English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Doğru söylüyor

Doğru söylüyor tradutor Espanhol

2,222 parallel translation
İdris doğru söylüyor amirim. Yetişemiyoruz.
Idris está en lo cierto, Sr. No damos más
Doğru söylüyor, hepsi kötü değiller.
No todos son monstruos.
Yani doğru söylüyor.
Quiero decir, ella tiene razón.
Doğru söylüyor.
Ella tiene razón.
Şef doğru söylüyor.
El jefe tiene razón.
- Doğru söylüyor, öylesin.
- Tiene razón. Lo eres.
Doğru söylüyor.
Tiene razón.
- Doğru söylüyor, var. Bir yerlere inmesi gerek, değil mi?
Tiene que aterrizar en algún lugar, ¿ no?
- Doğru söylüyor evlat.
No entres en esa espiral de vergüenza.
Doğru söylüyor.
Está diciendo la verdad.
Evet, Nick doğru söylüyor adamım, aynen böyle olman lazım.
Nick tiene razón. Debes ser así.
Doğru söylüyor.
Es cierto. Así es su cara.
- Esasen doğru söylüyor.
- Básicamente está en lo correcto.
Bence doğru söylüyor.
Creo que dice la verdad.
Zeus, kardeşimiz doğru söylüyor.
Zeus, nuestro hermano dice la verdad.
- Doğru söylüyor.
- Tiene razón.
Doğru söylüyor ve bizce sende işin içindesin.
Es verdad, y pensamos que usted está involucrada.
Doğru söylüyor.
Verdadero.
- Efendim, doğru söylüyor o başlattı.
- Señor, es verdad. Él empezó.
- Doğru söylüyor.
- Dijo algo válido.
Evet, doğru söylüyor.
- Sí, él tiene razón.
Doğru söylüyor.
Así es.
- Doğru söylüyor
- Es verdad.
- Doğru söylüyor. Ne iş?
- Sí, ¿ qué mierda?
Doğru söylüyor.
¡ Es cierto!
Doğru söylüyor.
Tienes razón.
Doğru söylüyor olsan iyi olur evlat.
Mejor que tengas razón, niño.
- O doğru söylüyor.
- Dice la verdad.
Doğru söylüyor.
Dice la verdad.
Bak, Neil doğru söylüyor. Onlarla beraber büyüdük, bunda büyütülecek ne var?
Neil tiene razón, crecimos con ellos. ¿ De qué hay que hablar?
Doğru söylüyor, Kaptan.
Tiene razón, jefe. Digo que nos vayamos.
Doğru söylüyor. Adam gibi bir iş bul. Kilisedeki sadaka paralarını araklayarak olmaz öyle.
Es verdad, y buscarte un trabajo, no solo mangar del plato de la recolecta en San Tim.
Doğru söylüyor. Ne biliyorsun, Peter?
Dice la verdad, ¿ Qué sabes Peter?
Bir şeyler söylediği zaman, doğru şeyler söylüyor. ve tıpkı noel gibi kokuyor.
La manera en que come, la manera en que habla de cosas, cosas reales, y el huele a Navidad.
Doğru hissettiğini söylüyor.
Decía que se sentía bien. - ¿ Bien?
Hala insanların eşyaları için doğru yeri aradıklarını söylüyor.
Dice que la gente está todavía buscando... el lugar adecuado para poner estas cosas.
Doğru söylüyor.
No lo sé.
Sence doğru mu söylüyor?
¿ Piensas que él está diciendo la verdad?
Burada doğru şeyi yapmaya çalıştığını söylüyor.
Según esto estaba intentando hacer las cosas bien ;
- John, senin bir casus olduğunu söylüyor. Bu doğru mu?
- John, dice que eres un espía, ¿ es eso cierto?
Stars and Royals muhabiri şişko Leif Vinther Marienborg'da nöbet tutuyor ve Başbakan'ın haftalardır yalnız uyuduğunu söylüyor. Doğru mu bu?
Ese gordito, Leif Winther, de "Estrellas y Realeza", está acampado a las afueras de Marienborg y ha observado que la primera ministra duerme sola desde hace un par de semanas.
Doğru olmadığını söylüyor.
Ella dice que no es verdad.
Doğru söylüyor.
No está mal.
O doğru söylüyor.
Está diciendo la verdad.
Medyada terör saldırısının neyi kapsadığı ile ilgili bir tartışma başlamadan biran önce açıklama yapmamızın politik olarak doğru olduğunu söylüyor ve ben de Ona.. bir sürü şekilde... dereyi görmeden... Ne?
Dice que sería políticamente conveniente hacerlo antes de que la prensa empiece un debate sobre lo que constituye un acto terrorista y estaba intentando decirle de todas las maneras posibles que no quiero estar contando mís pollos antes de... ¿ Qué?
Doğru mu söylüyor?
¿ Él dice la verdad?
- Doğru söylüyor.
- Cierto.
Aa, doğru! Singh ve ekibi bunu bana altı yıldır söylüyor.
Justamente... de Singh y su equipo hace seis años.
Çalmasını bilmiyorum. Bu doğru değil, Annem bir şarkıcı olduğunu söylüyor.
No es cierto, eres cantante.
- Kartta doğru olduğunu söylüyor.
Aquí lo dice en la tarjeta.
Doğru söylüyor Larry.
Así es.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]