Günün sonunda tradutor Espanhol
1,177 parallel translation
Ya üç günün sonunda bir şey olmazsa?
? Y si no ocurre nada?
Yine de günün sonunda, uykuya dalmadan önce... kendini kanunlara saygılı hissediyorsundur.
Pero al fin y al cabo... tú te vas a dormir sintiéndote legítimo, ¿ cierto?
Günün sonunda, aranızdan, Pan Am'ın hostes eğitim programına... katılacak... sekiz genç hanım seçeceğim.
Al final del día, escogeré a ocho señoritas para que participen en el programa de entrenamiento para futuras aeromozas de Pan Am.
Ben kendimle yaşayabilirim çünkü günün sonunda kötülükten çok iyilik yaptığıma inanıyorum.
Puedo vivir conmigo mismo, porque, al final del día creo que hago más el bien que el mal.
Bazen günün sonunda ofisten ayrılıyorum ve arabaya biniyorum eve doğru yola çıkıyorum... 15 dakika sonra burdayım- - Bu evin önünde park etmiş duruyorum.
Hay veces que cuando salgo de la oficina entro a mi auto y me dirijo hacia mi casa y, 15 minutos después, estoy aquí... Estacionado frente a esta casa.
Günün sonunda kurşunlar kötü adamların vücudundaydı, bizim değil.
Las balas estaban con los tipos malos, no nosotros.
Bu dergi aboneliklerini satacaksınız. Her günün sonunda size bir ücret ödeyeceğiz.
Ambos ganarán comisiones iguales por las suscripciones que vendan... mismas que nosotras les pagaremos al finalizar cada día.
- Günün sonunda iyi olur.
No podrá trabajar por el resto del día.
- Ama günün sonunda takdir eden mi var?
- Pero al final ¿ reconocen la labor?
Bunun günün sonunda hatırlatır mısın?
¿ Podrás recordármelo para el final del día?
Günün sonunda....
Al acabar el día...
Günün sonunda, burada olduğuma memnunum.
Al acabar el día, estaba feliz estaba aquí.
Günün sonunda, her gece yalnız sigara içmek ve... TV kanalı değiştirmek olan davranışlarım ne zaman değişecek?
¿ En cuánto tiempo más cambiaré eso de esperar a que llegue la noche para sólo fumar y cambiar los canales de la televisión?
Teksaslı çıtkırıldımı dert etmiyorum çünkü günün sonunda kimin yatağına süzüleceğini biliyorum.
Fantasea lo que quieras con la ramita tejana... porque yo sé en la cama de quien te estarás revolcando al final del día.
Kanını değiştirmek için istediğini yapabilirsin, ama günün sonunda, kim suçlu olacak?
Y puedes pensarlo de la manera que quieras... pero al fin y al cabo... ¿ de quién será la culpa si muere?
- Seni yanımda istediğimi biliyorum. Günün sonunda, odama döndüğümde seni yanımda istiyordum.
- Quería que estuvieras ahí que estuvieras en mi cuarto a mi regreso.
Günün sonunda zaferlerini ellerinden alacaksan ne diye gün boyunca birileriyle uğraşıp bir şeyleri başarmalarının mümkün olduğunu söylüyorsun?
¿ Por qué te molestas en emocionar a alguien y hacerle creer que vale, para después robarle la gloria?
Zor bir günün sonunda birinden size sarılmasını istemekten çekinmeyin.
"No teman pedir un abrazo después de un día difícil".
Ve her günün sonunda, siz ikinizin fısıldadığınız her şeyi bana anlatmanızı istiyorum ve ben de size olanları açıklarım, tamam mı?
Y al final de cada día, Uds. pueden decirme qué se susurraron y yo les explicaré todo, ¿ sí?
Ne diyeceğim bu şarkıyı kaydedelim ve günün sonunda bu şarkıyı beğenmez ve kendi şarkını kaydetmek istersen senin şarkını kaydederiz.
Te diré lo que haremos : tú graba esta canción... y luego, al terminar, si no te gusta... y quieres usar tu canción, usaremos tu canción.
Yorucu bir günün sonunda sevdiğiniz insanların olduğu eve gelmekten daha güzel bir şey yoktur.
Al final de un día difícil nada me hace sentir mejor que ir a casa con los seres queridos.
Günün sonunda hamile kalacağıma adım kadar emindim onun yerine bir çörekleyim.
Ok, solo.... es solo, um.... Esto no es - Soy yo.
İltimas geçmemem gerektiğini biliyorum ama Gabe günün sonunda eve gittiğimde ne kadar yorulmuş olursam olayım bana buna değdiğini hissettiren çocuklardan birisi.
Sé que no debería tener favoritos, pero Gabe es uno de esos niños que, al volver a casa al final del día, me hace sentir que, por muy cansada que esté, esto merece la pena.
John, günün sonunda, bir önemi olmayacak.
- En realidad, no importa.
Günün sonunda daha iyi teorim olmazdı ve bilmiyorum.
Al final del día, no tendría una teoría que fuera mejor. Y no lo sé.
Matematiksel hayallerimiz üzerindeki bu çalışmalar, günün sonunda tek bir soruya bağlanır :
" Estos ejercicios de nuestra imaginación matemática están todos, al final del día, sujetos a una única pregunta :
Sevgili Luis, bil bakalım ne oldu? Üç günün sonunda şansım döndü.
Querido Luis, después de tres días, me puse dichosa.
Bahse girerim, bu sabah... ayakkabı bağcıklarını bağlarken... aklına gelen en son şey... günün sonunda, bugünün sonunda... aynı bağcıkların morg görevlisi tarafından çözülmesi... ihtimali olmuştur.
Apuesto que lo último que estabas pensando cuando te atabas los cordones esta mañana, fue que había una posibilidad de que para el fin del día, de este día, esos mismos cordones estén desatados por alguien que trabaja en la oficina del forense.
Günün sonunda, Jim kulübe kendi sörf tahtasını verdi.
Al final del día, Jim dono su tabla de surf al club.
Kaçacak olursan, üçüncü günün sonunda akbabalar seni çoktan temizlemiş olur.
¿ Quieres huir? Los buitres te chuparán los huesos al tercer día.
Mutlu insanların çoğu günün sonunda leş gibi kokar.
Algunas de las personas más felices sienten olor a Cielo al final del día.
Saatliğine 15 $ isterim ve paramı her günün sonunda alırım.
Cobro $ 15 por hora, y cuento con el pago al final de cada día.
Günün sonunda elimizde hala bir dergi kalır mı bilmiyorum.
Ni sé si nos queda una revista al final de todo.
Günün sonunda, idari bölümden Candace ile konuyu görüşebilirsiniz.
Hable de ese tema con Candace al final del día.
Yardımcım ve ben günün sonunda trafik polisliğine atanmak istemeyiz.
Entiendo, pero ¿ me parezco a un- - Ella y yo no queremos terminar nuestra carrera como policías de tránsito.
İlk günün sonunda oldukça iyiydik.
Pienso que estábamos muy contentos al final de ese primer día.
Ayrıca... Larry, günün sonunda benden cevap beklediğini söyledi.
También me dijo Larry que necesita mi respuesta antes del fin del día.
- Eğer salgın tek bir yerde başlarsa ilk günün sonunda birkaç yüz durum ortaya çıkar.
Si el virus se inicia en una única localidad habrá unos cientos de casos al final del día uno
İkinci günün sonunda, binlerce olur.
Para el fin del día dos, podrían ser miles
Demek istediğim, günün sonunda geldin diye kendi kendime kazık saplamam mı gerek.
Es decir, con todos tus records, me estaré estacando yo mismo al final del día.
İnsanlar bizi hatırlasa da hatırlamasa da bunu yapıyoruz. Günün sonunda yaptığımız işin sonucu dışında parlak bir ödül vermeseler de yapıyoruz. Bence bir parçan bunu hala biliyor.
lo hacemos tanto si la gente se acuerda de nosotros o no, a pesar de que no hay recompensa al final del día... aparte el trabajo mismo. creo que una parte de ti aun lo sabe,
Welmont ise günün sonunda ortaklarıyla altı milyon doları kırışıyor.
Píldoras extrañas, y no hay una ley contra ellas, pero al final del día él y sus socios se reparten unos seis millones de dólares.
Sürece günün sonunda şey öğrendim, tüm bu konularda olduğunu. Değil mi?
Al menos habéis aprendido algo y eso es lo que cuenta, ¿ no?
Günün sonunda, hatta biz olması gerekiyordu ne değiştiremezsiniz.
Al fin y al cabo, ni nosotros podemos alterar lo que ha de ser.
Günün sonunda, büyük Elders tüm ölmüş olacak.
Al final de hoy, los Ancianos estarán muertos.
Günün sonunda, biz bir sistem olacak ki sütun fikirler, yazılı sizin sütun parçaları kabul ve sütunlar, sorularınız için artı ayrı bir dosya, yorumlar ve fan posta.
Al final del día habremos establecido un sistema para seguir los temas de las columnas, las columnas escritas y las columnas en consideración y un dossier aparte para las preguntas, comentarios y correos.
Peki, Bay Witter. Madem sordunuz, Bay Rinaldi beni kovdu. Günün sonunda ayrılıyorum.
El Sr. Rinaldi me despidió, y me voy al final del día.
Eğer beyinsen, günün sonunda Bir sürü gereksiz işi halletmiş oluyorsun.
De ser un cerebro al final del día lo único en lo que eres bueno es en arreglar situaciones embarazosas.
Günün sonunda elinize sadece deneyimler geçer.
Al final del día, todo lo que obtienes son experiencias.
Elbette bulaşıklar için kavga edersiniz, ama günün sonunda... yine birlikte olacaksınız.
Quizás duden quién lavará los platos.
O günün eninde sonunda geleceğini biliyordum.
Siempre supe que este día iba a llegar.