English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ F ] / Fark ettim

Fark ettim tradutor Espanhol

9,047 parallel translation
Ben neyi fark ettim biliyor musun?
¿ Sabes de lo que me di cuenta?
Ama sonra senin hayatta böyle bir şey yapmayacağını fark ettim.
Pero luego de mi cuenta de que nunca jamás harías algo así.
Bu sabah adamlarıma içtima yaparken iki kayıp fark ettim.
Tras reunir a mis hombres esta mañana, he descubierto que dos han desaparecido...
Film dünyasının değiştiğini fark ettim.
Veía que la industria del cine estaba cambiando.
Nedenini düşünecek çok vaktim oldu, bana ve Ralph'a pek çok faydan olduğunu fark ettim. - Ralph!
Tuve tiempo de pensar por qué, y me di cuenta de que nos ayudaste a Ralph y a mí mucho.
Zirvede bırakmam gerektiğini fark ettim.
Pensé que debía salir cuando iba ganando.
Birkaç alanda maliyetleri azaltabileceğinizi fark ettim.
Y revisé este archivo con tus facturas y se me ocurrieron un par de lugares donde podrías cortar costos.
Sonra da kabineden geriye kalan tek kişi ve başkan ben isem aynı şeyin benim yardımımla burada da olabileceğini fark ettim.
Y me di cuenta, si soy un superviviente del Gabinete, si soy el Presidente, Yo puedo ser parte de lo que suceda aquí.
Nick ile çalışmakta sıkıntılar yaşadığını fark ettim.
Me he dado cuenta de que Nick y tú chocáis al trabajar.
Schmidt ile çalışmakta sıkıntılar yaşadığını fark ettim.
Me he dado cuenta de que Schmidt y tú chocáis al trabajar.
Sol lobda da parankimal anormallikler olduğunu fark ettim.
También noto amplias anormalidades parenquimales en el lóbulo derecho.
Pekâlâ. Bağlantısı var mı bilmiyorum ama kafatası yan kemiğinde bu ölüm sonrası oluşan bıyık şeklindeki çatlakları fark ettim.
No sé si están relacionadas, pero he visto estas fracturas postmortem lineales en forma de bigote en el parietal.
Ben de kısa bir süre önce fark ettim.
Acabo de darme cuenta de que hace un tiempo.
Önce korktum ama sonra herkesin geziye bu yüzden katıldığını fark ettim.
Me aterraba, pero era lo mejor del viaje para ellos.
cunku bugun o mahkemede oturdum, ilk defa da olsa fark ettim ki cidden hapse girebilirim.
Porque me senté en la comparecencia hoy, y me vino a la cabeza por primera vez que realmente pudiera ir a prisión.
Ve fark ettim ki onca zaman kedi ve çok uzun boylu bir köpek gibi kavga etmiş olsak bile, her zaman çok iyi dost olduk.
Y me di cuenta... de que todo este tiempo, si bien peleamos como perro alto y gato, siempre hemos sido mejores amigos.
Ben bir şey fark ettim.
Yo... vi algo.
Beni takip etmediğinizi fark ettim.
No puedo evitar notar que no me siguen.
Ormanda olduğumu fark ettim.
¡ Sí, me doy cuenta que estoy en el bosque!
Merkezde olmadığını fark ettim.
Bueno, me di cuenta que estaba fuera del centro.
Bunu yazarken, bu iki olayın alakalı olabileceğini fark ettim. "
Al escribir esto, me doy cuenta de que ambas cosas podrían estar relacionadas ".
Birine onun için dua edeceğime söz verdim ama sonradan fark ettim ki dua senin yerine benden gelirse bu ikiyüzlülük olurdu.
Le prometí a alguien que oraría por ellos, y luego me di cuenta de que sería hipócrita viniendo de mí pero no de ti.
Tamam, güzel, başlarda çok üzücüydü ama fark ettim ki harika bir şeymiş.
De acuerdo, bien. Al principio me disgusté un poco pero luego me di cuenta de que es genial.
Yemek yapmak için bunlardan birine ihtiyacım olduğunu fark ettim.
Me he dado cuenta de que necesitaba una de estas para cocinar.
İlk teslimat geldiği zaman, kimin gönderdiğini anlayamamıştım. Sonra boş buzdolabımı görebildiğini fark ettim.
Cuando fueron entregadas la primera vez, no podía descifrar quién la había mandado, y luego me di cuenta que tú podías ver dentro de mi refrigerador y viste que estaba vacío.
Durmadan ama durmadan sorunlarından bahsederken ne kadar iyi bir dinleyici olduğumu fark ettim.
incansablemente de sus problemas.... y me he dado cuenta que se me da muy bien escuchar.
Atölyedeki birkaç camın kırıldığını fark ettim de.
Es que he visto algunas ventanas del taller rotas.
Bir şey fark ettim şimdi. Evlilik yatağımızın 1200 ilmekli bir saçmalıktan ibaret olduğunu mu?
¿ Nuestra cama de matrimonio de 1200 hilos es una farsa?
Alex'in mezuniyetini kaçıracağım için perişan olmuştum ama sonradan kaçırmayabileceğimi fark ettim!
Estaba desolado por perderme la graduación de Alex... hasta que noté que no tenía por qué.
Robot esprime gülmediğini fark ettim.
He notado que no te has reído de mi chiste del robot.
Bir şeylerin yolunda olmadığını da bu yüzden fark ettim.
Así es como supe que pasaba algo.
İşte o zaman Bay Sullivan'ın kayıp olduğunu fark ettim.
Y fue entonces cuando me di cuenta que el Sr. Sullivan faltaba.
Virüsün iki tarafındaki 20 baz çiftini fark ettim.
Reconocí los mismos 20 pares de bases en ambos lados del virus.
Tam da o anda ona karşı çaresizliğimin hiçbir zaman son bulmayacağını fark ettim.
Y ahí... fue cuando me di cuenta de que mi desesperación por ella no se iría nunca.
O öldüğünde kendimin de arafta yaşadığını fark ettim.
Cuando se fue me di cuenta de que yo también estaba congelada en ámbar.
Havuzun dibinde oturuyordum ve bir şey fark ettim.
Estaba sentado ahí en el fondo de la piscina cuando me di cuenta de algo.
Fakat Javier gittikten sonra yalnız kalmak istemediğimi fark ettim.
Pero cuando Javier se fue, me di cuenta... que no quiero estar solo.
Gece sen uyuduktan sonra kağıtta yazanların soundboard'daki ses düğmelerini kastettiğini fark ettim.
Después de que te fueras a la cama anoche, me di cuenta de que las notas en este papel se refieren a controles de volumen en una mesa de sonido.
Saat 4 : 00 gibi Species'in Gizli Odadaki arkadaşıyla olan sohbetinde garip bir detayı fark ettim.
Son como las 4 : 00 a.m., Me he percatado de un extraño detalle en la conversación de Species con su colega miembros de Inner Sanctum No hay nada más que extraño la forma como se hablan el uno al otro, lo que piensan es curioso...
Biliyorsun, yardımcı olamadım ama çoğu çalışanının silahlı olduğunu fark ettim.
¿ Sabes? , no puedo ayudar pero he notado que gran parte de tu personal está discretamente armado.
Evet, dosyada bir şeyler fark ettim, pek uyuşmuyor.
Sí. Me di cuenta de algunas cosas de este archivo. Simplemente no encaja.
- Evet, ben de fark ettim.
Sí, también me di cuenta de eso.
Gece olana dek beklemeye karar verdim... sonra da onu kaldırıp dışarı çıkaracaktım... ama sonra cesedi kaldırıp hiçbir yere... götüremeyeceğimi fark ettim, çünkü o çok...
Decidí que esperaría hasta por la noche y lo cogería y lo llevaría fuera, y entonces me di cuenta de que no lo iba a coger ni a llevar a ninguna parte porque era demasiado...
Zindanıma geldin, iletişim kurduk sonra sevme kabiliyetin olduğunu fark ettim.
Y entonces apareciste en mi mazmorra, nos comulgamos, y empecé a darme cuenta de que no eras incapaz de amar.
Birden fark ettim ki, ben de hayat kurtarıyorum ve üniforma giyiyorum üstelik sıkıcı biri değilim.
Y luego me di cuenta de que yo salvo vidas, llevo uniforme y no soy aburrida.
- Üyeyim. Evet, fark ettim.
- Me doy cuenta de eso.
- Evet, teşekkür ederim, ben de fark ettim.
- Gracias, eso lo entendí.
Uyandım sonra kafamda bir çuval olduğunu fark ettim. Bir sandalyeye bağlıydım.
Me desperté... y... tenía una bolsa en la cabeza... atado en la silla...
Evet onları fark ettim.
Noté que estaban aquí.
O an bir şey fark ettim.
Me di cuenta de algo.
Evet, fark ettim.
Sí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]