English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ A ] / Açıkça görülüyor ki

Açıkça görülüyor ki tradutor Espanhol

486 parallel translation
Açıkça görülüyor ki kararını vermişsin.
Evidentemente, ya has tomado tu decisión
Şimdiye kadar, Mohawk içerisinde biz şanslı görünüyorduk, ama son derece açıkça görülüyor ki artık biz de bunun içine çekilmek üzereyiz.
Por el momento, hemos tenido suerte aquí en Mohawk, pero parece que no nos vamos a librar, eso es seguro.
Açıkça görülüyor ki, bu iki silah Sugarpuss'un bay Lilac'la evlenmesini sağlamak için üzerimize doğrultulmuş.
Al parecer, precisan que dos armas... nos apunten para forzar a Sugarpuss a casarse con el Sr. Lilac.
Açıkça görülüyor ki roketler hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Obviamente no sabes nada sobre cohetes.
- Açıkça görülüyor ki ölmedim.
Es evidente que no.
Açıkça görülüyor ki, alıkoyucu...
Aparentemente, el secuestrador busca... atormentar el Sr. Gondo.
Efendim açıkça görülüyor ki Henderson'un El Paso yakınındaki Site Y diye adlandırdığı üsten, Pazar günü alarmdan önce bu emirle birlikte, bütün bu birlikler Chicago, Los Angeles, New York ve Utah'a hareket edecek.
Es obvio que movilizarán las tropas secretas del centro Y... antes de la alerta del domingo... y las destinarán a Chicago, Los Angeles, Nueva York y Utah.
Açıkça görülüyor ki bu tatlı yavrucaklarla vaktimizi harcıyoruz.
¿ Pero qué hacemos en esta guardería?
Açıkça görülüyor ki şehri daha fazla elinizde tutamayacaksınız.
Es evidente que ya no es capaz de mantener el orden en la ciudad.
Önceki iki senenin... mahsül kıtlığı devam ediyor Yamagen, açıkça görülüyor ki ; bayağı... bir parayı cebe indirmişsin, haklı mıyım?
Tras dos años de continuada escasez de cosechas Yamagen, en realidad debes estar embolsándote un buen dinero, ¿ tengo razón?
Açıkça görülüyor ki, İngiliz halkının görüşü düşmanca.
Está claro que el público tiene una opinión hostil.
Açıkça görülüyor ki, herhangi bir tahmininiz yok.
Obviamente, Ud no podía imaginar...
Açıkça görülüyor ki, paranoyadan muzdarip olan birisi seninle oyun oynuyor.
Alguien que esta sufriendo de paranoia, está jugando contigo.
Şimdi, açıkça görülüyor ki ceset o kanepenin içine saklanmıştı.
Obviamente el cuerpo estaba oculto dentro de ese sofá.
Saptadığın bütün gerçeklerden sonra, açıkça görülüyor ki, makinist ve Bayan Norris birlikte işin içinde idiler.
Con todo lo que pudo descubrir es evidente que el operador y la Sra. Norris eran cómplices.
Genç usta, açıkça görülüyor ki sen iyi bir savaşçı olmak için doğmuşsun.
Joven maestro, has nacido para ser un buen luchador.
Ama şu anda, bu kriz anımda, gayet açıkça görülüyor ki buradaki kimse beni anlamak için hiçbir çaba göstermiyor.
Pero ahora, en un momento de crisis, salta a la vista que ninguno de ustedes se ha esforzado por entender mi sensibilidad.
Fakat açıkça görülüyor ki sen hiç bir şey bilmiyorsun.
Pero veo que tú no sabes absolutamente nada.
Yani, açıkça görülüyor ki o bana aşık.
Quiero decir, El esta anamorado de mi.
Dinle, açıkça görülüyor ki asla geri gelip işi bitirmeyecek.
Mira, obviamente no va a volver y terminar su trabajo.
Açıkça görülüyor ki, her iki cinayet de aynı cinayetin iki parçası.
Es obvio que las muertes son dos partes de un mismo crimen.
Pekala, açıkça görülüyor ki bu parayı geri almanın tek yolu benim onu geri kazanmam.
Es claro para mí, la única manera para tener dinero es que yo la gané.
En iyisi olduğunu sanırdım ama açıkça görülüyor ki yanılmışım.
Pensaba que era el mejor, pero, evidentemente, bueno, estaba equivocado.
Açıkça görülüyor ki bunlar çözülmesi güç sorunlar.
Éste es un asunto de difícil solución.
Açıkça görülüyor ki, kendini de koruyabiliyorsun.
Obviamente sabes defenderte.
Açıkça görülüyor ki Bay Thompson bir şey bilmiyor.
Es obvio que el señor Thompson no sabe nada.
Açıkça görülüyor ki, ikinizin güzel ve sağlıklı bir evliliğiniz var.
Bueno, obviamente, tienen un matrimonio hermoso y saludable.
Bu kasabada neler döndüğünü bilmiyorum ve açıkça görülüyor ki, kimsenin söylemeye niyeti yok.
No sé qué demonios pasó en este pueblo y es obvio que nadie me lo va a decir.
Açıkça görülüyor ki, şirketimizin gelişimi için bu plan büyük fırsatlar sunuyor.
Conseguir esas rutas ahora a un precio razonable... nos daría una gran oportunidad de crecer.
Sen 41 yaşındasın ve açıkça görülüyor ki peruk takmıyorsun.
Tu tienes 41 y obviamente no usas un tupe.
Açıkça görülüyor ki Griffin bir sonraki oyuncağı için parçalar toplarken sadece beni sinirlendirmeye çalışıyor...
Griffin sólo quiere molestarme mientras consigue material para su nuevo juguete.
Kramer beni buraya getirdi ama açıkça görülüyor ki ben asla bir şey yapamam.
Kramer me habló de venir pero obviamente yo nunca podría hacer algo así.
Açıkça görülüyor ki oldukça orantılı bir kişisin.
Obviamente, es un individuo muy bien proporcionado.
Açıkça görülüyor ki o kimseyi öldüremedi.
Por cierto que no puede matar a nadie.
Buraya iyi niyetle geldik, ama açıkça görülüyor ki...
- Venimos en buena fe y... - ¿ Buena fe?
Bak, açıkça görülüyor ki sizin ilacınız çok etkili.
Mire, es obvio que su medicina es muy... Bueno, es muy efectiva.
Varlığını görsel olarak belirledik,... ama hasar açıkça görülüyor ki saklı kalmış.
Confirmamos visualmente su presencia, pero los daños debían estar ocultos.
Açıkça görülüyor ki siz, ikinizin olay çıkarmada hiç tecrübesi yok.
Obviamente, no tienen experiencia en armar escándalos.
Açıkça görülüyor ki olayın benle alakası yok.
Esto no tiene nada que ver conmigo.
Ama tüm uygarlıkları açıkça görülüyor ki bu böcekler tarafından yerle bir edilmiş.
Pero toda su civilización fue claramente exterminada por este bicho.
Öyleyse açıkça görülüyor ki şimdi yaptığı hiçbir iyilik... geçmişte yaptıklarını silemez.
Es obvio que ningún acto bueno en el presente... puede borrar lo que ha hecho en el pasado.
Açıkça görülüyor ki Linea buradaki mahkumların saygısını kazanacak bişeyler yapmış.
Está claro que Linea se ha ganado el respeto de estos prisioneros.
- Açıkça görülüyor ki, canlandırıcı birşey ısmarlıyorum.
- Ordenando un refresco, obviamente.
Özgür irade, açıkça görülüyor ki, bu küçük dünyamızda pek büyük bir faktör değil.
Obviamente el libre albedrío no es un factor determinante en nuestro pequeño mundo.
Bay Williams'a olan şu anki duygularım ne olursa olsun açıkca görülüyor ki küçük bir kız için uygun bir baba değil.
Y no importan mis sentimientos por el Sr. Williams ahora... todavía es obvio para mí que él no es un padre apto para una niña pequeña.
Açıkca görülüyor ki, bu durum buradaki tek çalışan insanın suçu.
Obviamente, este es el resultado... de que solo hay uno que trabaja por aquí.
Sayın Yargıç, açıkca görülüyor ki, bu insanlar kaderlerini hak ediyorlar.
Su Señoría, estas personas obviamente merecen su suerte.
Danışman Troy un görüntüsü, bir kadın, sizin tarafınızdan kesilip yok edildi, açıkca görülüyor ki bilinçsizce kendi annenize sahip olma arzusu.
La imagen de la consejera Troi, una fémina, es devorada por usted, lo que indica claramente un deseo inconsciente de poseer a su propia madre.
Açıkça görülüyor olmalı ki ikisi de değil.
Creo que es evidente que no soy ninguno de los dos. ¡ Cielo Santo!
Açıkca görülüyor ki, bu bir tür lanet.
Obviamente, esto es alguna clase de maldición.
Küçük bir bebeği günahlarından arındıracağız, açıkça görülüyor ki bebekler dünyaya günahsız gelirler ve biz herşeyi berbat ederiz.
¿ Qué creen que eso signifique?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]