Doğruyu söylemek gerekirse tradutor Espanhol
942 parallel translation
"Anne, doğruyu söylemek gerekirse ben terk ettiğin oğlunum."
Madre, la verdad es que soy el hijo que abandonaste.
Doğruyu söylemek gerekirse bu gece çok gerginiz Baron.
A decir verdad, barón, esta noche estamos algo nerviosos.
Doğruyu söylemek gerekirse, derhal bir şekilde biraz para bulmalıyım.
A decir verdad, debo conseguir dinero como sea inmediatamente.
- Doğruyu söylemek gerekirse...
- Si te digo la verdad...
Doğruyu söylemek gerekirse onları hatırlamıyorum.
Pero, a decir verdad, no las recuerdo.
- Doğruyu söylemek gerekirse, açlıktan ölüyorum.
- A decir verdad, estoy famélico.
Doğruyu söylemek gerekirse, zaten gelecektim. - Elbette ki.
- Pero para serle franco, habría venido de todos modos
Sizin için bir önemi varsa, doğruyu söylemek gerekirse eşinizle geçirdiğimiz 7 yılda, kendimize sitem ettiğimiz hiçbir şey yok.
Si le interesa y para ser justo con su mujer... debo decir que no hay nada que debamos reprocharnos... en esos 7 años.
Doğruyu söylemek gerekirse bu meseleye hiç kafa yormadım.
Si le soy sincero, no estoy muy pendiente de ella.
Şey, doğruyu söylemek gerekirse, bir şey gündeme geldi Bob.
Bueno, en realidad, surgió algo, Bob.
Dostlar, Romalılar, köylüler, doğruyu söylemek gerekirse dün gece oldukça güzel vakit geçirdim.
Amigos, romanos, compatriotas, a decir verdad pasé una noche espectacular.
Doğruyu söylemek gerekirse, buraya bir şey almak için de gelmedim.
A decir verdad, no vine a comprar nada.
Doğruyu söylemek gerekirse, bana "kitap kurtlarının küçük annesi" derler.
De hecho, me llaman "la pequeña madre de los ratones de biblioteca."
Bayan Nash, doğruyu söylemek gerekirse buraya bir müze eseri gibi hayran olunmak için gelmedim.
Señorita Nash, a decir verdad... No he subido hasta aquí para que me admiren como a una pieza de museo.
Doğruyu söylemek gerekirse, birazcık duygusallaştım bu yüzden de bir kaç dakikalığına buraya geldim.
Bueno, a decir verdad, me estaba poniendo un poco sentimental... así que vine aquí por unos minutos.
Doğruyu söylemek gerekirse savaştan önce böyle yerlerin varlığından bile bihaberdim.
No me había dado cuenta de que existía el campo antes de la guerra.
Doğruyu söylemek gerekirse, antika satıcısı... ünlü bir sahtekarmış ve hırsızlık ürünü değerli eşyaları satıyormuş.
De hecho, el anticuario era... un pillo conocido que vendía objetos robados.
Doğruyu söylemek gerekirse, dün akşam biraz duygusallaştım.
Para serte honesto, anoche estaba sensible.
Bauer'la ben konuşurum. Doğruyu söylemek gerekirse Joe, böyle işleri midem kaldırmıyor benim.
Para ser sincero, Joe, no tengo estómago para este tipo de cosas.
Doğruyu söylemek gerekirse, onu öpmek için can atıyordum.
Le confieso que yo también deseaba que lo hiciera.
Doğruyu söylemek gerekirse hiçbir fikrim yok, efendim.
No tengo la menor idea.
Doğruyu söylemek gerekirse, Majesteleri, sizi uyarmaya çalışmıştım ama siz, efendim, iflah olmaz bir romantiksiniz.
Si me permite, Su Majestad, traté de avisarle, pero usted, señor, es un romántico incurable.
Belki de bana söylemeye hazır değilsindir, başın belada olduğu için de... Doğruyu söylemek gerekirse, senin açından işlerin yoluna gireceğini düşünüyorum.
Quizá aún no estés lista para decírmelo pero pienso que las cosas mejorarán para vosotros.
Doğruyu söylemek gerekirse, bilmiyorum.
Para ser honesta, no lo sé. No he ido últimamente.
Doğruyu söylemek gerekirse, benim de yok.
A decir verdad, yo tampoco.
Doğruyu söylemek gerekirse, dul bir adam olmanın getirdiği yalnızlığı bir iki sene önce hissettim.
A decir verdad, no habia sentido la soledad de la viudez... ... hasta estos últimos años.
Doğruyu söylemek gerekirse, orada evlendim.
Te diré la verdad : volvi para casarme.
Doğruyu söylemek gerekirse Oliver, başka bir stüdyoyla anlaştım.
La cosa es, Oliver, que estoy muy bien en otro estudio.
Doğruyu söylemek gerekirse hâlâ bazen sizin gibi beyefendilerle sohbeti özlüyorum, doktor.
A decir verdad, a veces aún extraño la conversación... de caballeros como usted, doctor.
Stilimin hala sert ve katı olduğunu biliyorum ama doğruyu söylemek gerekirse Kay'in bu yaz buraya gelmesi çizimlerime yumuşatıcı bir etki veriyor.
Sé que en mi estilo aún hay aspereza y rigidez pero a decir verdad creo que la presencia de Kay aquí este verano ejerce una influencia que da suavidad a mi obra.
Doğruyu söylemek gerekirse bu pek mümkün görünmüyor.
Y, para serle sincero, eso es algo que me parecía imposible.
Doğruyu söylemek gerekirse, bunun sizi biraz yumuşatacağını umdum.
La verdad es que esperaba que eso lograra romper el hielo.
Doğruyu söylemek gerekirse, kuzenim Bertie ile bana seyahatlerinde bir yerde tanıştığın şu kırıkçı hanımdan bahsettin.
Por cierto, usted nos habló a mi primo y a mí... sobre cierta señora paralítica a la que conoció en sus viajes.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu akşam bir randevum var. Hayır, teşekkürler.
No, gracias.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu evde bile olmayabilir.
De hecho, puede que ni siquiera esté en esta casa.
Doğruyu söylemek gerekirse... dünden beri hiçbir şey yemedim.
En realidad, no he comido desde ayer.
Doğruyu söylemek gerekirse Francis'in adını andığını sanmıyorum.
De hecho, no creo que Francis llegara a mencionarlo.
Sana doğruyu söylemek gerekirse Ichi, seninle konuşmak istedim...
A decir verdad, Ichi, quería hablar contigo...
Doğruyu söylemek gerekirse ben de hep merak ediyorum.
Para serle honesto, a veces también me lo pregunto.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu dünyada sizden daha fazla hayranlık duyduğum çok az insan vardır.
La cuestión es que hay muy pocos hombres en el planeta a quien admire más que a usted.
Doğruyu söylemek gerekirse, siyasi görüşünü tamamen yitirmiş gibi görünüyor.
En verdad, parece haber perdido toda perspectiva política.
Doğruyu söylemek gerekirse, mangal yapıyordum.
Para decirle la verdad, yo estaba teniendo una barbacoa.
İstediğinin bu olmadığını biliyorum ama doğruyu söylemek gerekirse...
No es lo que quieres, pero... ¿ Cómo que no?
Evet, doğruyu söylemek gerekirse büyükbaba Brecht söylerdi bunu sanatçılar doğruyu söylemeli diye.
Sí, habla como si estuviera citando a la verdad. Es lo que decía Brecht. Los actores deben citar.
Ya da, doğruyu söylemek gerekirse... bir kadın.
¿ O debería decir la mujer?
Doğruyu söylemek gerekirse, tekrar görüşmemiz için bir sebep de yok.
En realidad, no hay motivo para que volvamos a vernos.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu konuda daha fazla diretmem imkansız.
Pero a decir verdad, no puedo exigir demasiado.
Doğruyu söylemek gerekirse tüm bunlar...
A decir verdad, todo esto y el festival...
Doğruyu söylemek gerekirse, çok erken saatte zil zurna sarhoş oldum.
Bueno, a decir verdad... Me estrellé tipo de... temprano en la noche.
Doğruyu söylemek gerekirse, bana teklif etti.
Para decirte la verdad, Él me ofreció uno.
Doğruyu söylemek gerekirse, Elisa diye biri yok.
A decir verdad, no hay ninguna Elisa.
gerekirse 81
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru mu söylüyorsun 24
doğru değil 421
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47
doğru söylüyor 187
doğru mu söylüyorsun 24
doğru değil 421
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47