Isım tradutor Inglês
1,258,589 parallel translation
Tanrım, bu çok uzun bir süre.
Gosh, it's been so long.
Tamam, son 3 yılı bir kenara koyalım.
All right, let's set aside the last three years.
O yarım bir şey.
He's half everything else.
Erkek kardeşin için de aynısını yapamaz mısınız?
Can't you do the same for your brother?
Eğer fakirlere yardım etmek istiyorsan, o çantan çalınacaktır.
If you plan on helping the poor, that bag's gonna be a knock-off.
Evet, sıçıp batırdım ama yetimhanedeki vergi borçlarını hesaba katmamışlar.
Yes, I screwed up, but they didn't cover tax law in the orphanage.
Ve ben bundan bahsetmiyorum.
And that's not what I'm talking about.
Kullandım! Oh, lanet.
Oh, no, that's not me.
Düzgün davranmayı unutmuşum. Şanslısın ki, ben herkese yetecek kadar getirdim.
I'm actually the Senior Vice President of Research and Development.
Her neyse, gezinin hepinizin sevdiği şeyleri içermesini sağladım.
Oh, but you sit at the receptionist's desk? No, no, no, no.
İçki tadımı. Havuz kenarında oturmak ve insan yargılamak.
This is the Senior Vice President's desk.
Peki. En azından herkes için yaptığım kişisel sloganlar içeren uyumlu tişörtleri giyelim.
[exhales] Emily, have your parents ever done that thing where they turn your childhood bedroom into a second butler's pantry?
"V-Man" gaza geldi. Birden aklıma geldi. Bilmiyorum.
- Van, it's hard enough getting people to take me seriously when they think I'm the person who validates their parking.
İnanın bana, kimse bu ofisten kurtulmayı benden daha fazla isteyemez.
You see what she's doing here? No, but I'm very excited to hear what you think she's doing.
O zaman uyuyakalmayın. Aman tanrım, Dorothy. Ya dışarda gazda mahsur kalmışsa?
This is a man who won't let anybody see him sneeze because he thinks it's a sign of weakness.
Aman tanrım. Helikopterim gaz yüzünden varamıyor. Hepimiz burada sıkıştık.
[dramatic upbeat music ] [ gasps] Another outstanding shot, sir!
- Hayır ve birisi başka bir şey sormadan ofiste sıkışıp kaldık sınırlarımız bildiğimiz gibi.
Ha! Ha! Oh, snap!
Yedi dakikalığına dolapta yüzünü emmek için birini seçtiğin oyun mu?
Uh, you seem disappointed. No, no, no, yeah, I'm alive, man. That's great.
Hala hayatta olursa eti de bozulmamış olurdu ve ben de kurtarılana kadar hayatta kalırdım.
Oh, it's one of the many things we keep from you. Like the secret bathroom on the sales floor that's always empty and... does not exist.
Ve bu arada, son zamanlarda ayaklarımı kavuruyordum ve onlar çok sağlıklı dozda protein kaynağı.
[scoffs] It's called a squire, Emily.
Millet, bir saniye didişmeyi bırakıp odaklanır mısınız?
Did you hear that, gang? I love you, Van.
O çatlakla ortağım çünkü annesinin bodrumunda kalmama izin veriyor.
We all got what we wanted here. He got a win, you got the office, and I don't have to make his coffee, he's doing it himself.
Çünkü burda çalıştığım onca zaman siz bencil piçlerin hiç biri nasıl hissettiğimle hiç ilgilenmedi.
Uh, ever heard of the Bat Signal? It's actually kind of a genius plan.
Tıpkı sizi hayatta tutmak için ağzınıza kusan anne kuş gibiydim ve karşılığında ne aldım?
She's gonna see her trademark GF Flame in the sky, zip on down, next thing you know, she's wearing me like a backpack and we're halfway to Tokyo for some Wagyu beef.
Peki, uyum için çok havalıysanız uyumlu gaz maskeleri için de havalısınızdır.
I'm sending a pretty clear one for you to beat it, Ron. Wait... - No, no, no, no, no, no, no.
- Geri çekin beni, Teddy! - Hadi! - Biraz yardım, biraz yardım...
It's like watching an iguana.
Sence şirinliğimi destek olarak kullandım mı? Hayır, Ron.
Okay, it's possible I don't like losing, but it was more about the principle.
Hepimiz aynı ofiste çalışan bir avuç yabancıydık.
I'm assuming you fixed it by switching it off B.S. mode?
Rekor kıracak mısın süper star?
Gonna break that record, superstar?
Yapabilirsin canım!
Let's go, sweetie!
Tamam tatlım, o kızın saçını çekeceğini bilemezdin.
Okay, sweetie. You couldn't have predicted he would grab that girl's ponytail.
Şöyle yaparken saçımı bir anda tuttu.
He's sitting on the floor right now.
Birkaç saniyeliğine çıkarır mısın?
Just Can you take them off for just a second?
Selam, yakında biyoloji sınavımız varmış ve belki birlikte çalışırız diye düşünüyordum.
Hi. So I saw that we had a biology test coming up, and... I don't know, I was just thinking that maybe we could study together.
Sinir bir kız, kulaklığımı her taktığımda rahatımı bozuyor.
Who's Paige?
A almamıza rağmen benimle çalışmak istiyor.
An annoying girl who's always bothering me when I'm wearing my headphones, and she wants me to study with her even though we're both getting "A" s.
Kaplumbağa alırken öyle yapmıştım.
That's what I did when I went to the pet store to get a turtle.
Evet, buradayım çünkü oğlum ile aramızdaki ilişkiyi geliştirmek istiyorum.
Um... Yeah, I'm here because I want to continue to work on my skills with our son Sam, who's one of the more higherfunctioning kiddos.
Son zamanlarda aramız iyi ama kızımızın yarışını izlemeye gittiğimiz gün üzücü bir şey yaşadık.
Um... you know, we've been getting along lately, and, um... we had a incident the other day... that was upsetting, at our daughter Casey's track meet.
Sam, bir kızın at kuyruğunu çekti ve ben doğrusu ne yapacağımı bilemedim.
And Sam grabbed this girl's ponytail, and I honestly didn't know what to do.
Çalışırken ne yaparım, biliyor musun?
Oh! You know what I really like to do when I'm studying?
DougGardner, Sam'in babası.
Doug Gardner. I'm Sam's father.
Elsa'nın destek grubuna gidip konuşmaya çalıştım. Ama yanlış kelimeler kullanıyormuşum.
I actually went to Elsa's support group to try to talk, but they told me that I was using the wrong words.
Bana katılır mısın? Olur.
Hey, you want to sit?
Julia'ya göre Paige'den hoşlanıp hoşlanmadığımı, antrenman sevgilim olmasını isteyip istemediğimi anlamalıyım. Peki.
Julia said I need to figure out if I like Paige, if I'm gonna make her my practice girlfriend, so that's what I'm doing.
Kâğıdımı yanlış okumuş olabilirsiniz çünkü doğru bildiğimden eminim.
I just think that you might have graded this incorrectly, because I know that I learned it right.
Arkadaşım olan Zahid.
Zahid's my friend.
- Neden adlarımızı söylüyoruz?
Why are we all saying each other's names?
Dur da çıkarayım canım.
Since it's clearly, like, bothering you, why don't we just honey?
- Kızgın mı? - Evet.
She's mad?
Artık bu kuralı biliyorum, bir daha yapmayacağım.
Well, now that I know it's a rule, I won't do it again.
isim 189
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20
isimleri 17
isimler 56
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20
isimleri 17
isimler 56