Aslında tradutor Espanhol
119,522 parallel translation
- Aslında ben onun köpeğiyim.
- Técnicamente, yo soy su zorra.
- Aslında işimizden keyif alıyoruz. - Evet.
- Nos gusta nuestro trabajo.
Hayır, aslında var.
No, sí que las necesito.
Ailene aslında nasıl biri olduğunu gösteriyorum.
Le muestro a tu familia quién eres realmente.
Aslında biraz tahrik edici.
A mí me parece sexi.
- Aslında çok yoruldum Kızıl.
- De hecho, Roja, estoy cansada.
Aslında onu Einstein demişti ama devam et.
Creo que eso lo dijo Einstein, pero continúa.
Aslında o bir mahkûm.
De hecho, ella es una reclusa. Así que...
Bence aslında birine anlatmak istiyorsun.
Creo que quieres contárselo a alguien.
Aslında Polis'i özlüyorum.
La verdad es que echo de menos Polis.
Aslında pek bir şey hatırlamıyorum.
No recuerdo mucho.
Aslında sadece Cherokee İlçesi'ni merak ediyorum.
Solo quiero la del condado de Cherokee.
Aslında beni Profesör Einstein'la tanıştırabilir misiniz diye merak ediyordum.
De hecho, me preguntaba si podría presentarme al profesor Einstein.
- Aslında planım yok.
- Realmente no tengo ningún plan.
Aslında bunu yapan Kuzey'di.
De hecho, fue el norte el que hizo esto.
Aslında bunu biliyordum.
Sabes, y yo lo sabía.
Ve saygıdeğer meslektaşıma göre biz onu gözlemleyene kadar o parçacık aslında var olmuyor.
- No, señor. - Claro que no. Y de acuerdo a mi estimado colega, la partícula no existe aún, hasta que la observamos.
Birlikte bütün seyahatlerimize, gördüğümüz bütün yerlere rağmen aslında Almanya'dan başka hiçbir yerde yaşamadım.
Por nuestros viajes juntos, por todos los lugares que vimos, nunca viví en otro lugar más que Alemania.
Aslında daha önce hiç katılmadım.
Nunca hice esto antes.
Son derece basit bir işlem aslında.
De hecho es un proceso sumamente sencillo.
Aslında neden geldiğimizi niye söyledin?
¿ Por qué nos dijiste la razón por la que vinimos?
Aslında Wyatt bizim çevremizde kafası çalışan biri olmak daha iyidir.
Wyatt, en nuestro mundo, es bueno ser inteligente.
Sahne dansı aslında kucak dansı için bir reklam gibidir.
El baile sobre el escenario es solo promoción para el de la falda.
Aslında çok büyük bir değişiklik, hele ki kimseyi tanımadığın yeni bir kasabaya geliyorsan yalnızlık çekebilirsin.
Es un gran cambio, sobre todo cuando te mudas a un pueblo donde no conoces a nadie. Quizá te sientas solo. Así que...
Aslında haklısın.
- No. Tienes razón.
Aslında var ya...
A decir verdad, ¿ sabes qué?
Aslında elinize buna benzer başka bir ev var mı?
A decir verdad, ¿ no habrá otra propiedad similar a esta?
Hayatımdaki en beter, en korkunç, en olumsuz şey aslında mükemmelmiş gibi rol yapmak zorundayım.
Debo fingir que la más aterradora y traumática experiencia de mi vida es sensacional, carajo.
Aslında birkaç şey buldum.
Sí, un par de cosas, a decir verdad.
Aslında çalmış sayılırım.
Así que sí...
Aslında tek yaptığın bizim faaliyetlerimizi ona anlatmaktı.
Lo único que hiciste fue contarle de nuestra actividad.
Aslında yapabileceğin bir şey var.
Pero hay algo que podrías hacer.
Hayat aslında basittir.
La vida es sencilla, en realidad.
Şimdi öyle hissetmiyor olabilirsin ama gün gelecek, bir fotoğrafa bakacaksın fotoğrafta babanın üstünde boktan bir motorcu tişörtü olacak ve o zaman birinin sana şöyle demiş olmasını dileyeceksin, " Aslında var ya, o ceketi atma.
Quizá ahora no lo comprendas, pero llegará el día en que mirarás una foto de tu papá con una estúpida camiseta de motocicletas y desearás con todo tu corazón que alguien te hubiera dicho : " ¿ Sabes qué?
Aslında güreş umurumda değil.
En realidad no me importa la lucha.
Aslında hiç kimsenin canını yakmak istemem.
En realidad no quiero hacer daño a nadie.
Aslında var.
En realidad, lo hay.
Aslında burada bankayı kim soymuş?
¿ Quién de aquí ya ha robado un banco?
Her neyse, bunun yararlı olabileceğini düşündüm, ama bu hızda, aslında haftalarca çalışmam.
De todos modos, pensé que podía ser útil, pero a este ritmo, tardaré semanas en lograr que funcione.
Aslında, hepimize izin verin.
De hecho, deje que todos tomemos uno.
Aslında, paramız vardı. ... ama asla ucuz şarap içmekten vazgeçmedik.
De hecho teníamos dinero, pero nunca dejamos de tomar vino barato.
Aslında, bu işe yarayabilir.
De hecho, puede que funcione.
Bence ölüm öncesi kesimler aslında aşırı uç estetik ameliyatlar.
Bueno, creo que las mutilaciones perimortem son en realidad una forma extrema de cirugía plástica.
Şey... Aslında babasının gizlice CIA için çalışan klonu. Babasının zamansız ölümünden sonra mükemmel bir gizli kimlik oldu.
En realidad, un clon de su padre que trabaja encubierto para la CIA, cuando la muerte de su padre les dio la fachada perfecta.
Rolf herkese dedesinin Avusturyalı olduğunu söylüyordu ya aslında dedesi Alman'mış.
¿ Sabéis que Rolf ha estado diciéndole a todo el mundo que es austriaco? Bueno, pues resulta que su abuelo era alemán.
Aslında artık bir yalanla yaşamadığım için rahatlamıştım.
De hecho me sentía aliviado por dejar de vivir una mentira.
Aslında bir fikrim var.
Tengo una buena idea.
- Aslında düğünüme gidiyordum.
- Estaba en camino a mi boda.
Aslında, yedim de.
De hecho, ya lo hice.
Aslında...
De hecho...
Aslında, Peder...
Padre...