Od tradutor Espanhol
105 parallel translation
Cesur adamların ölmesini izlemekten nefret ederim..
Od ¡ o ver mor ¡ r a los val ¡ entes.
Baktığımda, anlıyorum ki. O da benim gibi. Burada aynı nefret var
Ahora que conozco, veo en él lo m ¡ smo que en m ¡, el m ¡ smo od ¡ o.
Çavuş OD'ye söyler misin, David'i küçük bir yürüyüşe çıkartacağım.
Sargento, ¿ le puede decir al oficial responsable que me llevo a David?
- OD, yeni sevgilim.
- O.D., mi nuevo novio.
OD, okuldaki en harika çocuk.
Es el chico más copado de la escuela.
- OD! - Şarj oldum bebek.
- O.D. - ¡ A la carga!
Millet, işte OD.
Familia, este es O.D.
- Teşekkürler OD. - Çok tatlısın.
Gracias, O.D., es muy amable.
Seninle tanışmak güzeldi OD. Dışarıda çok kalmayın.
Encantada de conocerte, O.D. No vuevan muy tarde.
OD, geri çekil.
O.D., escapa.
Şimdi... Ben, OD.
Está bien, me llamo O.D.
Ben de vardım adamım, OD Riley!
Y yo, hombre, O.D. Riley.
OD!
¡ O.D.!
Peki anne ve babama ne oldu? OD'ye, büyükbabama?
Si, ¿ pero que hizo con papá y mamá?
Charles, senden nefret etm...
Oh, Charles ell no te od....
Ch'od, Starjammer'ı götür buradan.
Ch'od, llévate lejos al Starjammer, ¡ ya mismo!
Ch'od, tam büyütme.
Ch'od, amplía la imagen al máximo.
İşte dosyaların k od numaraları ve proje ekibinin listesi.
Éste es el código del archivo y los nombres de los líderes.
Ya, değerli bir halıydı ve od...
Entonces realmente tenia valor...
Şimdi nefret ve intikam duygusuyla hareket ediyor.
Y ahora es un hombre consum ¡ do por el od ¡ o e ¡ mpulsado por la fur ¡ a.
Goog ( iyi ) eski bir Anglo-Saxon kelimesidir. Go-od, renklerin yokluğu demektir.
La palabra "bueno" es una palabra anglosajona... que quiere decir "falta de color".
Ne yaptı, Sudafed ve şarap ile OD mi içti?
¿ Qué es lo que hizo, trató de darse una sobredosis de refrigerantes?
Kadınlar bvöyle kokmalı, özellikle de senin kadar güzel olanlar.
Así huele una mujer. Od té doby, co jsem tí vidìl, jsem do tebe blázen.
Dr. Kötülük, alet başarılı oldu Japon geleneklerine göre ikramiye almamız gerekiyor.
Dr. Evil, pro úspìch naší akce jsme navíc udìlali jeden japonský kostým, oèekávám od vás za to bonus.
"MiXosc od pierwszego wejrzenia" Fakat, bunun icin bir pazar mevcut degil.
Pero no hay mercado para "Mixosc od pierwszego wejrzenia"
"MiXosc od pierwszego wejrzenia"
"Mixosc od pierwszego wejrzenia"
Od-man.
¡ Odeito!
Büyük ihtimalle OD.
Probable sobredosis.
Bağışlayanın adı... ölüm tarihi... ve kod r-w-h-o-d.
Nombre del donante, fecha de defunción y código RWH OD.
Tanrım.
Od Dios.
"Ipp-odd" yazıyor.
Dice "Ip-od."
Ah, Paige. Eğer Yahudi olsaydın Tanrı şeker hastalığını iyileştirir miydi diye düşünüyorsun?
Od, Paige, ¿ crees que Dios te curaría la diabetes si fueras judía?
Çavuş OD'ye söyler misin, David'i küçük bir yürüyüşe çıkartacağım.
Sargento, ¿ le puede decir al oficial de guardia que me llevo a David?
Cümlenin nesnesi olduğunda kiminle, öznesi olduğunda kimle.
- No lo sé. Es "cualesquiera" cuando es el OD de la oración y "cualquiera" si es el sujeto.
- Bu bizim OD'miz mi? - Evet.
- ¿ Es este nuestro paciente con Sobredosis?
Rahibe Teresa OD'nin arabamda olduğu günden daha çok korktum.
Nunca había estado tan asustado desde la sobredosis de la Madre Teresa en mi coche.
Belki Lopez'in OD'sinden bir toks raporu gönderirsek Charlie'ye Lopez'in vücudundaki maddeleri adli tıpın veritabanındaki diğer OD'ler ile kıyaslayabilir mi?
Tal vez si le damos un reporte a Charlie de la sobredosis de Lopez- - ¿ Pueda comparar las drogas en el sistema de Lopez con las otras sobredosis de la base de datos forense?
Son zamanlardaki OD'lerin toksikoloji raporuna bakarak.
Sólo busco registros de toxicología de sobredosis recientes.
Oh, Yillarin Rock'i, kendimizi bir baska savasin içinde bulduk. Öd koparan, hiç yilmayan Deniz Savasi.
Viejo rock, creo que nos hemos metido en otra guerra, una colosal y despiadada guerra naval.
OD nerede?
¿ Donde está O.D.?
Ch'od, ateş serbest!
Ch'od, ¡ abre el fuego!
- Bir "od" ne?
- ¿ Un "audiqué"?
Öd und klar ist das Meer.
"Öd und klar ist das Meer".
Ben Jack'in köpüren öd suyuyum.
Soy el conducto hepático de Jack.
Havai fişek tezgahın olacak ve orada durup diyeceksin ki hiç ıslıklı çatapat dalak yaran, bıyık bisküvisi, öd koparan, Hüsker Düs'ün yok.
¿ Estás ahí, en tu tienda de petardos...? Y no tienes volcanes... gatos, mágnums, tigres... cohetes con o sin cilindro... o un triste silbador?
- Haydi be, bu kadar öd
Un gusano, un gusano.
Mutfak hizmetlisi Simmons'dan duydum, efendim.
Izvukao sam nešto od kuharice.
Kusmuğun olduğu yönde öd de vardı.
Donde hay vómito, hay bilis.
ÖD'ye basmak ister misiniz?
¿ Quiere oprimir el B.D.M.?
- ÖD'ye mi?
- ¿ El B.D.M.?
ÖD'ye ben basabilir miyim, doktor?
¿ Le importa si oprimo el B.D.M., Doc?
oda servisi 98
odana git 107
oda ne 16
odasında değil 16
oda servisi mi 22
öderim 26
ödedim 16
odanız var mı 16
ödeyeceksin 25
odamda olacağım 17
odana git 107
oda ne 16
odasında değil 16
oda servisi mi 22
öderim 26
ödedim 16
odanız var mı 16
ödeyeceksin 25
odamda olacağım 17