Anlıyorum ki tradutor Espanhol
1,010 parallel translation
David, anlıyorum ki..
David, ¿ debo entender...?
Bu endişeli bakıştan anlıyorum ki yakın bir akraba.
Y por su aspecto preocupado, diría que uno próximo.
Şimdi anlıyorum ki... insanın ümit edecek bir şeyi olması lazımmış.
Estoy dándome cuenta de que... es mejor tener algo que te dé esperanzas de futuro.
Ve şimdi anlıyorum ki, benimle sadece eğleniyordu.
Me entero de que solo me complacía todo ese tiempo.
Anlıyorum ki, sen zayıf bir öykü işine yaramaz.
No queremos un artículo insulso.
Özür dilerim. Anlıyorum ki, şu anda sizler gerçekleri istiyorsunuz.
Sé que en este momento quieren hechos.
Sizinle tanışmamıştım, ama şimdi sizi görünce anlıyorum ki... özünüzü tam anlamıyla yakalamışım.
Nunca los había conocido, pero ahora que los veo... me doy cuenta que los capté perfectamente.
Ve anlıyorum ki Sibela'nın dünkü ziyareti beni boşa umutlandırıp... sonra da hayal kırıklığına uğratmak içindi.
Y me doy cuenta de que Sibella vino ayer solo para atormentarme... para darme esperanzas solo para romperlas otra vez.
Milly şimdi anlıyorum ki sen ona aşıksın.
No lo entiendo. ¿ Estás enamorada de mi marido?
Şimdi anlıyorum ki seni seviyorum ve eğer sen beni sevmiyorsan, ben ölmüşüm demektir.
He descubierto que te amo y que si tú no me quieres, me moriré.
Ben de çok düşündüm ve artık anlıyorum ki biz asla boşanmayacağız.
También he estado pensando y ahora sé que nunca nos separaremos.
Çünkü böylece anlıyorum ki, beni hiç üzmeyeceksin.
Así, nunca me harás sufrir a mí.
Şimdi anlıyorum ki senin için düşündüğümden daha fazla önemli.
- Veo que le importa más de lo que pensaba.
Anlıyorum ki Kaliforniya çok güzel bir yer.
Creo que California es un lugar extraordinariamente bello.
- Anlıyorum ki zengin birisiniz.
- Creo que es un hombre rico.
Öyle anlıyorum ki, o halde siz hep burada yaşamıyorsunuz.
Entonces, ha vivido aquí siempre.
Bay Hitchcock, anlıyorum ki, sizin mesleğiniz televizyon reklamcılığı.
Sr. Hitchcock, entiendo que su categoria son los comerciales de TV
Şey, anlıyorum ki, yerel tezgah altında, adaletle polis para cezalarının yarısını alma hakları var, öyle değil mi?
Bien, entiendo que segun lo establecido, la Justicia y la Policia tienen derecho a la mitad de las multas
Anlıyorum ki, sen iyi bir adamsın.
Lo sé. Tú eres un hombre honesto.
Şu an size bakıyorum, ve anlıyorum ki, burada geçen dört yıla rağmen,
Los miro ahora... Y me doy cuenta...
Şimdi anlıyorum ki, kızkardeşimin ölümü bir kazaydı.
Me doy cuenta que la muerte de mi hermana fue un accidente.
Anlıyorum ki, sizin için şehir dışına çocuk boy bir elektrikli sandalye yapıyorlar.
En el norte están haciendo una silla para niños por encargo de ustedes.
Anlıyorum ki Bayan Wolf vakasını bırakmışsın.
Dicen que has renunciado al caso de la Srta. Wolf.
Şimdi anlıyorum ki, sen bir kralın kızı olabilirsin.
Ahora veo que quizá sí eres la hija de un rey.
Baktığımda, anlıyorum ki. O da benim gibi. Burada aynı nefret var
Ahora que conozco, veo en él lo m ¡ smo que en m ¡, el m ¡ smo od ¡ o.
Anlıyorum ki...
Le diré directamente... sr.
Anlıyorum ki etrafım vatanseverlerce sarılmış öyle mi?
Ya veo que estoy rodeado de patriotas.
Ama şimdi anlıyorum ki, gerçek sevgiyi kısa, fiziksel ve rast gele ilişkilerde değil, burnunun dibindeki derin ilişkilerde...
Ahora veo que la plenitud no llega con aventuras físicas aleatorias y cortas, Sino que de una relación profunda la cual muy a menudo está bajo tus propias narices.
Öyle anlıyorum ki, Bay Owen akşam yemeğinde burada olacak.
Tengo entendido que el Sr. Owen vendrá a cenar.
Sonra anlıyorum ki üstümdeki toz, o zehir çocuğu öldürecek.
Y luego me doy cuenta de que... ese polvo, ese veneno que me ha caído le matará. Y se lo traía a él.
Şimdi anlıyorum ki bu kadar zaman beni hep kandırmışsın.
Ahora que lo pienso, creo que me estuviste engañando como a una tonta.
Evet tabi ki, sevgili dostum, anlıyorum.
- Lo comprendo. Le dejaré las señas.
Tabii ki anlıyorum.
Claro que lo comprendo.
Konunun başka bir şey olduğuna dair bulgular edinirsek, ki genelde öyle olur davayla ilgilenmeyiz. - Anlıyorum.
Cuando tenemos pruebas de que es otra cosa, como suele...
İnan ki bana bahşettiğin şerefi anlıyorum.
Sé que eres un gran hombre, Juanito.
Şimdi daha iyi anlıyorum. Ama eminim ki ilginç domuz avından sonra yine eski Rudolf olacaksın.
Pero estoy segura que una emocionante cacería... te volverá el mismo de antes.
Demek ki bir kral bile tuhaf olabilir, anlıyorum.
Incluso un rey puede ser curioso, por lo que veo.
Şüphesiz ki bir müşteriyi yaralaman hataydı... ama gerçekten ne hissettiğini anlıyorum.
No digo que estuviera bien... hacerle daño a un cliente, pero comprendo tu desesperación. Te horrorizaba entregarte a un hombre contra tu voluntad.
- Anlıyorum. Neden çalışsın ki?
No lo entiendo. ¿ Para qué va a trabajar?
Tabii ki anlıyorum.
Claro que te entiendo.
Anlıyorum ama unutma ki yanımda her zaman yerin vardır.
Lo comprendo, pero recuerda que mi hogar siempre será el tuyo.
Onun seçilmesini anlıyorum, ama benim elimden ne gelir ki?
¿ Qué he hecho yo?
- Tabii ki anlıyorum, her parçasını biliyorum.
- Por supuesto. Conozco cada pieza. - ¿ Ah si?
- Anlıyorum, ama ne yazık ki...
- Entiendo, pero me temo...
Tabii ki anlıyorum.
Claro que sí.
Tabii ki, anlıyorum ne demek istediğini.
Sí, sí, ya sé lo que quieres decir.
Evet, anlıyorum ama sen, dostu olmayan, kimsesiz bir çocuksun, kimin umurunda ki?
Pero como tú eres una pobre huérfana, ¿ a quién iba a importarle?
Anlıyorum, Rahibe Ana... ama bu çok acı ki... yarış bir protestan tarafından kazanılacak.
Comprendo, Madre... pero es una pena que ahora la carrera la ganará un protestante. ¿ Un protestante?
Tabii ki, anlıyorum.
Claro que no. Lo entiendo.
Ee, tabi ki, neyi sevdiğini anlıyorum.
Veo cuáles son tus preferencias.
Hislerini anlıyorum, ama inanılmaz yeteneklerinin bir önemi yok... gerçek şu ki ; kör bir adam, kör bir adamdı sadece.
Entiendo tus sentimientos, pero no importa lo increíblemente hábil que seas el hecho es que un ciego no es más que un ciego.