Dışarıya bak tradutor Espanhol
226 parallel translation
Dışarıya bak. 500 metre boyunca, ne bir ağaç, ne de çalı.
Mire ahí fuera. 460 metros sin un árbol, sin un matorral.
Tam da, dışarıya bakıyordum, efendim.
He estado echando un vistazo ahí fuera, señor.
Pencereden dışarıya bak.
Mira por esa ventana.
Sen bodruma bak, ben dışarıya bakarım.
Yo registraré afuera.
- Tamam, o zaman ben dışarıya bakayım, sen bodruma bak.
- Yo saldré y tú bajarás.
Dışarıya bakın! Pencereye!
¡ Cuidado, en la ventana!
Dışarıya bak, gelip gelmediğini kontrol et.
Llame a la policía y pregunte si le van a traer.
Dışarıya bak.
Busca afuera.
- Dışarıya bakıyorum.
- Miro por la ventana.
Dışarıya bak.
Mire hacia fuera.
- Dışarıya bak.
- ¡ Asómate!
Dışarıya bakın komutan.
Mire allí, comandante.
Gidin dışarıya bakın.
Venga, volved afuera.
Dışarıya bak.
Echa un vistazo afuera.
Orada, yağmurun içinde durmuş, dışarıya bakıyor.
Se queda ahí parado y mira la lluvia.
Dışarıya bak.
Hecha un vistazo por ahí.
Dışarıya bak.
Mira a toda esa gente fuera.
Pencereden dışarıya bak, onları göreceksin.
Mira por la ventana y los verás.
Hey, dışarıya bak!
Hey, cuidado! - Alto!
- Dışarıya bak, dostum.
- Cuidado, amigo. - ¿ Quién es?
İnan ki çözülür. Dışarıya bak.
Seguro que sí Mire fuera
Dışarıya bakın, hava açıyor...
Espero que estén disfrutando esta noche.
Hep pencereden dışarıya bakıp Moskova'ya göçen... ördekler için mızmızlanan kadınlar...
Siempre llenos de mujeres mirando por las ventanas, lloriqueando por los patos que se van a Moscú.
Pencereden dışarıya bakıyorum ve yağmurun yağışını izliyorum Seni özlüyorum, aşkım...
Miro por la ventana, Veo gente pasar te extraño, mi amor,
Fred, dışarıya bak.
Fred, fíjate afuera.
Dışarıya bakıp eyaletin çoğunu, okyanusu ve o gölgeyi görebiliyordunuz.
Puedes mirar hacia afuera y ver una gran porción del Estado... y el océano y cosas así.
Sana dışarıya bak dedim!
¡ Te dije que tuvieras cuidado!
Dergi yığının arasından seçtiklerini okuyor... dışarıya bakınıyordu.
Ella había estado leyendo una pila de revistas.
Dün akşam bir restorantta oturuyordum ve dışarıya bakıyordum... arabamın önündeki yere park etmeye çalışıyordu.
Estaba en un restaurante anoche mirando por la ventana a una mujer que intentaba desaparcar.
Kemerimi açamıyorum! Dışarıya bakın!
No puedo quitarme el cinturón.
- Şimdi dışarıya bak.
- Sí.
Şu pencereden dışarıya bir bak.
Mire por esa ventana, Pip.
Hemen birkaçınız dışarıya çıkıp bakın Eğer AB Rh ( - ) olan birini bulursanız.
Vayan a buscar, a ver si encuentran a alguien con sangre AB.
Ve şimdide bakıyorum, dışarıya çıkıyorsun.
Y ahora comes fuera..
# Dışarı bak, Peder Ağaçlarda tek bir yaprak bile kalmamış # Sırtında bir ağaç parçası taşı Onu götürmenin vakti geldi Ah, evet.
Querido padre, ya se está acercando el día en que tendrás que emprender el fatídico viaje.
Dışarıya bir bak.
Mire por la ventana.
Pencereden dışarı bak.
Mira por la ventana. Ya hay luz.
Bak, çavuş Hemen ayılıyosun ve ben söylediğimde buradan çıkmak için hazırlanıyorsun ya da ben seni dışarı atıyorum, Bay Wichowsky.
Mire, sargento, le quiero sobrio y preparado para la marcha cuando se lo diga o será arrestado, Wichowsky.
- Dışarıdaki gardiyan nasıl biri? - İcabına bakıldı. - Ya avlu, kapılar?
¿ Cómo pasó esto por la guardia?
Pencereden dışarıya bir bak.
Echa un vistazo por la ventana.
Dışarıya bakıyor.
Mira hacia afuera.
" Güzel, dışarı bak, çünkü seni arıyor, deneyimlediğim erkekliğini sana da yaşatmak için.
" Bueno, mira afuera. Él está buscando para usted, para mostrar lo que ya me ha demostrado.
Dışarı çıkmış olabilir bu yüzden lütfen etrafınıza bakın.
Quizá ya haya subido... así que miren a su alrededor.
Dışarıya bakın.
Vean. Vean afuera.
Bak, sekiz aydır geceleri, bu evden dışarı çıkmadık.
Mira, ya no por la noche desde que salimos de la por lo menos 8 meses.
Bu çöl... dışarı bakınca gördüğümüz bu topraklar... bir daha eskisi gibi olmayacak.
Este desierto... esta tierra que contemplamos... ya nunca sería igual.
Şu pencereden dışarı doğru uzan... Aşağıya bak.
Saca la cabeza por la ventana y mira para abajo.
Çocuklar, şimdi dışarıya çıkıp, babanızın genellikle saklandığı, evin altına bakın.
Bueno, ahora, niños Salgan a la calle y busquen debajo De la casa donde su padre se suele ocultar.
Ya birileri dışarıdan bakıldığında öyle bir görüntü vermek istemişse? - Neden? - Eskortluk yaptığım mahkum için.
¿ Por ejemplo, si alguien quería coger al prisionero que escoltábamos?
Aslına bakılırsa, dışarısı artık pek de güzel değil.
La verdad es que afuera ya nada es agradable.
Ben büyük pencereden dışarı bakarken, arkamdan takım elbiseli adamların girip çıkıp, bana bir şeyler fısıldadıkları ve benim, ufka bakıp, evet ya da hayır dediğim gelecek.
Aquél en el que estoy ante una gran ventana, de espaldas al cuarto... mientras tipos en traje entran y salen y me susurran al oído. Y yo sé lo debo mirar al horizonte y asentir o negar. ¿ recuerdas eso?
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50