Bir tek tradutor Espanhol
63,890 parallel translation
Geriye bir tek külleri kaldı dileklerimin.
"Estas cenizas que quedan"
Gerçi sen ne istiyorsan onu yap çünkü beni bir tek kendi halim ilgilendiriyor.
Haz lo que quieras. Porque yo solo puedo preocuparme por mí.
Sen güzel bir tek boynuzlu atsın.
Eres un unicornio hermoso.
Yani, bu epey cilveli bir tek boynuzlu at.
Qué unicornio más pícaro.
Ama şu tek buluşmada öğrendim ki sen kendinden çok emin, bağımsız birisin ve bence bu harika bir şey.
Pero.. En esta reunión, he aprendido que eres muy seguro e independiente y creo que eso es realmente increíble.
Köpek tek bir kemik uğruna sahibini korur benden emeksiz kemik bekleme.
Incluso un perro protege la casa de su dueño cuando se le ofrece un hueso. Por lo tanto, no espere carne sin hueso de mí.
Sen bana tek bir adres gönderdin, gerisi nerede?
Usted me ha enviado sólo una dirección. ¿ Dónde están los demás?
Efendim, tüm numaralar tek bir adrese ait.
Señor, todos esos números son del mismo lugar.
- Tüm numaralar tek bir adrese mi ait? - Evet efendim.
Todos esos números son del mismo lugar?
Parmağımın tek bir hareketiyle hayatın sona erecek.
Un movimiento de mi dedo llevará tu vida a su fin.
Yeni tek bir hikaye var.
Así que es solo una historia.
Halen daha tek bir kelime bile etmedi.
Aún no ha dicho una palabra.
Geriye tek bir seçenek kalıyor.
Sólo queda una opción.
Hiç beklemediğin bir anda ensende belireceğim. O evde tek başına fazla rehavete kapılma.
Voy a ir a por ti cuando menos te lo esperes, así que no te pongas muy cómodo en esa casa que tienes para ti solo.
Çünkü bir can kurtarmaktan daha tatmin edici tek şey can almaktır.
Porque lo único más satisfactorio que salvar una vida es arrebatar una.
Tek mirasın kimsenin tanımadığı bir katil olmak.
Tu legado es el de un asesino al que nadie conoce.
Evde tek bir tane havlu var.
Solo había una toalla.
Tek bir havlun ve yarısı kullanılmış üç tane şampuanın var.
¿ Tienes una toalla y tres botellas de champú medio vacías?
- İşte... Buradaki insanlara bakıyorum ve tek gördüğüm bir sürü devasa penis ve vajinanın kol kola dans edişleri.
Porque miro a mi alrededor y solo veo un montón de penes y vaginas gigantes bailando entre sí.
Yani şimdi yiyeceğimiz siyah gergedandan daha ender bulunan tek şey, para ödediğimiz bir insan.
Entonces, si hay algo más exótico que este rinoceronte negro en la mesa, es una persona a la que se le paga dinero.
Ya da bilge bir adamın sözleriyle, "Tüm kötülük tek bir amaçtan gelir."
O parafraseando a un sabio : "Todo lo malo viene de una sola fuente".
Tek bir neden gösterebilir misin?
¿ Puedes darme una razón?
Tek söylediğim Hodgins'e yaptığının güzel bir şey olduğu.
Todo lo que digo es que lo que hizo por Hodgins fue bueno.
Bu Pen Gu'dan çıkmak için tek şansım ve anlamlı bir şey yapmak için.
Esta es mi oportunidad de irme de Pen Gu y hacerme famoso.
Gezegende yaşayan herkes sığınacak bir sıcaklığın peşinde. Tek amacımız bu.
Todos en este planeta todos buscamos calor.
Tek gereken güzel, okkalı bir tokat.
todo lo que necesitas es una buena bofetada.
Ve sen benimle, bir hapis hücresi arasında duran tek şeysin.
"Y tú eres todo lo que hay entre yo y una sentencia de prisión."
Bugün öğrendiğin tek bir şey varsa o da şudur bir ordu kurmanın en iyi yolu, korku yaratmaktır.
Y si hay algo que hayas aprendido hoy, es esto, la mejor manera de construir un ejército es a través del miedo.
Öğrenmenin tek bir yolu var.
Solo hay una manera de averiguarlo.
Bildiğim tek bir kelime var. Hepsi bu.
Solamente tengo una palabra, eso es todo.
Bağışçılarım kendilerini tek bir kelimeyle tanıtıyorlar.
Simplemente... mis benefactores se identificaron con una sola palabra.
Nasıl başa çıkacağımla ilgili tek bir fikrim olmasa bile.
Aunque no tenga ni idea de cómo lidiar con ello.
Sanırım sana tek bir sorum var.
Creo que tengo una pregunta para usted.
Sonrasında hatırladığım tek şey bir yer altı hücresinde uyandığım.
Lo siguiente que supe fue que me desperté en una celda bajo tierra.
Beyinleri tek başına elde etmenin bir yolunu buldu ve kendisini zorlayan adama artık hizmetine ihtiyacı olmadığını söyledi.
Encontró una manera de conseguir cerebros por su cuenta y le dijo al tío que le extorsionaba que ya no necesitaba sus servicios.
Belki bir iki tek atarız?
¿ Quizás para un Gin Rummy?
Eğer seni bulurlarsa, tek ihtiyaçları olan şey senin kanından bir damla sonra cadıları senin aileni takip edebilirler.
Y si te encuentran, todo lo que necesitan es una gota de tu sangre, y entonces sus brujas podrán rastrear a tu familia.
O tür yaratıklar sadece tek bir dilden anlar ben o dili sıkça konuşuyorum.
Criaturas como ellos solo respetan un lenguaje, y yo lo hablo con fluidez.
Senden tek istediğim bir hapsetme büyüsü.
Todo lo que necesito de ti es un hechizo de límites.
Şuracıkta kelleni uçurmamam için tek bir sebep söyle.
Dame una buena razón por la que no debería cogerlo simplemente y decapitarte.
Ama tek bir sebep aramak kaybedilmiş bir savaş olur.
Pero buscar una razón es una batalla perdida.
Tamamen kendine hizmet eden şeyler dışında söyleyecek bir sözü olan tek kişiydi.
Fue la única que dijo algo que no era sólo para su conveniencia.
Daha önce bir adamı tek başına ölürken hiç görmediğim için merak ettim.
Nunca he visto morir a un hombre solo, tenía curiosidad. Vamos.
Tek istediğim bir kez daha yapman.
Una vez más. Es todo lo que te pido.
Aklıma bunu kullanabileceğin tek bir yer gelmiyor.
Porque no se me ocurre para qué se puede utilizar.
Bak, tek bir şey söyleyeceğim, tamam mı?
Mira, solo voy a decir una cosa, ¿ vale?
Çünkü, orada tek gördüğüm şey fitili alev almış bir hatundu.
Porque lo que yo vi fue a una persona completamente loca.
Oldukça zekice bir davranış, çünkü bilmen gereken tek şey...
Creo que eso es inteligente, porque todo lo que necesitas saber...
Ölü bir bebeği dile getirmek, birinin senin için üzülmesini garanti edecek hemen hemen tek şeydir.
Un bebé muerto es casi la única cosa que garantiza que te sientas mal por alguien.
Ya tek anlamı Annalise'nin bir şey yapmadığını ispatlayamamış olmasıdır.
O simplemente significa que Annalise no puede demostrar que no lo hizo.
Wes öldükten sonra bile tek yaptığın, Annalise'yi işaret etmekti ki bu şüpheli bir davranıştı.
Desde que Wes murió, todo lo que has hecho es apuntar con el dedo a Annalise, un comportamiento sospechoso.
bir teklifim var 32
tekrar et 124
tekrar 486
tekrar dene 167
teki 26
tekrar deneyin 40
tekrar merhaba 87
tekrar olmaz 31
tekila 43
teknik 20
tekrar et 124
tekrar 486
tekrar dene 167
teki 26
tekrar deneyin 40
tekrar merhaba 87
tekrar olmaz 31
tekila 43
teknik 20
tekrar edin 21
tekrarla 75
tekne 40
tekrar yap 55
tekrar teşekkür ederim 48
tekrar söyler misin 18
tekrar görüşürüz 29
tekrar deneyelim 67
tekrar tekrar 43
tekrar hoş geldiniz 40
tekrarla 75
tekne 40
tekrar yap 55
tekrar teşekkür ederim 48
tekrar söyler misin 18
tekrar görüşürüz 29
tekrar deneyelim 67
tekrar tekrar 43
tekrar hoş geldiniz 40
tekrar ediyorum 604
tekrar söyle 113
tekme 18
tekrar soruyorum 43
tekrar hoş geldin 25
tekrar bak 28
tek yapman gereken 65
tek sorun 72
tekrar hoşgeldin 22
tekrarlıyorum 245
tekrar söyle 113
tekme 18
tekrar soruyorum 43
tekrar hoş geldin 25
tekrar bak 28
tek yapman gereken 65
tek sorun 72
tekrar hoşgeldin 22
tekrarlıyorum 245