor man. "
Ben güzel bir lahanayım Sense zavallı bir balık
I beautiful cabbage You only poor fish
Sen zavallı bir ineksin, ben de zavallı bir asker.
You're a poor cow, I'm a poor soldier.
Ben korumasız insanları savunan zavallı bir kadınım.
You pick on women and rob defenseless people.
Kimse zavallı yaşIı Ben'i ziyaret etmez.
Nobody visits poor old Ben.
Zavallı çocuğun annesi yok demek ki bütün hazırlıkların sorumluluğunu ben üstlenmeliyim çeyiz, konuk kabulü ve her şey.
This poor child has no mother, so I shall take responsibility for all the arrangements- - trousseau, reception and everything.
Bay Iestyn'in zavallı annesinin çayını her zaman ben koyardım.
I always did the pouring for Mr. Iestyn's poor mother. ● I will pour.
Ben bu zavallı adamın yanında duran şu küçük bayanı gördüm.
I've been looking at that little girl there standing beside that poor young man.
Zavallı, küçük ben mi?
Of poor little me?
Sonra... ben ışıkları söndürünce, her yer kararınca... yukarı çıkıp zavallı adamı kanala götürürsün.
And then when I turn out the lights, when everything's dark here you come up and take the poor man down to the canal.
Beni bu şekilde cezalandırdı. O şarkıyı, herkes "Zavallı John" un ben olduğumu öğrenene dek söyleyerek.
That's how she punished me... by singing it until everyone in New York knew that I was "Poor John."
Zavallı çocuk, ben yanılmışım.
Poor boy, I was mistaken
Buna karşılık ben, zavallı bir insan olan Hamlet, Tanrı'nın da rızasıyla, bütün sevgimi, bütün dostluğumu eksik etmeyeceğim sizden.
And what so poor a man as Hamlet is may do to express his love and friending to you, God willing, shall not lack.
Ben olmasam başın beladaydı seni küçük zavallıcık.
Without me you would have been in trouble, you poor little thing.
Ayrıca, eşim ve ben, zavallı Emily'nin eninde sonunda geri döneceğini ve eşyaları geri alabileceğimizi düşündük.
Besides my wife and I thought that eventually, poor Emily would return and the articles would be recovered.
Heyhat, bir bekar olarak, ben zavallı bir serseriyim böylesine hassas ve önemli bir konuda fikir beyan etme hakkı olmayan.
Alas, as a bachelor, I'm a wretched outcast, with no right to express an opinion on such a tender and delicate subject.
Ben hala zavallı küçük bir bakireyim.
I'm still a poor little virgin.
Gerçekte ben bu manasız karanlık gölgelerin içindeki zavallı bir soytarıdan başka bir şey değilim.
In truth I am but a poor jester in this farce of dark shadows.
Ben zavallı bir rahibim.
I'm not a poor priest.
Ben de bir zamanlar, o aşağıda gördüğünüz zavallılardan biriydim.
I was once one of those pitiful wretches you see down there.
Ben zavallıların doktoru olmak istiyorum.
But I will be physician to the poor.
Yoksa ben yokken o zavallı vizonlara başka bir şey mi yaptılar?
Or have they done something else to those poor minks while I was away?
Adam dediğinde biraz gurur olmalı... o ise konçertina çalmaktan başka birşey öğrenmedi, zavallı şey... ben de bana şantaj yapmasına izin verdim.
A man's got to keep a little pride... and he doesn't earn much playing the concertina, poor little fellow, so... I allow him to blackmail me.
Yasak da olsa, senin ruhuna sesleniyorum * ben zavallı Anne'in ağıtını duyasın diye.
Be it lawful that I invocate thy ghost... to hear the lamentations of poor Anne.
Ben, düzen dalavereyle aldattığın, sonra da iğrenç bir şarap fıçısında ölüme gönderdiğin, zavallı Clarence.
I that was washed to death with fulsome wine... poor Clarence... by thy guile betrayed to death.
Ben zavallı, şaşırmış, biraz da aklını kaçırmış bir kadınım biliyorsun.
I'm a poor, deluded old woman, probably mad, you know...
Zavallı minik Claude'um, ben ne günah işledim?
My poor little Claude, what did I do to you?
Ben zavallı bir adamım.
I'm a poor man.
Ben bu genç bayanlara hayranlıkla bakma yorucu görevime devam ederken zavallı oyuncularımız bu gecenin oyununu sunacaklar.
While I continue with the tiresome task of ogling these young ladies our poor players will present tonight's story.
Yalnızım, zavallı bir öksüzüm ben.
I am alone, a poor orphan.
Ben zavallı ruhunun olduğu mezara bu küçük şeyi koymak isterdim.
Wait, what is that?
Zavallı annem şamdanlarını ve yastıklarını almıştı, yani en değerli mallarını, ve Berlin'e kaçmıştı, ben orada büyüdüm.
My poor mother took her candlesticks and her pillows, her most cherished possessions, and fled to Berlin, and there I grew up.
Ben bile. Zavallı küçük korkmuş Cecilia Ellius.
Even I do, poor little scared Cecilia Ellius.
Ben sadece zavallı bir dizgiciyim.
I'm just a poor typesetter.
Ben hiç nezle olmuyorsam. Zavallının biri senede 5 defa nezle oluyor demektir.
If I have no colds a year, some poor slob must have five colds a year.
Hiç de değil! Ben zavallı bir pazarcıyım.
I'm a poor peddler
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
ben seni seviyorum 69
benes 21
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
ben seni seviyorum 69
benes 21
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260