English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Olma

Olma tradutor Espanhol

21,117 parallel translation
Felicity'e onun yanında olma konusunda neler söylediğini duydum.
Bueno, escuché lo que dijiste a Felicity sobre mantenerlo cerca.
- Eksik olma.
Gracias.
Bu kadar agresif olma.
Deja de ser tan despótico.
Peter, burada olma sebebim sensin!
¡ Peter, tú eres la razón por la que estoy aquí!
Amına koyayım Larry, şu an benimle çocuk sahibi olma hakkında konuşmasan da olur!
¡ No te estoy pidiendo que tengas un hijo conmigo ahora!
Anne baba olma konusunda değerlendirme yapması gereken son adam sensin.
El último que debería hacer juicios sobre paternidad eres tú.
Eksik olma Gideon.
Gracias, Gideon.
- O kadar emin olma.
No estés tan seguro.
Hala orada olma ihitimali var mı?
¿ Cuáles son las probabilidades de que todavía está allí?
- Hadi ama mütevazi olma.
- No seas modesto.
Ve bu konuda bir fikir sahibi olma hakkın yok. Çünkü ne kadar zamandır hamileyim bilmiyorum ve senden mi onu bile bilmiyorum. Ayrıca bu konuda da bir fikir sahibi olma hakkın yok.
Y tú no tienes opinión sobre eso, porque no sé durante cuánto tiempo he estado embarazada, y ni siquiera sé si es tuyo, lo cual tampoco te da derecho a tener una opinión.
Senin eroin kullanmanla ilgili benim fikir sahibi olma hakkım olmadığı gibi. Senden söz isteme hakkına da sahip değildim.
Al igual que a mí no se me permite tener ninguna opinión sobre que te metas heroína, y no me está permitido pedirte que hagas cualquier promesa.
Gerçek mutluluk, ait olma hissinden doğar.
La verdadera felicidad proviene del sentimiento de pertenencia.
Bilmek isteyebileceğini düşündüm. Eksik olma.
Creí que querrías saberlo.
Orada olduğu içinde, kimsenin yapabileceği bir şey yok, bu yüzden... onun gibi olma.
Y una vez que está fuera, no hay nada que nadie pueda hacer al respecto así que... no seas él.
Kutsal Bakire Meryem, bana hamile olma onurunu bahşet.
Bendita Virgen María, concédeme la gracia de un embarazo.
Burada olma nedenimi biliyor musunuz, Kardinal?
¿ Su Eminencia, tiene alguna idea de por qué estoy aquí?
İçlerinden birinin Tonino Pettola'yı aramış olma olasılığını yok sayamam.
No descarto que alguno haya tenido sus razones para contactar con Pettola.
Olma şekli çok kötüydü.
Es horrible cómo ha pasado todo.
Anne herzaman şüpeci olma...
Deja de sospechar todo el tiempo.
Çok fazla gergin olma...
No seas tan estresado.
- Mesaj konusunda mı, pisliğin teki olma konusunda mı?
¿ Con el mensaje o con el hecho de que eres una porquería? ¡ No te desquites conmigo!
- Bencil olma.
No hay que ser egoísta.
Reddetme, teslim olma, inançtan vazgeçme anlamına gelir.
Significa caer, rendirse renunciar a la fe.
Sıkıcı olma.
No seas aburrido ".
Yüzünü görmüş olma ihtimalin var.
Hay una fuerte posibilidad de que al menos reconozcas su cara.
Böyle şeylerin olma olasılığı düşük.
Las probabilidades son muy pocas.
- Ödlek olma Colin.
No seas gallina, Colin.
Aptal olma.
No seas tonta.
Aralarının iyi olma şansı var mı?
Los dos deben estar pasando por mucho.
Başkan ölürse denizaşırı ülkelerde olma riskini ise alamam.
No me arriesgaré a estar en el exterior si el presidente muere.
- Eksik olma Bob.
- Gracias, Bob.
Rusya da Çin'in dahil olma arzusunu paylaşıyor.
Rusia comparte con China el deseo de ser incluida.
Evet, tabii ki. Orada olma sebepleri bu.
Para eso están.
- Aptal olma.
- No seas boba.
Birkaç istisna mevcut. Kendra'nın reenkarne olma yeteneği sayesinde Pilgrim onu hedef almayacaktır.
La capacidad de Kendra reencarnar significa que sería hacer el Camino de Santiago no es bueno para apuntar ella,
Benim gibi olma. Daha iyi biri ol.
No sea como yo,
Çünkü katil olma gerçeği gözünü korkutuyor gibiydi.
Sí, porque pareces tener un problema con ser una asesina.
Pısırık olma.
No seas quejosa.
Onunla olma şansımı berbat eden bir şey varsa benim narsistliğim ve şekilsiz sakallarımdır.
En todo caso, fue mi narcisismo y mi barba descuidada lo que arruinó cualquier oportunidad que tuviera con ella.
O kadar emin olma.
Yo no contaría con ello.
- Aptal olma, Agnes.
- No seas tonta, Agnes.
Bu araştırma görevini yöneterek bütün Amerikalıların finansal sorunlarını çözme ve ulusal kahraman olma fırsatı. Altının ana damarının bulunması California Altına Hücum hareketinden bile büyük olabilirdi.
La oportunidad de convertirse en el héroe nacional dirigiendo la expedición que va a resolver todos los problemas financieros de América al conseguir esta veta madre de oro que podría ser más importante que la Fiebre del Oro de California.
Ünlü olma peşinde olan Custer keşfini ulusal basına duyurdu.
Buscando promover su propia fama, Custer anuncia su descubrimiento a la prensa nacional.
O zamanlarda yaşayanlar için oraya gitmek zengin olma fırsatı yakalamak demekti.
Este el momento de grandes oportunidades para salir y hacerte rico.
Tek bir kararla, güneydeki serbest bırakılmış kölelerin oy verme ve mevki sahibi olma hakları ellerinden alınmıştı.
Con una única decisión, los derechos de los esclavos libres del Sur para votar y para ostentar cargos ya no estarán protegidos.
Jesse normal biri, normal bir Joe olma konusunda iyi değildi.
Jesse no se sentía demasiado bien intentando ser una persona normal, un tipo corriente.
650 kilometre uzakta eski kanun adamı Wyatt Earp yozlaşmış Dodge City'den ayrılmıştı.. Zengin olma fırsatı yakalamak için batıdaki en büyük hızlı gelişen şehirlerden birine gitti.
A 640 kilómetros de distancia... el antiguo representante de la ley, Wyatt Earp se ha trasladado de la corrupta ciudad de Dodge City... y está buscando hacerse rico en una de las ciudades en auge más importantes del oeste...
Popondan bebek aşısı olma zamanı!
¡ Hora de una inyección en tu rabito!
Sakın bize ayak bağı olma.
No te interpongas.
Burada olma sebebiniz arkadaşınızın sizsiz bunu yapmayacak olmasıydı. Sessiz olun ve yoldan çekilin.
Así que callada, salga del camino.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]