O zaman tradutor Espanhol
178,015 parallel translation
Hmm, O zaman, hayatından daha mı değerli?
Hmm, es digno de su vida, entonces?
O zaman bana yardım edin.
Entonces me ayude.
O zaman şanslı olanlar bizleriz sanırım, değil mi?
Bueno, supongo que no entonces estamos los afortunados, ¿ verdad?
O zaman tanrı olurdun, ve hiçbir erkek veya kadın böyle olmak için tasarlanmamıştır.
De allí tendría que ser un dios, y ningún hombre o mujer estaban destinados a ser tal vez.
O zaman bunu bir daha asla yapmayacaksın.
Entonces nunca lo hará de nuevo.
O zaman devam et.
A continuación, proceder.
İyi o zaman.
De acuerdo, entonces.
Uzun zaman önceydi ve o zaman farklıydım.
Eso fue hace mucho tiempo. Entonces yo era un hombre diferente.
O zaman hikaye uydurmam gerekecek.
Tendré que inventarme una historia.
- O zaman git biraz yarat.
Haz algunos.
O zaman Liv dersem?
¿ Y Liv?
Benim sarayımdan, onunkine gidelim, o zaman.
Entonces de mi palacio al suyo.
O zaman git evinde oyna.
Entonces juega en tu casa.
O zaman neden o öldürülmeden önceki gece Facebook'tan arkadaşlığınızı kaldırdın?
Entonces ¿ por qué la eliminaste de Facebook la noche antes de ser asesinada?
O zaman söyleyecek bir şey yok.
Entonces no hay nada más que decir.
O zaman bizde karakan oluruz.
Y nos convertimos en Sangre Nocturna.
O zaman halkımızı kurtarmak için elimizden geleni yaptığımızı bilerek ölürüz.
Entonces moriremos sabiendo que hicimos lo posible para salvar a los nuestros.
Tamam, o zaman.
Vale, entonces.
O zaman galiba fırtınanın dışına süreriz. Deniz fenerine.
Entonces, supongo que aguantaremos la tormenta en el búnker del faro.
O zaman ona ulaşmalıyız.
Entonces, deberíamos conseguirlo.
O zaman artık daha fazla zaman kaybetmeyelim.
Entonces, no perdamos más tiempo.
Eğer herhangi biri karakan oluyorsa, eğer herhangi biri alevi alabiliyorsa, O zaman artık kana güvenemeyiz.
Si cualquiera puede ser natblida, si cualquiera puede llevar la Llama, entonces ya no podemos confiar en la sangre.
Sen git o zaman.
Entonces deberías ir allí.
O zaman kırıp girelim.
Por tanto, deberíamos abrirlo.
O zaman kimseyi korumaz.
Y así no protegerá a nadie.
O zaman Ark'taydık.
Estábamos en El Arca.
O zaman neyi durdurduğumuzu biliyorduk.
Entonces sabíamos lo que estábamos deteniendo.
O zaman bununla savaşalım.
Entonces luchemos esto.
O zaman fazladan kostüm verelim ona.
Entonces le damos el traje que sobra.
Size söz veriyorum, eğer birlik olursak, eğer biz wonkru'ysak, o zaman küllerimizden tekrar yükseleceğiz.
Habrá días en los que desearemos estar ahí fuera, pero os prometo, que si nos mantenemos juntos, si somos Wonkru, entonces... De las cenizas... resurgiremos.
- Uyumluluk sorunu yok o zaman?
Entonces, la compatibilidad no debería ser un problema.
bu bir sır değil... fakat o zaman bile, yaptığın her aptalca şey, kardeşini korumak içindi.
Pero incluso entonces, cada estúpida cosa que hiciste, fue para proteger a tu hermana.
Geçmişe takılıp kalmak istemiyorsun. O zaman bunu da kabullen.
No quieres obsesionarte con el pasado, pues obsesiónate con esto.
- İyi o zaman.
- Bien.
O zaman hikayemin yalan olduğunu biliyordur.
Entonces sabía que mi historia era mentira.
Onu evine gönderelim o zaman.
Valentina está aquí. Bueno, vamos a mandarla a casa.
Ve tabiki o zaman biz de onun yanındaydık.
Y, por supuesto, estábamos allí... a su lado.
Sen ve çocuklar burda kalın o zaman.
Entonces tú y los niños deberíais quedaros.
O zaman seni öldürürüm.
Que te mataré.
Seninle o zaman kozlarımızı paylaşalım pislik herif.
Pelearemos ahora, pedazo de mierda.
O zaman neden geldiniz?
¿ Entonces por qué están aquí?
O zaman kalıcı trakeostomi yapacağız.
En ese caso, nos enfrentaríamos a una traqueotomía permanente.
Tanımasını sağla o zaman.
Pues haz que te reconozca.
O zaman gidip uyuyacağım.
En ese caso... Me voy a dormir.
Dinlenelim o zaman.
Está bien, entonces... deberíamos irnos a descansar.
Helena'nın bulunmasına yardım edeceğim, o zaman bebekleri alacağız. Ve mutasyonu olabildiğince hızlı elde edeceğiz.
Ayudaré a buscar a Helena, y luego nacerán los bebés y extraeremos la mutación lo antes posible.
Ve o her zaman kazanır.
Y siempre gana.
O, biraz zaman gerekecek.
O, voy a necesitar algo de tiempo.
Çıkar yoksa seni hiçbir zaman affetmem.
Baja o nunca te perdonaré. ¿ Me oyes?
O bunu her zaman göremedi fakat ben gördüm.
Ella no siempre lo vio, pero yo sí.
Şimdi mi yapamaz, hiçbir zaman mı?
¿ No puede hacer nada ahora o nunca?
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17