Ona da tradutor Espanhol
14,608 parallel translation
Sana da, ona da olmaz.
A ti no, a él tampoco.
Her geçen gün ona daha da bağlanıyorum.
Vivo obsesionado con él.
Fakat tıpkı ona da söylediğim gibi konu hakkında çok fazla şey bilmiyorum o yüzden ona buraya gelmemizi önerdim.
Pero en realidad yo no sé mucho de eso, como dije, sugerí que viniéramos aquí.
Ona da ihtiyacın olacak.
Vas a necesitarla.
Ona da diğer asistanlara davrandığım gibi davranabileceğimi düşündüm ama çok zordu.
Bueno, pensé Que podía tratarla como cualquier otro residente. Pero eso fue muy duro,
Herkese tanınan hakların ona da tanınması gerekiyordu.
Tenía derecho a un trato igualitario.
Hey, sığınakla ilgili söylediğin şeyi ona da söyle.
Dile lo que me has dicho sobre el búnker.
Brendan'ın, annesini arayıp size anlattıklarını ona da anlatmasını istediniz.
Y quería que Brendan llamara a su madre y repitiera lo que le había dicho a usted. ABOGADO EN SEGUNDA INSTANCIA DIRECTOR, CLÍNICA JURÍDICA BLUHM
- Ona da söylettir.
- Haz que cante.
Kalbini aç ona, bana anlattıklarını ona da anlat.
Abre tu corazón, dile todo lo que me estás diciendo.
Eğer ona saldırırsanız birçok insan da ölecek.
Si la eliminan, mucha gente va a morir.
- Ya da ona yol gösterip kusursuz nefsi müdafaa sahnesini canlandıracak vaktiniz oldu.
O tú necesitaste todo ese tiempo para asesorarla sobre cómo hacer que la escena del crimen luzca como un caso de defensa propia del manual.
Bayan Hapstall'un alacağı ağır cezayla ilgili olaraktan bence ona, daha da ileri gitmeden önce pazarlık raporunu vermeliyiz.
Dado el grave cargo que la Srta. Hapstall podría soportar, sugiero que la enviemos para hacer un informe preacuerdo de sentencia antes de que continuemos.
Ona vurdukça kafam daha da boşalıyor.
Cuanto más lo golpeo, más vacía se siente mi cabeza.
Tuttuğun takımın logosu dışarıda ve içeride ezeli rakibinin logosu var ona sıçıyorsun.
Apoyas a tu equipo por fuera, y te haces popó en tu equipo rival por dentro.
Bir dava da adına rastladık, güvertede uyuştucu ile bağlantılı birşeye bulamışmı ona bakıyorum.
Su nombre ha aparecido en un caso, e intento descubrir si estaba involucrada con alguien conectado con drogas.
Hayatının geri kalanını ona göre belirlemek istemesi ondan.
Así es como ella le da sentido a lo que le queda de vida.
Makyaj çekmecesinde bir şişede tuttuğunu mu düşünüyorsun ya da ona bıçak çekmemi mi bekliyorsun?
¿ Crees que guarda un frasquito entre su maquillaje, o esperas que la pinche?
Ona senin 50 milyonunla rüşvet verdim her şeyi söyledi o da.
Soborné él su 50 millones de hacerle confesar.
-... ve Eli da ona muhteşem bir konuşma hazırladı.
- y Eli le escribió un discurso excelente.
Dedektiflik gerçek bir bilimdir, ya da ona aynı soğuk ve duygusuz tavırla yaklaşılmalıdır.
La detección es una ciencia exacta, o debería ser, y debe ser tratado con la misma manera fría, sin emociones.
Ona nasıl ulaşacağımı da bilmiyorum.
Y no sé cómo contactarlos.
Ya anahtarı ele geçirdi ya da ona eşlik edenler adamı salıverdi.
O tenía una llave o la gente que le custodiaba le dejó huir.
Ya bana oy vereceksin ya da ona.
Así que o bien votar por mí o él.
Olur da bir hanımefendiyle yakınlaşırsan, ona iltifat etmeni istiyorum tamam mı?
Y si te quedas a charlar con una dama, Quiero felicitar a ella, ¿ de acuerdo?
Seninle tekrar bir arada olduğumuzdan beri ona mesaj atmadığımı da görmüş olmalısın.
Muy bien, mientras husmeabas debiste haber visto que no le he escrito desde que tú y yo nos reconciliamos.
İlaçlarınızı ona verdiniz mi? Evet ya da hayır.
Le dio de su medicamento, ¿ sí o no?
O da gelebilir, değil mi? Ona göz kulak olacak kimsem yok.
No tengo a nadie que lo vigile.
Kendi iradesiyle buraya geldi ki bu da dava hakimin önüne gittiğinde ona avantaj sağlayacak.
Vino aquí por su propia voluntad, que solo podría ser ventajoso según cómo el juez vea su caso.
Birileri ona söylmeli, Ali. Bu kişi ya ben ya da sen olacaksın.
Alguien se lo va a decir, Ali, y eres tú o yo.
Ya da kapısını tekmeyle kırıp ona bir ders vereceğini düşündün.
O usted pateado por su puerta, imaginé que ella enseña una lección.
Susuzluk, tamam. Çok da kötü değil. Ona biraz limonata veririz.
Deshidratado, vale, eso no es tan malo.
Ona yamuk yaparsan bana da yamuk yapmış sayılırsın!
Porque si te metes con él, ¡ será mejor que estés listo para meterte conmigo!
Bizim faturalarımızı da ödüyor, bu nedenle ona tıklamalıyız.
También ha de pagar nuestras facturas, así, creo que tenemos que hacer clic en él.
İstemiyorsa da ona kolay kaçış yolunu sundum işte.
Si no, le acabo de dar una salida fácil.
Dr. Portnow tıbbi cihaz firma temsilcilerinin sıklıkla ona numuneler verdiğini ve onun da bunları arabasına attığını açıklamasına rağmen mi?
¿ Aun cuando el Dr. Portnow le dijo que los vendedores de material médico... le ofrecen muestras que él arroja en su auto?
Lenk de ona bir rapor yazmasını söylüyor sonra da birlikte Şerifin yanına gidiyorlar.
Lenk le dijo que escribiera un informe y luego se comunicaron con el alguacil.
Seni çok sevdiğim arkadaşım Manuel'le, tanıştırayım, Manu ya da ona El Bichito'da diyebilirsin.
Os presento a mi buen amigo Manuel, Manu, o se le puede llamar a El Bichito.
- Kendisi eski ortağım ve onu listenin başına koymamın sebebi Manitowoc'taki çoğu polis ondan "korkar" demek istemiyorum ama onu tanırlar ve bir avukat olarak hürmet ederler. O yüzden bu durum ona biraz avantaj sağlıyor.
- Solía ser mi socio, y lo que me hace preferirlo es que sé que muchos policías de Manitowoc... bueno, no quiero decir que le temen, pero lo conocen y lo respetan como abogado, y creo que eso le da cierta ventaja.
Olur da bir şey bulurlar diye Scott ona kamerasını ödünç aldı.
Scott tomó prestada su cámara en caso de que encontraran algo.
Ama aslında ona söylenen, " Seni birazcık kötü gösterebilir ya da istediğinden daha fazla olaya müdahil olmuş gibi gösterebilir.
Pero le dijeron : " Quizá no te haga quedar tan bien o te haga pensar que tu participación fue mayor de lo que tú querrías.
Teresa'nın cesedini gördüğünü ya da ona benzer bir şey anlatmadı.
No vio el cuerpo de Teresa ni nada de eso.
15 Mayıs'ta o da size neden ona anlatmadığınızı soruyor.
Y el 15 de mayo, ella le preguntó por qué no se lo había contado.
Hayatı yaşamaya değer kılan ve hayatın ona sunabileceği her şeyi kaybetti.
Perdió todo lo que le da sentido a la vida, todo lo que la vida habría podido darle.
Bunun üzerine bir plan yapıyorlar, planları da Brendan'ı o akşam annesini arayıp ona cinayetteki rolünü anlatması için ikna etmek.
Así que tramaron un plan : persuadir a Brendan de que llamara a su madre esa noche para contarle de su papel en el crimen.
Bu yüzden polis de patron da bana değil ona inanıyor.
¡ Así que todos le están creyendo a ella y no a mí!
Ona deyin ki... Kopenhag'da güzel bir olduğunu söyleyin.
Solo dígale que es un hermoso día en Copenhague.
Gidip ona sorabilir. Sonra da öldürürüz.
Podríamos ir y preguntarle.
Bence dışarıda neler olduğunu ona anlatmamız gerekirdi.
Debimos avisarle que pasaba ahi afuera.
Sen ona yardım edersen, o da sana edecek tamam mı?
Tienes que ayudarla. Ella te ayudará.
Oyuncu da ona baktı ve dediğini yaptı.
Y ese jugador lo miró y lo hizo.