Anlamaya çalış tradutor Espanhol
3,273 parallel translation
- Semtex olduğunu nereden biliyorsun? - Çünkü ona ne olduğunu anlamaya çalışırken araştırmanın ucu Hong Kong'taki bir mühimmat satıcısına dokunmuştu.
Porque cuando estábamos intentando descubrir qué la había pasado, su rastro nos llevó hasta un traficante de armas de Hong Kong.
Bizim insanlarımız için bunun çok önemli bir mesele olduğunu anlamaya çalışın.
Por favor, trate de entender que para nuestra gente es un asunto muy privado.
Anlamaya çalışıyorum.
Estoy tratando de entender.
Anlamaya çalışıyorum ama olmuyor.
Quiero entenderlo, y no puedo.
- Anlamaya çalış.
Inténtalo.
- Biz de onu anlamaya çalışıyoruz.
Intento averiguarlo.
Neden atıldığını anlamaya çalışıyorum.
No entiendo por qué te han echado.
Bir şeyleri anlamaya çalışıyorum.
Tengo que pensar sobre ello.
Ameliyat öncesi kan testlerindeki genetik belirteçlere göre seçiyorlar nedenini anlamaya çalışıyorum.
Los eligen por los marcadores genéticos basados en análisis de sangre anteriores a la operación, así que solo estoy intentando averiguar por qué.
Sadece anlamaya çalışıyorum.
Solo estoy intentando entenderlo.
Hâlâ ne zaman uyumam gerektiğini anlamaya çalışıyorum.
Todavía estoy tratando de descifrar cuando se supone debo dormir.
Dün gece neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz sadece.
Solo intentamos averiguar qué pasó esa noche.
Kendi sesini duymadan konuşmanın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Intentaba entender como te sientes al hablar sin ser capaz de oírte.
- Sadece bu işe karışmamanızın sebebinin nezaket icabı olup olmadığını anlamaya çalışıyordum.
- Sólo estoy intentando resolverlo. de los pros y contras de entregarlo.
Anlamaya çalışıyorum. Su bükücüsü kabilesinin kıyafetlerini giyiyorsun yani su bükücüsü olmalısın.
Me imaginaba que como eras de la Tribu del Agua pensaba que solo eras una chica de la Tribu del Agua.
Anlamaya çalışıyorum.
Estoy intentando procesar.
Ve eğer ortaya bir şey çıkarsa, yani endişe verici bir şey, size söyleyeceğim. Bak Max, biz yalnızca neden oynamak istemediğini anlamaya çalışıyoruz...
Y si hubiera algo que resultara ser, ya sabes, preocupante, te lo haré saber.
Sadece ikiniz arasında ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorum.
Solo intento averiguar qué os pasa.
Yemek odamdaki masaya oturduk ve sorular sormaya başladılar. Ben neden geldiklerini anlamaya çalışıyordum çünkü hiç bir fikrim yoktu. Sonunda Anonymous ile ilgili sorular sormaya başlamışlardı.
Nos sentamos en la mesa del comedor y que sólo comenzó a hacerme preguntas y estoy tratando de averiguar lo que están aquí, porque no tengo ni idea y con el tiempo comenzó a a hacerme preguntas acerca de Anonymous.
Kulübün büyüklüğünü anlamaya çalışıyorum, o kadar.
Quería saber qué tan grande era el club. Es todo.
Anlamaya çalış. Bu, sana karşı yapılmış bir şey değildi.
Trata de comprender, no era contra ti.
Power Metal'in neyin nesi olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Çünkü ben küçükken bizim oralarda böyle bir şey yoktu.
Trato de entender qué diablos es el power metal porque cuando era chico no lo conocía.
Bu tarz şeyleri denemeli ve anlamaya çalışmalısın.
Tienes que aprender cómo funcionan estas cosas.
Anlamaya çalış.
Subestimaste mi popularidad.
Hala neresi olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Aun estoy trabajando en averiguar donde.
İkinizde de gördüğüm bu umutsuz bakışı mazur göreceğim, nasıl olur da bu yaşlı kadın eski adli tıp bilgileriyle kolayca kritik erkek işlerine müdahil olur anlamaya çalışıyorsunuz.
Y perdonaré esa mirada compartida de consternación entre vosotros dos como que estáis intentando averiguar cómo dejar que la vieja y su antigua y desgastada técnica forense lo haga fácil como algún tipo de vínculo masculino extremo.
Bu hastanın neden nöbet geçirdiğini anlamaya çalışıyordum ve hemolitik anemisi olduğunu fark ettim.
Cuando intentaba ver por qué la paciente tiene convulsiones me di cuenta de que tiene anemia hemolítica.
Sadece olan biteni anlamaya çalışıyorum, Şerif.
Solo intento entenderlo, marshal.
Anlamaya çalışıyorum.
Solo estoy intentando entenderlo.
Bunun gibi bir şeyin nasıl olmuş da gerçekleşmiş olduğunu ; Peter, Conor ve BHÇb deneyindeki diğer bilim insanları anlamaya çalışıyor.
Cómo puede haber sucedido esto es algo que Peter, Conor y otros físicos del experimento LHCb tratan de entender.
Genellikle oturuyorlar ve bana bakıyorlar, nasıl birisi olduğumu anlamaya çalışıyorlar.
Normalmente sólo se sientan y me miran como si no supieran quién soy.
Spencer'ın evindeydim sonra değildim. Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Estaba en la casa de Spencer y luego no estaba en su casa, e intento averiguar qué me ocurrió.
Bayan London, neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Siz de güzellik editörü olduğunuza göre...
Sra. London, estamos tratando de averiguar que pasó, y desde que usted es editora de belleza...
Sadece git Billy'yi bul ve onu anlamaya çalış. Neden biliyor musun?
Ve a recoger a Billy y entre los dos lo resolveréis. ¿ Sabes por qué?
Gece saat 2de uyandı, ağlıyordu ve yatıştırılamıyordu. Neden kötü şey yaptığını anlamaya çalışıyordu.
Se despertó a las dos de la mañana, llorando desconsolado, tratando de entender por qué había hecho algo tan horrible.
- Sadece bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Solo estoy tratando de... comprender como... como funciona esto.
Seni ve bütün bu deniz canlıları arasından neden ahtapotu seçtiğini anlamaya çalışıyorum.
Estoy intentando imaginarte... sin todo esa cosa del pulpo criatura marina.
Ben de ne yapabileceğimi anlamaya çalışıyorum.
He estado averiguando qué puedo hacer.
Bir de şunu anlamaya çalışıyorum. Kızının cinayetinin sanığı damadı olan bir kadın katil olduğu öne sürülen biriyle nasıl hala samimi olabilir?
Y también estoy intentando entender cómo una mujer cuyo yerno es sospechoso de matar a su hija, cómo puede ella seguir siendo tan amable con el presunto asesino.
Anlamaya çalışıyor, ama...
Lo intenta. Pero...
Öğleden sonra Queens'te bir yere gidiyor. Hala neresi olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Al atardecer, fue a algún lugar en Queens... estoy tratando de averiguar dónde.
İkinizde de gördüğüm bu umutsuz bakışı mazur göreceğim, nasıl olur da bu yaşlı kadın eski adli tıp bilgileriyle kolayca kritik erkek işlerine müdahil olur anlamaya çalışıyorsunuz.
Y les disculparé esa mirada de consternados... que ponen los dos mientras intentan averiguar... como hacer que la anciana y sus vieja ciencia forense se desilusione... como cierta clase de vínculo masculino crítico.
Beni anlamaya çalış, Peder.
Trate de comprenderme, padre.
Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
- Intento saber que está pasando.
Biliyorum, Bay Gardner soruya cevap verip veremeyeceğini anlamaya çalışıyor.
- Lo sé, el señor Gardner trata de averiguar si puede contestar...
Randall olan biteni anlamaya çalışıyor.
Randall anda husmeando
Bugün bile tarih öncesinde nasıI böyle inanıImaz bir iş çıkardıklarını anlamaya çalışıyoruz.
Y aún hoy, nos estamos acercando y tratando de comprender como se las arreglaban para hacer este increíble trabajo allá en la prehistoria.
Kinko'ya gidip Google Maps kullanarak nerede olduğunu anlamaya çalışırsın.
Yendo a Kinko para usar Google maps para comprender dónde estás.
Anlamaya çalışıyorum.
Lo estoy intentando.
Yani çok amaçlı yapılar gibi duruyorlar ve gelecek nesillerin üzerinde çalışabilmesi için bırakılmışlar matematik ve geometrinin çok üst düzey bilgisi kodlanmış ve şu anda doğasını anlamaya henüz yeni başlıyoruz.
Por lo tanto eran estructuras multipropósito que fueron dejadas allí para que las generaciones futuras trabajaran con ellas y codificaron su muy alto conocimiento dentro de las matemáticas y la geometría y ahora recién estamos comenzando a comprender su naturaleza.
Sana tek bir bakışla,... hiç üzerinde düşünmeden,... anlamaya çalışmadan,... seni tanımadan,... eğer tipik konservatif bir Hint kadını olduğun kanısına varırsam,... ki gerçekte,... aslında özgür düşünen bir kadınsın,... o zaman bu yaptığıma'önyargılı'olmak denir.
Sólo mirando a ti... Sin pensar... Sin comprensión...
anlamaya çalışıyorum 19
anlamaya çalışın 17
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
anlamaya çalışın 17
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67