Çok hassastır tradutor Inglês
253 parallel translation
Çok, çok hassastır.
So it's very, very sensitive.
Çok hassastır.
It's fragile.
Bayan sorulara karşı çok hassastır bu yüzden ona göre davranmalısın.
The lady in question is very sensitive and you must treat her accordingly.
Bayanlara karşı nazik olmalısınız. Bayanlar çok hassastır.
You must go very gently with ladies, they're delicate
- Onların yaşlarında beyin, çok hassastır.
At their age, the mind is sensitive.
- Çok hassastır.
- He's the sensitive type.
Zavallı Edwin çok hassastır.
Poor Edwin's so terribly sensitive.
Çok hassastır. En ufak şey bile onu rahatsız eder. - Kapa çeneni!
He's so sensitive that anything upsets him
Bir gün bize bağırıp çok kaba şeyler söyledi. Sesinin tonu Adolphe'ı ürkütmüş olmalı. Bilirsiniz, engerekler müziğe karşı çok hassastır.
One day, he was shouting in a particularly nasty way... and it must have been a note in his voice which irritated Adolphe... because, you know, vipers are very musical reptiles... they're much more musical than people think.
- Bırak onu, çok hassastır.
- Don't touch it, it's delicate.
Çok hassastır.
Mmm, very sensitive.
Hipnoz altında insanlar telkin gücüne karşı çok hassastır.
Under hypnosis... people are unusually susceptible to the power of suggestion.
Bu teçhizatlar çok hassastır.
These instruments are delicate.
Kendisi çok hassastır.
He's very sensitive.
Coğrafyayla ilgilenen şirket dakiklik konusunda çok hassastır.
Well, the geographic society insists on punctuality.
- O çok hassastır.
- He's much too sensitive.
Kulaklarım da çok hassastır, Kaptan.
And, captain, my hearing is very acute.
Ayrıca gözlerim çok hassastır hanımefendi.
By the way, I also have sensitive eyes, Madam.
Çok hassastır.
It's very fragile.
- Çok hassastır, hepsi bu.
She's just sensitive. That's all.
Tetiği çok hassastır.
The trigger fires immediately.
İnsan denen makine çok hassastır.
The human machine is a delicate instrument.
Müşteri ve menajer arasındaki ilişki çok hassastır.
You know... the relationship between a client and an agent is a very delicate one.
Tetiği çok hassastır.
This has got a hair trigger.
Teyik çok hassastır, ama silah ateşlendiğinde feci geri teper, buna hazır ol.
But watch out, the trigger is very light. After shots will recoil. Stay firmly on his feet.
Ted çok fazla ilişki yaşamak için çok hassastır.
Ted is too sensitive to have many involvements.
Acıya karşı çok hassastır, neredeyse hastalık hastasıdır.
She was always so sensitive to pain, almost a hypochondriac.
O, yüzü konusunda çok hassastır.
He's very sensitive about his face.
Kontroller çok hassastır.
The control's are very sensitive.
- Çok hassastır.
- She is really sensitive.
Sana kutundan çıkma demiştim benim oğlum çok hassastır...
I told you not to leave your box my son's so delicate...
- Kariyerim çok hassastır...
- My career is very sensitive...
Çok hassastır, Lucas.
He's fragile, Lucas.
Lester çok hassastır.
Lester's very sensitive.
Gözlerimiz parlak ışığa karşı çok hassastır. Rashella.
Our eyes are very sensitive to bright light.
Çok hassastır, çok.
He cares too deeply, like a sparrow.
O çok hassastır.
He is delicate.
Çok hassastır... saati söylemek için ideal.
It's very precise... perfect for telling the time on trains.
Çok hassastır o.
He's very sensitive.
Hey, ufaklık, bu aletler çok hassastır.
Hey, Noodles, those things are pretty fragile.
Legaranlılar protokol hususunda çok hassastır.
The Legarans are very sensitive in matters of protocol.
Ama benim cildim çok hassastır.
But I have such sensitive skin.
çok hassastır!
He's too touchy!
Her zaman çok hassastır müzikal, edebi, sanatsal anlamda.
She's always been highly strung. Musical, literary, artistic.
Yakışıksız bir hareket ismi lekeler ama isim yine de kalır oysa para çok daha hassastır.
An unseemly act tarnishes a name, but the name still remains, whereas money is more fragile.
Ama rahip bu tür şeylere çok hassastı... gelişimi sırasında ağır yaralandı. ve ölmek üzereydi
The monk not being able to bear the disturbance... got injured during his training
İyi misin tatlım? Çok hassastır.
Are you ok, sweetie?
Orta Doğu'daki sorunlar çok karmaşık ve böylesi bir, iki veya üç toplantıyla çözülemeyecek derecede hassastır.
The problems of Middle East are terribly complex and not susceptible to solution in one meeting or two meetings or three meetings or even more at the level at we will be talking.
Gençler aynı zamanda çok hassastır.
Well... Young people are so very sensitive.
- Tat alma duyum çok hassastır.
I've got very sensitive taste buds.
Catherine çok nazik ve hassastır.
Catherine is very gentle and kind.
çok hoşsun 64
çok heyecanlıyım 140
çok hastayım 35
çok hoşuma gitti 64
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok heyecanlıyım 140
çok hastayım 35
çok hoşuma gitti 64
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok heyecanlandım 55
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok heyecan verici 71
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok heyecan verici 71
çok hoş olur 23
çok hoşlar 25
çok hoş biri 33
çok hızlı 94
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok haklısınız 85
çok hoştu 69
çok haklı 59
çok hoşlar 25
çok hoş biri 33
çok hızlı 94
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok haklısınız 85
çok hoştu 69
çok haklı 59