Gözlerine bak tradutor Espanhol
693 parallel translation
Gözlerine bakıp onu gördüğümde geri adım atmam gerektiğini hissettim. Kampa nereden geldiğini hatırlıyor musun?
Cuando vi esa mirada en sus ojos, sentí que tenía que dar un paso atrás.
Gözlerine bak.
Fíjate en su mirada.
Gözlerine bakıp, seslerini dinledim... hep seni bulabilmek umuduyla.
Les he mirado a los ojos y oído sus voces... siempre con la esperanza de que podría encontrarte.
Gözlerine bakın, nereye giderseniz takip eder onlar.
Observen sus ojos, les siguen vayan adonde vayan.
Gözlerine bakmak, bakıpta beğenmemek elde değil, insanı kuzu gibi yapar.
Veo en sus ojos la mirada de la oveja hacia ti, hacia su carnero.
Korkuyorum ama yine de, şarkı söylerken elinden tutup gözlerine bakıp sadece ona söylemek istedim.
Me intimida y, sin embargo, quería tomarla de la mano, mirarle a los ojos y cantarle algo.
Gözlerine bakın.
Míradla a los ojos.
Gözlerine bak.
Míradla a los ojos.
Gözlerine bak, yanıyorlar.
Fíjate en tus ojos. Están ardiendo.
Gözlerine bakın.
¡ Mira sus ojos!
Gözlerine bakınca ne kadar iyi biri olduğunu görebiliyorum.
Hay mucha bondad en su mirada.
Yakından gözlerine bak.
Sólo basta con miraros a los ojos, atentamente.
Gözlerine bakıyorum ve artık yaşamadığımı görüyorum.
He visto en sus ojos que yo he dejado de existir.
Gözlerine bakınca, sanki bir şey seni yakalıyor.
Puedes sentir sus ojos cuando te miran. Como si algo te agarrara.
Gözlerine bak.
Fíjese en los ojos.
Gözlerine bak.
Mírenlo a los ojos.
Aşağı bak, gözlerine bakma. Gülümse.
Mire para abajo, no me mire a los ojos, sonría.
Şu gözlerine bakın, piliç bulmuş gibi parlıyor.
Mira sus ojos. Brillan como si hubiera encontrado Oro.
Partnerlerinizin gözlerine bakın.
Miren a su compañero a los ojos.
Önce gözlerine bakıyorum sonra bagajlarına.
Primero les miro a los ojos y después al equipaje.
Yüzbaşı, gözlerine bak.
Capitán, mire sus ojos.
Örneğin, gözlerine bakıyoruz ve korktuğunu görebiliyoruz.
Por ejemplo, miramos sus ojos... y podemos ver que está asustado.
Gözlerine bakıyorsun.
El poder mirarse en sus ojos.
"Nereye gittiğine iyi bak yoksa düşersin." "Artık senin o geleceğe dikili" gözlerine bakamam. "
A mí me han dado una sola vida y... no quiero esperar la felicidad universal. ¿ Quién de vosotros locos, me quiere lo bastante como para protegerme de la muerte?
Önce gözlerine bakıyorum sonra bagajlarına.
Primero miro sus ojos y después el equipaje.
Gözlerine bak.
Mira... Sus ojos.
- şunun gözlerine bak, gözleri dönmüş.
- Tiene los ojos encolerizados.
Gözlerine bakıp durdum, çünkü gerçekten.... gerçekten....
No dejaba de mirarla porque quería... Realmente quería ver...
Ölü bir adamın gözlerine bakar gibi gözlerimin içine bakıyorsun.
Mis ojos te miran como mirarían los ojos de un muerto.
Onun gözlerine bakıyorum, ve yemin ederim Tony, hiçbir şey göremiyorum.
Te lo juro, Tony, lo miro a los ojos, y no veo nada.
Bir otel odasında birbirimizin gözlerine bakıyoruz.
Aquí estamos en una habitación de hotel, mirándonos fijamente a los ojos.
Tamam, soyun, gözlerine bakın, kulaklarına bakın, burnuna bakın... ve parmak uçlarına değinceye dek eğip orayada bakın.
Bueno, desvístanlo, revisen sus ojos, sus orejas, su nariz... y que se doble hasta tocar sus pies y revisen ahí también.
Sen de gözlerine bak.
Y sus ojos.
Dedim ki : " M.J.'in en müthiş yönü gözlerine bakınca ve o da sana bakınca her şeyin normal olmaktan çıkması.
Le dije : " Lo fantástico de M.J es que cuando la miras a los ojos y ella te mira a los tuyos sientes que todo está un poco raro.
# Onun gözlerine dikilmiş bakıyorken, ne söyleyebilirdim ki, ona.
Y eso es lo que yo le dije en cuanto la miré a los ojos.
Sadece gözlerine bak.
Observémolos.
Benim biricik yavrum. - Gözlerine bak.
Tesoro de su madre.
Ve birbirlerinin gözlerine nasıl bakıyorlar...
Y cómo se miran a los ojos...
Şuraya bak, gözlerine.
Mira eso, en sus ojos.
Gözlerine bir bak.
Mira tus ojos.
Şu gözlerine ve tenine bak!
¡ Qué ojos! ¡ Qué piel!
Her biriniz, sevimli gözlerine ve oradaki parıltıya bakın ;..
Mirad en sus dulces ojos y en su mirada, cada uno de vosotros...
Gittikçe uzaklaşmaya başladı ve... her zaman sanki bir şeyler demeye çalışıyormuş gibi bir bakış yerleşti gözlerine.
Se volvió distante... Siempre con una expresión en los ojos como si estuviera... intentando decir algo.
Le Chiffre'nin karşısına oturacağım, gözlerine bakıp diyeceğim ki... kart istemem.
No quiero cartas.
Gözlerine bir bakın...
Y mira a los ojos de mi hija
Ama bakın kızımın gözlerine
Pero mira a los ojos de mi hija
Ay ışığında o solgun alnına, kapalı gözlerine rüzgârda uçuşan tutam tutam saçlarına bakıp kendi kendime şöyle dedim :
En el claro de luna, miré su... frente pálida, sus ojos cerrados, sus mechones de cabello que temblaban en el viento, y me dije a mí mismo :
Dizlerimin üzerine çöktüm ellerimi uzatıp dingin bakışlarımı gözlerine çevirdim.
" Me arrodillé... y extendí las manos con mi mirada fija descansando sobre sus ojos.
Gözlerine bak.
Fíjate en sus ojos.
"lşık ve gölge birleştiği zaman..." "... güneşi gören ve zamanı söyleyen keçiye bak... " "... ve beni onun gözlerine yerleştir. "
"Cuando la luz y la sombra sean unidas enfrenta al chivo en las alturas que enfrenta al sol y dice el tiempo y colócame en sus ojos."
Gözlerine bak.
Mira tus ojos.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakan 73
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakan 73
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50