English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ H ] / Hastalık

Hastalık tradutor Espanhol

8,508 parallel translation
Yâni, ne tür bir hastalık lan bu?
Quiero decir, ¿ cuán maldito enfermo es eso? No sé hombre...
İsviçreye özgü bir hastalık.
La enfermedad Suiza.
Ancak bir eşin ölümünden sonra daha ileri nörolojik hastalıkların belirmesi çok sık rastlanan bir durum.
Sin embargo, es muy común luego de la muerte de un cónyuge más signos de trastornos neurocognitivos a emergen.
Otuz yıl önce bir salgın hastalık bu adada başladı.
Hace treinta años, una pandemia comenzó aquí en esta isla.
Otuz yıl önce bir salgın hastalık bu adada başladı.
- Comenzó aquí hace 30 años.
- Hastalık önemli değil.
- La enfermedad no es importante.
- Hastalık onları şiddet yanlısı bir hale getiriyor.
Fue la enfermedad que los volvió violentos.
Belirsizlik mahsulü kırıp geçiren bir hastalık gibidir.
Inseguridad... es como una plaga en el cultivo.
Hastalık arılardaymış.
La enfermedad, está... en las abejas.
Hastalık, düzensizlik, kurallarımıza itaatsizlik... İnsanlarımı yüzüstü bırakıyorum.
Enfermedad, desobediencia... desprecio por nuestras reglas... le estoy fallando a mi gente.
- Hastalık birkaç enfekte arı yüzünden miymiş?
¿ Esta enfermedad es causada por unas pocas abejas infectadas?
Bu korkunç hastalık başladığından beri ne dua ediyorum biliyor musun?
¿ Sabes que rezo desde que esta enfermedad empezó?
Şimdi aramıza hastalık ve nifak tohumu ekenlere bize zorbalık yapamayacaklarını öğreteceğiz.
Ahora es nuestro tiempo para mostrarle a estos sembradores de la enfermedad y la discordia que no nos pueden intimidar.
Korkan insanların hastalık yüzünden doktorlarını suçlayıp yaralayıp, hatta öldürdüğünü daha önce de görmüştüm.
Gente asustada culpando a sus médicos de su enfermedad lastimando, incluso matando.
Ama hastalık köklere bulaştığında değişim kaçınılmazdır.
Pero cuando una enfermedad ataca a las raíces, los cambios son necesarios.
Bulaşıcı hastalık insanları öldürmeye çalışmaz, DNA'sını aktarmaya çalışır.
Una enfermedad infecciosa no pretende matar... quiere transmitir su ADN.
Aileler hastalık ve zehirler yüzünden yok oldu.
Familias enteras perdidas por la enfermedad o el veneno.
- Çünkü bu yanlış ve hastalık eti çürütür.
Porque está mal y la enfermedad hace que la carne se pudra.
Hastalık nasıl bu kadar hızlı yayılabiliyor? - Her yolla olabilir.
¿ Cómo demonios se propaga tan rápido esta enfermedad?
Ama hastalık bizim gemimize de bulaşınca B planını uygulamaya karar vermiş olmalılar.
Pero ahora que el patógeno ha llegado a nuestros barcos, deben haber decidido implementar el plan B.
Saldırılar, hastalık...
Los ataques, la enfermedad...
Herhangi bir hastalık belirtisi olmadan kısırlığı dünya geneline yayabiliriz.
Podemos crear infertilidad expandida sin efectos micóticos.
Herhangi bir hastalık olmadan geniş çapta kısırlık yaratabiliriz.
Podemos crear infertilidad generalizada sin efectos micóticas.
Hastalık arılardan yayılıyordu...
Micosis difusión a través de las abejas...
Hastalık için 17 tüp tedavi var.
17 viales de cura micosis.
O tarz bir hastalık değil.
No me refiero a ese tipo de enfermedad.
Hastalık kapabiliriz.
Podríamos coger una infección.
Bu hastalıkla başa çıkabileceğimi biliyorum ama artık hayatımda bazı malum faktörler var.
Sé que he lo he manejado mal, pero hay ciertos factores en mi vida ahora que...
Bak annen hastalık hastası.
Mira, tu madre es hipocondríaca.
Bu hastalık gibi bir şey.
Es como una enfermedad.
Hastalık hastası.
hipocondríaco..
Kapalı ortamlarda virüslere karşı daha duyarlı olursun, her hangi uzun süreki hastalık da görevi tehlikeye sokar.
Vivir en espacios cerrados te hace más vulnerable a virus. Y a largo plazo las enfermedades pueden poner en riesgo la misión.
JR Shinjuku Durağı'nda hastalık kapan bir adam...
En la estación del tren Shinjuku, un hombre infectado
Bulaşıcı bir hastalık olduğunu ama buradan gidemeyeceklerini söylememizi mi öneriyorsun?
¿ Estás sugiriendo contarle a todo el mundo que hay una enfermedad contagiosa y que no pueden abandonar la isla?
Bu bir hastalık mı yoksa başka bir şey mi?
¿ Es una enfermedad... o es algo más?
Ne hayatta ne de ölümde bitecek ebedî bir hastalık olarak görürlermiş.
Una clase de infección eterna que no curaba, ni después de la muerte.
Akciğerlerimde kemiklerime kadar işlemiş bir hastalık var.
Tengo una enfermedad en los pulmones que se ha pasado a mis huesos.
Doğduklarında büyük bir hastalık geçirdim.
Estaba muy enferma cuando nacieron.
Gerçekten büyük bir hastalık ve iyileşmem çok uzun zaman aldı.
Estaba muy enferma y me ha costado un largo tiempo ponerme mejor.
Hastalara bakabilirim ama hastalık bana asla dokunamaz.
Puedo cuidar a los enfermos, pero la enfermedad no puede tocarme.
Bu bir hastalık.
Es una enfermedad.
Bana merhamet gösterme alışkanlığın tam bir hastalık derecesinde!
Su obsesión por mostrarme clemencia Limita con los patológica!
Bu çok nadir görülen otoimnün bir hastalık, ve görünürde bir tedavi yok.
Es una enfermedad muy rara autoinmune, no hay cura que se sepa.
Doğruyu söyleyeceğim, ninenize hastalık teşhisi kondu.
Voy a decirte la verdad, le han diagnosticado un trastorno.
Braddock ile sen, onun hırslı çırağı, arka kısmı tutacaktınız ; savaşın ilk sesleriyle histeriye gark olan, karmakarışık bir yığın hastalıklı domuz çifçilerini.
Braddock y tú, su ambicioso chico de los recados tenían que mantener la retaguardia un caótico desorden de granjeros enfermos mal entrenados que se disolvió en una histeria cuando empezó la batalla.
İşte o zaman, hastalık taşıyan battaniyeleri dağıtmaya başlayacaklar.
Y después empiezan a darnos mantas con viruela.
Bağışıklık sistemi hastalığı mı ne var ateşi çıkıyor, kaşıntıları döküntüleri oluyor.
Ella tiene algo así como una enfermedad autoinmune que hace que tenga fiebres y sarpullidos.
CDC'nin sevgili doktorları cemaatimizi kırıp geçiren hastalığa karşı bir serum ürettiler.
Los doctores del CCE desarrollaron un suero que combate la enfermedad... que asoló nuestra comunidad.
CDC'nin sevgili doktorları cemaatimizi kırıp geçiren hastalığa karşı bir serum ürettiler.
Los buenos doctores del CCE han desarrollado un suero para combatir la enfermedad que ha estado plagando a nuestra hermandad.
Bizim türümüzü öldüren yeni bir hastalık var.
Hay una nueva enfermedad que está matando a nuestra especie.
Hastalığa tekrar yakalanacak olsa yazık olurdu öyle değil mi?
Te partiría el corazón si hubiera enfermado de nuevo, ¿ No es así?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]