Hastalar tradutor Espanhol
7,847 parallel translation
Hayal kırıklığına uğramış hastalarım var.
Tengo pacientes frustrados.
Sapığımız, Dr. Lewis'i hayatını mahvetmekle suçluyor, ve şimdi de aynı şeyi hastaları üzerinden onda uygulamak istiyorlar.
Nuestro acosador cree que el Dr. Lewis le ha arruinado la vida, y ahora quiere hacerle lo mismo a él a través de sus pacientes.
Şuna bir bak. "O kadar kötü ki hastaları yakında intihar edecek."
Mira este. "Es tan malo que hará que sus pacientes se suiciden".
Sizin hastalarınızdan biri mi?
¿ Puede confirmar que era una paciente?
Birilerine tehdit oluşturduğunu anlamadan hastalarımın isimlerini açıklayamam.
A menos que sepa que alguien es una amenaza, no puedo destapar mi lista de clientes.
Shelly doktor Lewis'in hastalarına tacize başladı.
Shelly empezó su acoso yendo tras los pacientes del Dr. Lewis.
Ya da hastaları hakkında.
Le ha hablado de sus pacientes.
Hastalarınızdan biri olan Richard Gaines hakkında birkaç şey sormak istiyoruz.
Nos gustaría preguntarle por uno de sus clientes... Richard Gaines.
İzinleri olmadan hastalarımdan bahsetmem.
No hablo de mis clientes... sin su permiso.
Hastalarından biri olan Joseph Briggs'le ilişkisi varmış.
Tuvo un affaire con uno de sus pacientes... Joseph Briggs.
Çoğu insan, işim hastalarıma yaptıklarım sanır.
La mayoría cree que mi trabajo es sobre lo que les hago a mis clientes.
Hastalarına varoluşçu düşünürlerin adı verilmiş.
Sus clientes reciben sus nombres de filósofos existencialistas.
Ama hastaları bağlayıp elektroşok uygulamıyorlar.
Al menos allí ni les atan ni les pegan, ni hay electroshocKs.
Hayır, hastalar edecek.
No, él no, los internos.
Hastalar nerede?
- ¿ Y los pacientes?
- Hastalarım yaptı.
Los hacen mis pacientes.
Akıl hastalarının mahkum değil insan oldukları ve.. .. akıl hastalığının çekilmesi gereken bir ceza olmadığı.. .. gibi garip fikirleri var.
- Tiene la extraña idea de que no son detenidos, sino personas, de que la enfermedad mental no es un pecado que expiar.
- Nicola hastalarından daha delidir.
Nicola está más loco que sus pacientes. Es verdad.
Kenji kalp hastalarına böyle şeyler olabileceğini söylüyor.
Kenji dice que es algo que les pasa a los pacientes del corazón.
Dr. Naday, MR ölçümleriyle birlikte beyin uyarımlarını kullanıyor ve hastalarından % 89 oranında olumlu sonuçlar alıyor.
Bueno, el Dr. Naday utiliza la estimulación cerebral con imágenes de resonancia magnética para medir la conciencia, y ha obtenido resultados positivos en el 89 % de sus pacientes.
Bazı hastalar baygınken onu gördüklerini rapor etti.
Algunos de los pacientes han dicho que lo han visto mientras estaban inconscientes.
Benim işim hastalarımı gözetmek.
Y mi trabajo es defender a mis pacientes.
- Hastalar iyileşti mi? - Evet.
¿ Los pacientes se recuperaron?
Hastaları, doğrulanmış bir teşhis koymadan taburcu etmek aptallıktır.
Dar de alta a los pacientes sin confirmar un diagnóstico es estúpido.
Hastaların kanlarında yaptığım analizler.
Mi análisis de sangre de los pacientes enfermos.
Salgın, hastalarından birinin sorununu aktifleştirmiş olmalı.
Uno de tus pacientes tenía activado su problema por el contagio.
Ve daha önce söylemediysem, Bana senin lisansın alınmışken hastalarını emanet edecek kadar güvendiğin için teşekkür ederim.
Y por si no fue suficiente lo que dije te agradezco de verdad que me confíes a tus pacientes mientras dure la suspensión de tu matrícula.
Doktorlar ve hastaları arasında gizlilik anlaşması vardır yani size çok fazla bir şey söyleyemem.
Hay un acuerdo de confidencialidad entre médicos y pacientes, así que puedo contarles muy poco.
Hastalarımda biriyse, ben burada yokum.
Si es uno de mis pacientes, no estoy aquí.
Hastalar genellikle komaya girerler. Ardından da ölüm gelir.
Normalmente el paciente entra en coma y muere.
Hastalarımın incinmesini istemem.
No quiero que mis pacientes salgan lastimados.
Ne zaman hastalarından birisi öfke sorunları yaşasa gidip sorunu onlar için çözüyorsun.
Cada vez que uno de tus pacientes tiene algún problema de ira te metes y se los resuelves.
Keşke hastalarım daha fazla ilerleme kaydetseydi de ilerlemelerinden bahsederken "tartışma" kelimesini kullanmasaydım.
Ojalá mis pacientes estuvieran mejorando. Así no tendría que hablar de su progreso usando la palabra "ataque".
Hastalarının hayatlarını mahvetmeni isteyemem senden.
Bueno, no quisiera que arruinaras las vidas de tus pacientes.
Charlie, hastaların için işleri çözmeye devam ediyorsun.
Charlie, ahí estás otra vez con eso de precisar que tus pacientes te necesiten.
Gerçekten ironik olurdu. Hastalarımızın çoğu sokakta yaşıyor zaten.
Lo cual es irónico, considerando que ahí es donde vive la mayoría de nuestros pacientes.
Bunu hastaların önünde tartışmayalım lütfen.
¿ Podríamos no hablar de esto frente a los pacientes, por favor?
Dr. MacLeod'ın hastalarından biriymiş.
Es uno de los pacientes del Dr. MacLeod.
- Hastalarımı fazla sahipleniyorum sanırım.
Supongo que soy un poco posesivo con mis pacientes.
Ben sadece hastaları için en iyi olanı yapmaya çalışan basit bir ortopedistim.
Yo solo soy un humilde ortopeda que intenta cuidar a mis pacientes lo mejor que puedo.
Pittsburgh'de cerrahlar dünyayı sarsan bir teknik geliştirdiler. Soğutulmuş serum fizyolojik kullanarak hastaların vücut ısısını hızla düşürdüler. Sıfırın sadece bir kaç derece üzerine.
Cirujanos Pittsburgh desarrollaron una técnica innovadora usando solución salina enfriada para bajar rápidamente el cuerpo de su paciente la temperatura a unos pocos grados por encima de congelación en este actividad celular temperatura stocks al igual que las ranas de madera
Tıpkı ağaç kurbağalarındaki gibi. Hastalar etkin bir şekilde geçici ölüm durumuna alındılar. Ameliyathanelerde insanların vücut ısılarını düşürebiliriz.
pacientes están efectivamente en suspendidas animación fin de semana en las salas de operaciones que podemos llamar gente abajo y ponerlos en artificial común durante un tiempo por lo que suena bien y al igual que todo lo demás es con explorar
Güzel bir evi vardı. Dişçi olarak hastaları tarafından saygı duyuluyordu.
Una casa hermosa, era un dentista reconocido.
Yeni gelen hastalar...
Que los heridos...
Bu hastalar benim sorumluluğumda. Nereye götürüyorsunuz?
Soy responsable de estos pacientes. ¿ Adónde los lleva?
Bu tipteki spina bifidanın en hafif haline sahip hastalar genellikle farkında bile olmazlar.
La gente que tiene este tipo de espina bífida moderada ni siquiera sabe que lo tiene.
İşten sonra kendi psikiyatristine gidiyorsun ve hastalarından yakınıyorsun ve genç sevgilinin seni nasıl terk ettiğini anlatıyorsun.
Dejas trabajo e ir a hablar con su propio psiquiatra y quejas de sus pacientes Y tu chico-juguete y cómo él te dejó ir estar con su esposa.
O benim hastalarımdan birisiydi ve bizim tedavimiz onu kurtarabilirdi.
Ella fue una de mis pacientes, y y nuestro tratamiento pudo haberla curado.
Doktorlar üçüncü derece hastaların karantinaya alınmalarının saat 17 : 00'da olduğunu hatırlatıyor.
Se recuerda a los doctores con pacientes en estado tres que la recolección de cuarentena es a las 17 : 00 horas.
Son evre olarak düşündüklerinden önce hastaların günlerinin sayılı oluğunu söylüyorlar.
Nos dicen que los pacientes tienen los días contados antes de lo que consideran como la etapa final.
Exeter Enstitüsü akıl hastaları için kuruldu. Tesislerin asıl amacı akıl hastası ve zihinsel engelli çocukları iyileştirip eğitmekti.
La Escuela Exeter para mentes aquejadas, el propósito original de la instalación fue educar y rehabilitar problemas y retrasos mentales en niños.
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78